Top
30/01/2024

‘BU CAN BU BEDENDE BULUNDUKÇA’ ÖZLÜ SÖZÜNÜN TARİHÇESİ

Erdoğan uzun süre:

,“Bu can bu bedende kaldığı sürece faizler yükselmeyecek” demişti...

“Erdoğan’ın bedenindeki can halen yerinde durduğuna göre, faizler neden bu kadar çok yükseldi?” diye soranlara, videolarımda verdiğim cevabı sizlerle de paylaşmak istedim...

yüzyılda İzmir’de doğan Yahudi din adamı ve tarikat lideri Sabatay Sevi henüz 22 yaşındayken:

Mesihlik iddiasında bulundu...

Müritlerinin sayısı hızla artınca...

Ve...

Bir de “Mesih” olduğuna ilişkin beyannameler açıklayıp...

Osmanlı idaresine karşı harekete geçince...

Padişah 4. Mehmet hem İslamiyet’in hem de kendi saltanatının tehlikede olduğu endişesine kapıldı...

Sabatay Sevi’yi Saraya çağırttı...

Sultan 4. Mehmet’in huzuruna çıkarıldı.

Sevi, Sultan’dan Mesih olarak tanınma talep etti...

Ayrıca:

İsrail toprağını kendisine vermesini de istedi...

Sultan onu Çanakkale’de bir kaleye hapsetti...

Faaliyetlerine burada da devam eden Sevi’yi yine Yahudi hahamlar Saray’a şikâyet edince...

Saray bu talepler karşısında kayıtsız kalamadı...

Sultan, ortaya çıkan kargaşayı gidermek amacıyla Fazıl Ahmet Paşa’dan işin esasını öğrenmek için Sevi’nin derhal İstanbul’a gönderilmesini istedi.

Sabatay Sevi için Sadaret Kaymakamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Şeyhülislam Minkarizade Yahya Efendi ve padişahın imamı meşhur Vani Efendi’den oluşan bir divan kuruldu...

Sultan 4. Mehmet de divanı bir paravanın arkasından izledi...

Divanda, Türkçe konuşamayan Sabatay için Padişah’ın hekimbaşısı Yahudilikten dönme Hayatizade Mustafa Fevzi Efendi tercümanlık etti...

Divan reisi:

“Karıştırmadığın halt kalmadı. Uyandırmadık fitne bırakmadın Sabatay Efendi. Haydi bakalım şimdi göster mucizeni” dedi...

Sabatay Sevi afalladı...

Ne yapacağını ne diyeceğini şaşırdı...

Tercüman, mucizenin şeklini de anlattı...

Sabatay soyunacak, vücudunu en maharetli okçular nişangâh yapacaklardı...

Attıkları oklar vücuduna işlemezse:

O zaman Osmanlı Padişahı da onun Mesih olduğunu resmi olarak tasdik edecekti...

Çünkü...

Yahudiler:

“Ona kılıç, ok, tüfek, kurşun işlemez, hatta onu ateş yakmaz, suda boğulmaz” diye itikat ediyorlardı...

Kendisine yapılan tercümeden sonra Sabatay Sevi titremeye başladı...

Mesihlik davasının bazı Yahudiler tarafından ortaya atıldığına...

Kendisinin asla böyle bir iddiada bulunmadığına dair yeminler etti...

Ancak, ulema ve padişah bu yanıtlardan tatmin olmadı...

Bunun üzerine Hekimbaşı Hayyâtîzâde (Terzizâde) Mustafa Fevzî Efendi, Sabatay’a Müslüman olmasını teklif etti...

Sabatay önce bunu kabule yanaşmadı...

Ancak...

Hekimbaşı, bunu kabul etmediği takdirde türlü, türlü işkencelerle öldürüleceğini Yahudi İspanyolcasıyla uzun uzun anlattı...

Sevi, dönme Hayatizade’nin tavsiyesi üzerine, canının bağışlanması karşılığında:

“Bu can bu bedende kaldığı sürece...” diyerek başladığı konuşmasını:

Kendisine söylenen kelime-i şehadeti tekrarlayarak tamamladı...

Söylentiye göre...

Divandan çıkan Sevi, kaftanının içerisinde sakladığı “Can” adlı beyaz güvercini serbest bırakarak:

“Can bedenden çıktı” dedikten sonra:

“Dinle İsrail” diyerek çevresindekilere tanrı üzerine ettiği yeminin geçerli olmadığını...

O nedenle:

Yeminine sadık kalması gerekmediğini ima etti...

Günün sözü

“Hata yapmak, hile yapmaktan çok daha onurluca bir eylemdir...”.

Abraham Lincoln

YÜZDE 80’İ APTAL MI?..

Son birkaç gündür, Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı ve başrolünü oynadığı “İnci Taneleri” isimli dizi film tartışılıyor...

Filmin iki ana karakterinden biri:

Filmin başında siyaha boyalı saçlarıyla cezaevine giren ve Yılmaz Erdoğan’ın canlandırdığı Azem...

Ki...

10 yıl sonra beyaza boyanmış saçlarıyla, açık cezaevinden tahliye ediliyor...

Diğer ana karakter:

Sevmediği bir adamla henüz 18 yaşındayken evlendirilen...

Ve...

Adamın gösterdiği şiddete dayanamadığı için boşanmak isteyip boşanamayan:

“Pavyon kadını” Dilber...

Dizinin birinci bölümünden sonra...

Dilber’in pavyonda dans ederken giydiği elbisenin aynısı (Belli ki önceden hazırlık yapılmış ve dizi beklendiği gibi köpürtülünce) e-ticaret üzerinden 5000 liraya alıcılar bulmuş...

Dilber’e, evlenme teklifi yağıyor...

Hatta:

“Arsamı satıyorum, Dilber’e ev alacağım” diyen (Şaka değilse) geri zekâlılar bile var...

Ve elbette...

Diğer yanda:

Kadına şiddeti ve kadın cinayetlerini masumlaştırdığını ileri sürerek dizinin yayından kaldırılmasını isteyenler ortalığı ayağa kaldırıyor...

Türkiye’de...

Dizi filmlerin her birinin bu kadar çok tartışılması oyun mu?..

Yoksa...

Halkımızın yüzde 80’i geçekten aptal mı?..

GERÇEK HAYATTA

Bundan yaklaşık 60 yıl önce:

Daha hoşgörülü...

Daha özgüvenli bir toplummuşuz...

Zira...

Türk Sineması’nın en büyük ustalarından biri olan Ömer Lütfü Akad’ın muhteşem filmi Vesikalı Yarim’de Türkan Şoray:

Mahalle manavı rolünü oynayan İzzet Günay’ın âşık olduğu bir pavyon kadınını canlandırıyordu...

Pavyon kadınları ve manavlar:

“Bu filmin gösterimini yasaklayın” diye sokaklara düşmediler...

Film sinema tarihimizin “en kült” eserlerinden biri olarak yerini aldı...

Ve halen izlendiğinde:

Alkış alıyor...

Çünkü o filmde anlatılanlar:

Gerçek hayatta (Halen) aynen yaşanıyor...

RAKAMLARA BAKACAKSINIZ...

AKP iktidar olduğunda...

Kendisinden önceki hükümetten...

2001’de yaşanan o büyük krize rağmen:

Yıllık %29 enflasyon...

Yıllık % 34 politika faizi...

GSMH’nın binde üçü oranında cari açık teslim almıştı...

Aynı AKP ve Erdoğan, iktidarlarının 21. yılını:

Resmi %68, hissedilen (TÜİK açıkladı) %130 enflasyon...

GSMH’nın yüzde 6.5’i oranında cari açık...

Yıllık %45 politika faizi ile tamamladılar...

“İyi” ve “kötü” izafidir...

Kişiye göre değişir...

Ancak...

“İyi” ve “kötü”

sıfatları ekonominin durumu için kullanılacaksa:

Rakamlara bakılır...

NE HALE GETİRİLDİK

Filmlerde yaşananları gerçek...

Savaşlarda yaşananları:

“Şaka” zanneden bir toplum haline mi geldik?..

Yoksa:

Bu hale mi getirildik?..

Galiba:

Bu hale getirildik...

Oysa...

Film filmdir ve...

İçinde gerçekler anlatılsa da:

Rol icabıdır...

Savaşlar ise...

Filmlerde gösterilemeyecek, anlatılamayacak kadar gerçektir...

Ve...

Acıdır...

Ve...

Ölümdür...

Ve...

Felâkettir...

DÜNÜN X’İ

Sadık Usta

@Sadik0707

Felaketle sonuçlanacak yere doğru gidiyoruz.

Sol kendi içinde parçalı ve birbiriyle uğraşıyor.

CHP içten parçalandı ve birbiriyle uğraşan kliklere ayrıştı.

6’lı masa birbirine çelme takıp duruyor.

Güçlenenlerse Diyanet ve eğitim üzerinden beslenen tarikat, mafya ve cemaatler...

HALÂSKARLARA DİKKAT

Üniversiteli gençler çok sevdikleri Neyzen’i zorla sinemaya götürdüler...

Filmde:

Esas oğlan, kötü adamların tecavüzüne uğramak üzere olan genç kızı, kötü adamların elinden kurtarıyor...

Sonra...

Genç kızla delikanlı arasında bir yakınlaşma başlıyor...

Ve...

Ormanda, kuytuluk bir yerde sevişiyorlar...

Sinemadan çıkınca Neyzen’e kanaatini sordular....

Şair şöyle dedi:

“Bir kere daha anladım ki, her halaskâr (Kurtarıcı), sonunda kurtardığını mutlaka beceriyor...”.

İnci Taneleri dizisinde Azem’in Dilber’i kötü adamlardan (Öncelikle kocasından) kurtaracağını...

Sonra da:

“Aşk” adı altında “halvet” olacaklarını tahmin ediyorum...

Çünkü Neyzen haklıydı...

Her halaskâr (Kurtarıcı), sonunda kurtardığını mutlaka becerir...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp