Top
23/03/2024

KALK EY EHLİ VATAN!..

Günün mana ve önemine binaen bu defa kendimden değil...

Değerli dostlarım Banu – Erhan çiftinden bir “kıssa” paylaşıyorum...

Lütfen okuyunuz...

Nur yüzlü ihtiyar bir adam şeyh edasıyla kuyumcuya girdi. 

Kuyumcu saygıyla karşıladı.

İhtiyar dedi ki:

“Ben senin sevabınım!..”.

Kuyumcu güldü ve alaycı bir şekilde:

“Pırıl pırıl bir yüzün olduğu doğru ama bir sevabın böyle görüneceğini hiç düşünmemiştim...”

Bu sırada genç bir çift dükkâna girerek altın siparişi verdi.

Kuyumcu siparişi hazırlarken oturmalarını söyledi...

Genç hanım gidip yaşlı şeyhin kucağına oturdu...

Kuyumcu şaşırdı ve kadına:

“Neden Şeyh’in kucağına oturdunuz?” diye sordu...

Genç hanım şaşırdı:

“Hangi şeyh?.. Siz iyi misiniz?.. Neden bahsediyorsunuz?.. Burada kimse yok ki...” dedikten sonra uyarıcı bir ses tonuyla devam etti, “bize bu siparişimizi verecek misiniz, vermeyecek misiniz?..”.

Kuyumcu mahcup bir edayla genç çiftin altınını verdi, parayı aldı ve genç çift dükkândan ayrıldı.

Şeyh kuyumcuya izah etti:

“Beni senden başka kimse göremez ve bu ancak salih ve iyiler için mümkündür...”.

O arada başka bir erkek ve kadın girdi ve az önceki olaylar aynen yaşandı...

O çift de gittikten sonra Şeyh kuyumcuya:

“Ben senden bir şey istemiyorum, amacım bana verilen görevi yerine getirmek yani rızkınızı artırmak...”.

Kuyumcu şaşırdı...

“Bunu nasıl yapacaksınız?..”.

Şeyh, cebinden çıkardığı bembeyaz mendili kuyumcuya uzattı:

“Bu mendili yüzünüze sürün...”.

Kuyumcu mendili kutsal ve ruhanî bir tavırla aldı, kokladı ve yere yığıldı...

Şeyh ve az önce içeride müşteri rolü oynayan çalışma arkadaşları bütün para ve altınları alarak kaçtılar.

4 yıl sonra Şeyh kılıklı aynı adam, 2 hırsız sözde çift ve 2 polis dükkâna girdiler...

Polis memuru, Şeyh ve kuyumcuya hikâyeyi sordu...

Sırayla hikâyeyi anlattılar...

Polis memuru:

“Lütfen sahneyi aynen tekrarlar mısınız?” dedi...

Şeyh, utangaç ve suçlulara mahsus hareketlerle mendili kuyumcuya verdi...

Kuyumcu mendili koklayıp ovuşturdu...

Ve...

Anında yere düştü...

Bu kez şeyh, polis ve arkadaşları dükkânı tekrar soydular...

Kıssadan hisse ola...

Her 4 yılda bir seçimler tekrarlanıyor...

Ve...

Biz millet olarak şeyh kılıklı soyguncular tarafından aynı hikayelerle kandırılarak soyuluyoruz...

Yine ve...

Hiç de akıllanmıyoruz...

Seçimler yaklaşırken altınlarınıza dikkat edin lütfen...

Sağlıcakla ve uyanık kalın...

YRP’Lİ ARKADAŞ BU FIKRA SANA

Aslan, kurt, tilki ve eşek, ceylan avına çıkarlar...

Ve tabii ki bir ceylanı avlarlar...

Aslan, avı paylaştırma görevini eşeğe verir...

Eşek:

“Bir bana, bir kurt kardeşe, bir tilki kardeşe, bir de aslan kardeşe” diyerek paylaştırır avı...

Aslan bir pençede, eşeğin kafatasındaki beynini avucunun içine alır...

“Sen pay et kurt kardeş” der bu defa da...

Kurt:

“İki pay aslan kardeşe, bir pay tilki kardeşe bir pay da bana” der demez bir pençede kurdun kafatasının içindeki beyni yere döker...

Sonra bakışlarını tilkiye çevirir:

“Sen pay et tilki kardeş” der...

Tilki, ceylanın tamamını aslanın önüne iter:

“Ben oruçluyum, avın tamamı aslan kardeşe...”.

Aslan takdirlerini bildirir:

“Aferin Tilki kardeş... Söyle bakayım bu kadar adaletli olmayı sana kim öğretti?..”

Tilki yerde yatan eşek ve kurdun cansız bedenlerini gösterir:

“Bu iki kardeşten öğrendim...”.

Refah Partisi MKYK Üyesi Abdurrahman Akyüz şöyle demiş:

“Kazanamayacağız zaten. Bu belli. Hiç olmazsa, CHP yerine Millî Görüş çizgisinde bir hareketin bir ismin kazanmasına destek olalım...”.

Ben de diyorum ki:

Erdoğan bu seçimi de kazanırsa ortada:

Ne YRP bırakır...

Ne DEVA...

Ne Gelecek...

Ne SP...

Ne BBP...

Ne MHP...

Ne de İYİ Parti...

Belli ki bu arkadaş bu gerçeği göremiyor...

Tilki, kurt ve eşek gibi ava:

Aslanla çıkmak istiyor...

Günün sözü

“Cuma’ya giderken basına haber veriyorlar. Hatim indirirken kameraya çekiyorlar. Cebe indirirken: ‘Ticari sır’...”.

Laedri

SATAR SAVARLAR

Diyelim ki bir bankadan 1 milyon lira kredi aldınız...

Hesabınıza geçen 1 milyon liranın 500 bin lirasını:

Vadesiz hesapta ve sıfır faizle tutar mısınız?..

Ne alaka mı?..

MB’nın elindeki rezervleri satmasına değil...

Ucuz satmasına...

Ve satışların:

Yandaşlara yapılmasına karşıyım da:

Onu anlatmak için böyle başladım...

Dövizleri kullanmak yerine Merkez Bankası’nda tutmanın yanlış olduğunu söylediğimde

“Ama dede ya rezervler kefen parası değil mi?” diye soranlar var...

Halkını kefen parasına muhtaç hale düşüren Devlet bilin ki:

Hırsızlar tarafından yönetilmektedir...

Öyle bir ülkenin Merkez Bankası’nda bir anda trilyon dolar rezervi birikse...

Bilin ki 3 gün sonra...

Ya:

Satar savarlar...

Ya da:

Çalarlar...

ANLADINIZ ONU

Genç kız bir delikanlıya âşık...

Delikanlı yakışıklı mı yakışıklı...

Bakımlı mı bakımlı...

Şıklıkta üstüne yok...

Nazik mi?..

Hem de nasıl nazik...

Yani...

Delikanlının görünen özelliklerinin hepsi harika...

Ama...

Genç kız delikanlının bir tek özelliğini bilmiyor...

Çünkü görünmüyor...

Çünkü hiç test etmemiş...

Nedir o özellik?..

Güvenilir mi değil mi?..

Bir kişinin...

Bir kurumun...

Bir politikacının...

Bir devlet yönetiminin güvenilirliği test edilmeden:

Görünen diğer fizikî özelliklerinin hiçbirisi:

Hiçbir işe yaramaz...

Uzatmayayım...

Biliyorum ki hepiniz:

Ne demek istediğimi anladınız...

NE YEMİN GEREKİR NE ŞAHİT...

14 yaşıma kadar beş vakit namaz kılan iyi bir Müslüman’dım...

Kırklareli, Kırklar Camii’nde müezzinlik yapmışlığım çoktur...

Fethullah Gülen’le Edirne’de başörtüsü konusunda tartıştıktan...

Onun:

İmânî değil şeklî bir Müslüman olduğunu gördükten sonra...

Bir daha hiç namaz kılmadım...

Ve fakat...

Çocukluğumdan kalan Kuran bilgilerimden biri olan Bakara Suresi 35. Ayet’i hiç unutmadım:

“Ey adam (Âdem)! kadınla (Eşi Havva) cennete yerleş; orada çekinmeden istediğiniz her yerde cennet nimetlerinden yiyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın sonra ikiniz de zalimlerden olursunuz...”

Canlarım...

Allah:

“.... sadece şu ağaca yaklaşmayın” deyinceye kadar...

 Âdem ve Havva o ağacın farkında bile değildi...

Allah tarafından o ağaç yasaklanınca, merak ettiler...

Ve...

Her merak, Şeytan’ın gaz pedalı olduğu için...

Devreye girmesine engel olamadılar...

Allah da engel olmadı Şeytan’a...

Şeytan, yasak getirilinceye kadar kendisinin de farkında olmadığı o ağaçtan meyve yemeleri için:

Âdem ile Havva’yı teşvik ve tahrik etti...

Demek istemem o ki...

Beni liberal demokrat sosyalist yapan:

Bakara 35’tir...

Yasakların vazgeçirici değil:

Özendirici oldukları gerçeğidir...

İnanmanız için yemin edecek değilim...

Benim felsefeme göre:

Doğru söz ne yemin gerektirir...

Ne şahit...

ACELE ETMEMELİYİM

Bir Yahudi tüccara, komşu esnaftan birinin adını verip, güvenilir olup olmadığını sormuş bir banka istihbaratçısı:

“Bir tek babama güvenirdim” demiş tüccar ve derin bir iç çekişten sonra devam etmiş:

“Onu da dün gece anamın üzerinde gördüm, artık kimseye itimadım kalmadı...”.

Bu hükümette güvendiğim:

“Partizanlık yapmazlar” dediğim iki Bakan vardı...

Biri İçişleri diğeri ise Kültür ve Turizm Bakanı...

İçişleri Bakanı’nı vıcık vıcık partizanlık yaparken görünce...

Güvendiğim tek Bakan kaldı...

Ama...

Seçime de 8 gün var...

Ona güvenmekte haklı olup olmadığım konusunda acele etmemeliyim...

DÜNÜN X’İ

Sedef Kabaş

@SedefKabas

Madem benim diplomam yok, o zaman diploma sahibi olmayı değersiz kılarım siyasetinin sonucu:

Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışan üniversite mezunlarının oranı son 9 yılda %219 arttı!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp