Top
17/01/2024

En uzun süreli patinajın sebebi nedir?

İktidar ortağı partilerden birinin Genel Başkanı (Mustafa Destici) dedi ki:

“Terör örgütüyle sadece dağda mücadele etmek, kökünü kazımak ve bitirmek için yeterli olmaz. Terörün, başta siyasi uzantıları olmak üzere bütün unsurlarıyla mücadele edilmelidir ki bunlardan biri de bir siyasi partidir...”.

Oysa...

Bu Genel Başkan, bundan 12 yıl önce...

Teröristlerle savaşarak terörün bitmeyeceği konusunda ikna olan dönemin Başbakanı’na (Erdoğan) yanaşabilmek için şöyle bir tweet attı:

“Analar, babalar ağlamasın diye özerkliği kabul edebiliriz, onun için Oslo’yla, Apo’yla ve Kandil’le görüşmeye devam...”.

Bu tür tweetleriyle, Erdoğan’ın gönlünü kazandı ve iktidara yaklaştı...

Yıllar geçti...

Dönemin başbakanı, cumhurbaşkanı oldu...

Terörle değil teröristle mücadeleyi (Güvenlikçi politikaların demokrasi ve hukuka tercih edilmesi) yeğledi...

O Genel Başkan da döndü tabii ki...

Ve...

Terörle değil teröristle topyekûn savaş stratejisini desteklemeye başladı...

Ve “teröre destek verdiğini iddia ettiği” siyasi partilerin kapatılmalarını istedi...

12 yıl önceki “barış ve vicdan” ağırlıklı mesajı hatırlatıldığında:

“O Tweet sahte” dedi...

Gelin görün ki:

Doğrulama platformu Malumatfuruş...

Paylaşımın yapıldığını doğruladı...

Canlarım...

İktidar ortaklarından sadece en küçük olanı değil, hepsi aynı kafada...

Bu kafanın yönettiği bir ülke, insanî gelişmişliğini tamamlayabilir mi?..

Asla...

O nedenledir ki:

“Az gelişmiş ile gelişmekte olan ülke” arasındaki patikada:

Patinaj çekiliyor ya...

O nedenle 40 yıldır terörle değil teröristlerle savaşılıyor ya...

KİME GÜVENİYORLAR?..

Taliban Başyargıcı Abdul Hâkim Hakkâni:

“Afganistan İslâm Emirliği” isimli kitabının bir yerinde şöyle diyor:

“Dokuz yaşında bir kız çocuğunun cinsel yeteneği vardır ve tutarlıdır; cezası bir yetişkinin cezası gibidir...”.

Ve...

Bunun üzerine...

Bazı illerde 10, genelindeyse 12 yaşını dolduran kız çocuklarına eğitim yasağı getirildi...

Niçin?..

Evlendirilmeleri için...

İktidar partilerinin kurmak istedikleri rejim işte bu...

Ve...

Mevcut anayasaya göre:

Namus ve şerefleri üzerine yemin etmiş iktidar milletvekilleri:

Mevcut anayasayı ihlal ederken:

Ne utanıyorlar...

Ne sıkılıyorlar...

Ne de gün gelip yargılanacak olmaktan korkuyorlar...

Neden acaba?..

Ya da:

Neye ve kime güveniyorlar?..

Günün sözü

Bizi ilgilendiren konu yalnız barışı kurmanın ve korumanın teknik çareleri değil, aynı zamanda kafaları eğitmenin, aydınlatmanın yoludur.”           

               Albert Einstein

ÖLDÜKTEN SONRA

Hiçbir diktatör:

Askeriye...

Adliye...

Ve...

Mülkiyeyi satın almadan:

İktidarda kalamaz...

Peki...

Diktatöre koltuk değnekliği yapan:

Askeriye...

Adliye...

Ve...

Mülkiyenin tepe yöneticileri...

Yaptıklarının:

Ahlâksızlık...

Hukuksuzluk...

Ve...

Vicdansızlık olduğunu bildikleri halde:

Niçin Diktatöre yardımcı olurlar?..

Bu sorunun cevabı, Hazcı filozof Epikür’ün (MÖ 4. Yüzyıl) şu sözünde yatar:

“Ben varken ölüm yok, ölüm geldiğinde ben yokum...”.

Yani...

Yaşıyorken ve eline fırsat da geçmişken...

Ölüm gelinceye kadar hayatın bütün zevklerini, büyük bir servet sahibi olarak yaşamak istiyorlar...

Nasıl olsa öldükten sonra...

Arkalarından neler söylendiğini duymayacaklar...

UTANIRLAR MI?..

Cuma hutbesinde Atatürk’ün anılmasına tepki gösterdiği için tutuklanan Ahmet Bostancı, serbest bırakıldı. Bostancı’nın destekçileri hâkimin kararı sonrası adliye koridorlarını “Yaşasın şeriat” diye inletti.

80 yaşını geçmiş...

Kendi işlerini göremeyecek kadar hasta emekli generallerin neden hapiste olduklarını...

Neden tahliye edilmediklerini...

Bundan daha güzel anlatan bir haber olabilir mi?..

Peki...

Anayasanın yasaklamasına rağmen şeriat devleti isteyenleri tahliye eden...

Laik demokratik cumhuriyeti korumak ve kollamaktan başka hiçbir dertleri olmayan generalleri ise halen hapiste tutan; savcı, yargıç ve amirleri...

Bu haberi okuyunca:

Utanırlar mı?..

SEBEP-SONUÇ İLİŞKİSİ

Büyükşehrin varoşlarında yaşayan bir kadın, ürkek adımlarla Adliye Saray’ından içeri girdi...

İlk rastladığı kişiye, elindeki kâğıdı uzattı...

Bir yargıcın adı yazıyordu...

İyi bir yurttaştı kâğıdı uzattığı kişi... Kadının zavallı ve eğitimsiz biri olduğunu fark etti...

Kadına:

“Gel benimle” dedi, birlikte yürüdüler...

Yargıcın odasının kapısının önüne gelince adam yazı işlerindeki görevlilere durumu kısaca anlatı...

Görevlilerden biri kadının haline acıdı...

Hâkimin odasına girdi çıktı ve kadını içeri buyur etti...

“Söyle bakalım, ne istiyorsun?” dedi Yargıç...

“Kocamı hapse sen atmışsın artık çıkar onu oradan...”.

Yargıç, bu emrivaki ama samimi konuşmaya öfkelenmeden sordu:

“Neden girdi kocan hapse?..”.

“Et çaldığı için...”.

“Kocalık vazifesini çok iyi yaptığı için mi kocanı yanında istiyorsun?..”.

“Yoo” dedi kadın omuzlarını silkerek, “çok kötü bir adam o, beni de çocuklarımızı da dövüyor...”.

“Buna rağmen neden onu hapisten çıkarmamı istiyorsun?..”.

“Evde etimiz bitti de ondan...”.

GÜNÜN ŞAKASI

 İsrailli futbolcu Sagiv Sheskel, Antalya Limanı’ndan İsrail’in Hayfa Limanı’na giden AKP’lilere ait bir kuru yük gemisine bindirilerek sınır dışı edildi...

Kaynak: Zaytung

DÜNÜN X’İ...

 _Aysenur Yazici_

@aysenuryazici

Annem sordu ben araştırdım ama bulamadım.

Herhangi bir başka dilde:

“Devletin malı deniz yemeyen domuz” anlamında bir deyiş var mı?

KISA YOLDAN GELDİ

Yıllar yıllar önce...

Bir anne...

Yanında 11-12 yaşlarındaki erkek çocuğu da olduğu halde... Henüz laik eğitim de yapan İmam Hatip Lisesi’nin laik demokrasiden yana müdürünü ziyaret etti:

“Müdür Bey” dedi, “sosyal dersleri ve matematiği biraz daha basitleştiremez misiniz; o dersler benim çocuğuma zor geliyor, oysa ben bir an önce mektepten mezun olmasını istiyorum...”.

“Olabilir” tabii dedi Müdür ve devam etti, “siz yeter ki çocuğunuzun büyüdüğünde ne olacağına karar verin; bildiğiniz gibi Allah-ü Teâlâ bir meşe ağacını 100 yılda yetiştirirken, bir kabağa ise sadece birkaç ay yetiyor...”.

Az önce okuduklarınız tabii ki tarafımdan uydurulmuş bir fıkra...

Ancak...

Eğitim ve öğrenimde bütün basamakları ikişer-üçer atlayarak yükselen(!) çocukların:

Çok önemli makam ve mevkileri işgal ettiği de bir gerçek...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp