Top
08/05/2024

Eğer gerçekten yumuşarsa elbette mümkün

Bakanlığın yaptığı açıklamaya göre:

Nisan 2024’te ihracat, geçen yılın aynı ayına kıyasla:

Yüzde 0,1 artarak 19 milyar 271 milyon dolara...

Ocak-nisan döneminde de yüzde 2,7 artışla 82 milyar 873 milyon dolara ulaştı...

Bu rakamlar çok mu iyi?..

Tabii ki çok iyi değil...

Ama...

Kötü de değil...

Doktor hasta için:

“Amman ha sakın zayıflamasın hatta biraz kilo alırsa iyi olur” demiş...

Hasta da tavsiyeye uymuş:

Zayıflamayıp aksine biraz da olsa kilo almış...

Tabii ki:

“Ne yani böylece ekonomi kurtulmuş mu oldu?” diye soran kötümserlere siyasi bir örnekle cevap veriyorum:

Özgür Özel, Erdoğan’la görüşünce kıyamet koptu mu ki...

İhracat %2.7 artınca ekonomi kurtulmuş olsun...

Canlarım...

Bunlar nihai değil günlük sonuçlar...

Nihai sonuç yok...

Her sonuç, bir sonraki neticenin sebebi...

Bu girişi neden yaptığıma gelince...

Ekonomi berbat...

Kabul...

Ama korkmayın batmadık...

Batmayız...

Döviz kurları, MB satış yapmadığı ve hatta net rezervler arttığı halde:

Düz seyir izliyor...

Bu ise en azından fiyat artışlarının hız kesmesini sağlıyor...

İşte bu durumda Merkez Bankası 2024 yılı sonunda doların 42 TL civarında değerleneceğini tahmin ediyor...

Bu mümkün mü?..

Eğer IMF ile yüksek miktarlı döviz girişini sağlanacak bir Stand by imzalanırsa:

Ya da:

BOTAŞ ve THY başta olmak üzere pek çok ulusal servet (Bunların pek çoğu gelir garantili KÖİ’ler) satılır...

Arap sermayesi kalıcı yatırımlar için gelirse:

Elbette mümkün...

Günün sözü

“Başarısızlığımı önceden kestirmiştim ama bir şeyi öngörmekle, gerçekleştiğini görmek arasında fark var...”.

Jorge Luis Borges

AKİL BİRİ ANLATMALI

Bu yaz, başarılı geçeceği öngörülen bir turizm sezonu yaşayacağımız kanaatindeyim...

Yurt dışı turlar için ucuz olan oteller...

Yerli için acayip pahalı...

Ama...

Yabancı turist ödemesini, döviz cinsi parayla yapıyor...

Bu durum turizm işletmecilerinin işine geliyor...

Haliyle:

Yerliye ucuza satıp otelleri doldurmak yerine...

Otelleri yerliden arındırıp boş odaları yabancıya ucuza satmayı tercih ediyorlar...

Demek istemem o ki:

Erdoğan, kimseyle kavga etmez...

Ekonomiye karışmaz...

AYM ve AİHM kararlarını uygulayıp cezaevindeki masum insanların salıverilmelerini sağlarsa...

TL, döviz karşısında ekim başına kadar:

Fazla değer kaybetmeyebilir...

Ama bu bir ihtimal...

Diğer bir ihtimal ise:

Erdoğan’ın yeniden:

“Bunların kafası basmaaaazzz, ben ekonomistim” demeyeceğinin garantisi yok...

Haliyle...

2024 yılı sonu dolar kurunun 42 lirada kalma ihtimali; kalmama ihtimalinden daha düşük...

Hele bir de enflasyon artış hızında beklenen olumlu gelişme olmazsa...

Yani:

Yıllık enflasyon halen %70’lerdeyse kesinlikle düzeltme yapılacaktır...

Akil birileri Erdoğan’a durumun ciddiyetini anlatır mı bilemem...

Ama:Anlatmalı...

SONUÇTAN EMİN DEĞİLİM...

Altın fiyatlarının acayip artacağını iddia edenleri uyarıyor:

Altın fiyatları tarih boyunca hep:

Savaş dönemlerinde ya da savaş ihtimali öngörüldüğü dönemlerde arttı...

Bugün de öyle...

Ancak:

Kanaatim o ki:

ABD seçimlerinden önce (Ya da sonra Trump da seçilse...).

Dünya ekonomisini en çok etkileyen iki bölgesel savaş (Rusya-Ukrayna, İsrail-Filistin) bitecek...

Ya da...

En azından:

Ne zaman tekrar başlayacağı bilinmeden duracak...

Sözümün özü...

Şimdilik haklı çıkmış gibi görünüyorum...

Ama:

Sonuçtan emin değilim...

DÜNÜN X’İ

Dogu Ergil

@DoguErgildogu

“Allah versin” diyoruz; hırsızlara, yolsuzlara, Allah mı veriyor?

“Allah korusun” diyoruz; en dindarlarımız bile korumalarla geziyor;

Allah onları korumuyor mu?

Çok mu aptalız?

Yoksa ustaca aldatılıyoruz muyuz?

YENİ MÜFREDAT

Türkiye normalleşmeye döndüğünde yargılanacak ve mahkûm olacak bakanlardan biri:

Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin olacak...

Neden mi?..

Anayasanın laiklik ilkesini ihlal ederek:

Görevi suistimal suçu işlediği için...

İşte bu Bakan dün yaptığı bir açıklamada:

“20 bin öğretmen atanacak” dedi...

Oysa...

Cumhurbaşkanı, 1 milyon öğretmenin atama beklediğini söylerken...

Sanki bir milyonu da atanacakmış gibi:

“Müjdeli” bir haber havasında konuşmuştu...

Peki...

Atanacak 20 bin öğretmen içinde laik eğitimim garantisi öğretmen adayları olacak mı?..

Ne yazık ki bu soruya:

“Olacak” cevabını veremiyorum...

Zaten, bugün için değilse bile yarın için en büyük tehlike...

İşte bu atanacak öğretmenler...

Ve...

Getirilmek istenen yeni müfredat...

HATIRLATMAK İSTEDİM...

Çağdaş bir devlette kişilerin rolleri ve görevleri, son derecede düzenli ve belirgindir...

Meselâ...

Çağdaş bir devlette bir kişi:

Hem cumhurbaşkanı...

Hem Başkumandan...

Hem Başbakan...

Hem Meclis Başkanı...

Hem yüksek mahkemelerin başkanı...

Ve hem de:

Diyanet İşleri Başkanı olamaz...

Ama...

Roma İmparatorluğu’nda bir kişiye yönetimle ilgili bütün roller verilebiliyor...

Bir tek kişi:

Hem konsül...

Hem başkumandan...

Hem Başbakan...

Hem bakan...

Ve hem de:

Piskopos olabiliyordu...

Hem çağdaşlıktan bahsedip...

Hem de...

Ülke yönetimini 2300 sene öncesine götürmek isteyenlere:

Hatırlatmak istedim...

HEKİMDEN SORMA

Londra’nın sisi ünlü...

Sisten gözün gözü görmediği bir gün, iki Londralı sokakta burun buruna gelmişler...

Birisi yardım rica ediyor:

“Lütfen söyler misiniz Thames Nehri ne tarafta?..”.

Öteki:

“Tam altı adım arkamda...”.

Beriki halâ şüpheli:

“Emin misiniz?..”.

“Kesinlikle eminim az önce içindeydim...”.

“Hekimden sorma...

Çekenden sor” demişler...

SAVAŞ İSTEYENLER APTAL DEĞİL yüzyılın birinci çeyreği biterken savaş istemek ve savaşmak sadece aptallık değil:

Toplu cinayete teşebbüstür...

Benim bildiğimi siyasi iradeler bilmez mi?..

Bilir elbette ama...

Savaş işlerine gelir...

Buna, ülkesindeki azgın azınlık seçmeni de ikna eder...

Nasıl mı?..

Savaşın kaçınılmaz olduğunu anlatarak...

Gerekçe:

“Son kazık yiyen olma endişesidir...”.

Çünkü...

Hasımlara güvenilemeyeceği...

Hasımların kazık atacağından kuşkulanılması gerektiği anlatılır halka...

Ve eş zamanlı olarak:

Ordularına güvendikleri...

İş birliği yapıp uzlaşmak yerine...

Saldırma riski göze alınırsa savaşın kazanılacağını...

Ve...

Hasmın yer altıyla yer üstü kaynaklarına el konulacağı ileri sürülür...

Yunanistan’la sürekli kavgalı oluşumuzun sebebi de o değil mi?..

Biz, Yunanlıların güçlenip bize saldıracaklarından korkuyor ve silahlanıyoruz...

Oysa...

İki tarafın da hükümetleri karşılıklı olarak birbirlerine güvenseler:

Silaha ve mühimmata harcadıkları parayı:

Yurttaşlarının refahı için harcayacaklar...

Peki...

İki tarafın da politikacıları bu kadar basit gerçeği bilmez mi?..

Bilir tabii ki ama...

Siyasette seçim masrafları ve servet ancak:

Silâh satın alımından ve...

İnşaat yapımından elde edilir...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp