Top
23/01/2024

Katran kazanlarında yanacaklar...

Sözcü Gazetesi’nden Özgür Cebe’nin haberi kısaca şöyle...

Diyarbakır Bağlar İlçesi’nde müteahhitlik yapan N.B:

Yap-sat amaçlı inşaatının kazı izni ve ruhsat işlemleri karşılığında kendisinden rüşvet talep edildiği için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na, şikâyette bulunuyor...

Şikâyet üzerine, Sulh Ceza Hakimliğinden:

Gizli ses kaydı, görüntü ve ortam dinlemesi kararı alınıyor...

Ve...

KOM Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler:

Seri numaraları alınmış paralarla suçüstü yaparak:

Bağlar Belediye Başkan yardımcısı Sıddık Aycıl ile İmar Müdürü Fırat Kılıç’ı tutukluyor...

AKP’li belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu ise yurt dışı çıkış yasağı şartıyla salıveriliyor...

Savcılığın yaptığı soruşturma tamamlandı...

“İcbar suretiyle irtikap” suçundan ayrı ayrı 15’şer yıl hapisle cezalandırılmaları istendi...

Sanıkların yargılanmalarına önümüzdeki günlerde ağır ceza mahkemesinde başlanacak.

Bir diğer haber ve vebal yüklenici ise Isparta’nın Atabey ilçesinde 15 yıldır başkanlık yapan AKP’li Tevfik Atasoy...

Nasıl mı?..

Onu da kısaca hatırlatayım...

Atabey Belediyesi’nin muhasebe müdürü, AKP’li Belediye Başkanı Tevfik Atasoy’un:

Belediye kasasından yaptığı harcamaları tek tek belgelendirip İçişleri Bakanlığı’na verdi.

Listede:

Telefondan gömleğe...

Altından, implant dişe her şey var...

Bu kamu görevlileri, yasadışı eylemleriyle vatandaşları zarara sokarak onların vebalini yüklenmiş oluyor...

Ve...

Cezalarını bu dünyada modern hukuka göre çekecekler...

Modern hukuka göre yargılanmaları şart olduğu halde...

Yargı üzerindeki güçleri nedeniyle şimdilik yırtanlar ise:

(Eğer Kuran’a gerçekten inanıyorlarsa) Önce cehennemde odun olarak kullanılacak...

Sonra da:

Katran kazanlarında yanacaklar...

Günün sözü

“İncittiğiniz insanın ve kırdığınız gönlün ahından korkun...”.

Hz. Muhammed

BÜYÜK GÜNAH

Genç kuşaklar şu deyimi mutlaka duymuşlardır:

“Vebali boynuna...”.

Vebali boynuna:

Başkasına ait bir günahı yüklenmek olarak anlaşılacağı gibi...

Bir günah işleyerek...

Ya da...

Başkalarının günahına ortak olarak:

Masum insanlara zarar vermek olarak da tanımlanabilir...

Meselâ TÜİK yönetimi, doğru olmayan araştırma sonuçlarıyla...

Hak ettiklerinden çok daha az maaş almak zorunda bıraktığı milyonlarca fakir emeklinin:

Vebalini yükleniyor...

Aslında kendileri de açlık sınırının bile altında aylık emekli maaşı ile:

Çile çeken...

Ancak...

Siyasi görüşleri “kayıtsız şartsız iktidarı desteklemek” olan milyonlarca (Toplam emeklinin en az %80’i) emekli ise kayıtsızlıklarıyla:

İktidarın:

Kendilerine oy vermeyen emekliye çektirdiği çilenin vebalini yükleniyor...

Samimi Müslümanlar için Tegabün Suresi, 5. Ayette önemli bir uyarı var:

“Bundan önce inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? İşte onlar, işlerinin vebalini tattılar. Onlara acı bir azap vardır...”.

Ayetten anlaşılacağı üzere “vebal yüklenmek” büyük günahtır...

Ve...

Vebal yüklenen büyük azap çekecektir...

Bir de:

Vazifeleri halka hizmet etmek olan kamu görevlilerinin (Siyasetçiler de kamu görevlisidir) yüklendikleri vebal vardır...

Metin Gürak

ERDOĞAN NE YAPACAK?

NATO Askeri Komite toplantısı 17-18 Ocak tarihlerinde Brüksel’de yapıldı...

Türkiye’yi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak temsil etti...

Toplantıda çok ilginç bir karar alındı...

Ve...

Türkiye de o kararın altına imza koydu...

Yani:

Veto yetkisini kullanmadı...

Karar göre:

İsveç, NATO ortak tatbikatına üye ülke gibi katılacak...

Yani canlarım...

TBMM İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasa bile...

Genelkurmay Başkanı attığı imzayla İsveç’i:

“NATO üyesi gibi” yapmış oldu...

Bakalım bu durumda Erdoğan ne yapacak?..

NE BU YA?..

Yeni Şafak Gazetesi önce Merkez Bankası eski başkanlarından Murat Ağbal’ın başını yedi...

Yaptığı yayınlarla Ağbal’ı görevden aldırıp yerine kendi köşe yazarı Şahap Kavcıoğlu’nun Merkez Bankası başkanlığına atanmasını sağladı...

Ve...

Zımnen de olsa:

T.C.M.B. tarihinin en kötü başkanının...

Ulusal paramızı yer ile yeksan etme günahının ortağı oldu...

Aynı gazete son günlerde de...

Merkez Bankası Başkanı olarak atandığı tarihten günümüze kadar, politika faizini 34 puan artıran Hafize Gaye Erkan’a taktı kafayı...

Erkan’ı ise ebeveynleri üzerinden yıkmak istiyor...

Ve...

Dün de...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı dönemindeki nutuklarını yazan AKP eski milletvekili ve köşe yazarı Aydın Ünal’ı çıkardı sahneye...

Neymiş?..

Mustafa Kemal Atatürk’ün:

“İstikbal göklerdedir” sözünü bütün dünyaya duyuran Alper Gezeravcı...

Atatürk’e atıfta bulunarak...

“Ülkenin yüzde 1-2’lik bir kesimine” hitap edip:

Yüzde 90’ları ayrıştırmışmış...

Bu iktidar yağcısı gazete aslında patronajın çıkarlarına:

“Kimsenin Cumhuriyetimizin banisi (kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’le) bir derdi yoktur” diyen Erdoğan’ın imajından daha çok değer verdiğini kanıtlamaya çalışıyor...

Elbette:

“Yav kardeşim adam fikrini söylemiş ne var bunda?” diyenlere

Yalan bilgiye dayalı olan söylemlere “fikir” denilmediğini:

Hatırlatırım...

ALKIŞLARIM ONLAR İÇİN

Aylin Kotil, Rahmi Koç’un, Şişli Belediye Başkanlığı adayı imiş...

Hatta bu konuda İmamoğlu’na bir tavsiye mektubu da yazmış...

Haberi okuyunca...

Hem Rahmi Bey’i...

Hem de Aylin Hanım’ı alkışladım...

Adaylığı kesinleştiğinde:

Özgür Özel ve İmamoğlu’nu da alkışlayacağım...

Canlarım...

Aylin Hanım’ı Rahmi Koç’un tavsiye etmesi, Hanımefendi’yi sermayenin adayı yapmaz...

Kaldı ki...

Rahmi Bey:

Ülkenin; en saygıdeğer, dürüst, şerefli ve haysiyetli...

Atatürk Türkiye’sine sadakatle bağlı iş insanlarından biri...

Türk sermayesinin en büyüğü olması, onun CHP’li bir adayı desteklemesine engel değil...

Olamaz da...

Mektubun CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e değil İmamoğlu’na yazılması ise:

Doğru olanı...

Zira...

Kotil aday gösterilir ve seçilirse (Ki, mutlaka seçilir...).

Aylin Hanım’la CHP Genel Merkezi değil...

Bir kez daha başkan seçileceği anlaşılan:

İmamoğlu çalışacak...

KABULLENEMİYORUM...

Haberin başlığı şöyle:

“Meksika’da halk, polis tarafından öldürülen genç için belediye sarayını ateşe verdi...”.

Bizde...

Kaç polis cinayet işledi ama böyle bir şey olmadı...

Çünkü...

Burası:

Atatürk ve arkadaşları tarafından kurulmuş...

Anayasası olan...

Demokratik laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti...

Meksika ise:

Kaba, nobran, çeteci Emiliano Zapata’nın memleketi...

“Bizde de öyle yapılmalıydı...

Bundan sonra benzer bir şiddet ya da cinayet eylemi olduğunda Meksika’daki gibi olsun” demiyorum...

Demem de...

Ama...

Bizdeki kadar vurdumduymaz olunmasını da:

Kabullenemiyorum...

SONRA NASIL OLDU?

Kendisiyle aynı yaşlarda sosyetik bir kadın, kuaförde, Bedia Muvahhit ile karşılaştı...

“Aahh Bedia hanımcığım siz burada ha, ne şans” dedikten sonra devam etti, “Biliyor musunuz; ben de tiyatrocu olmak isterdim ama babam ‘fahişe olursun’ diyerek karşı çıktı...”.

Bedia Hanım:

“Öyle mi” dedi gülümseyerek ve sordu: “Peki, sonra ne zaman ve nasıl oldunuz?..”.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp