Top
16/01/2024

Erdoğan bu filmi mutlaka izlemeli

1970’li yılların sonu olmalı...

Kolera salgını vardı...

Bora (Coşkun. Orkestra arkadaşım, bas gitaristimiz ve yaklaşık 60 yıllık dostum) ile Edirne Ayvazoğlu Sineması’nda izledik o muhteşem filmi...

Adı:

“Değişen Dünyanın İnsanları” idi...

İlerleyen dönemde filmin İngiliz yazar Ray Bradbury’nin:

“Fahrenheit 451” isimli romanından uyarlandığını öğrenmiş, kitabı da alıp okumuştum...

Bradbury, 1984’ün yazarı George Orwell’dan etkilenmiş olmalıydı...

2. Dünya Savaşı’ndan sonra...

Despotizmin hortlama ihtimaline karşı tüm insanlığı uyarıyordu...

Kısaca ve aklımda kaldığı kadarıyla anlatayım...

İnsanları düşünmeye yönlendirdiği...

Ve...

İktidarın eleştirilmesine yol açacağı endişesiyle:

Kitap okumak yasaklanmıştır...

Her evde:

Bir duvarı kaplayacak büyüklükte bir televizyon ekranı vardır...

Tek bir televizyon kanalı:

İnsanların düşünme yeteneklerini köreltir...

İtiraz etme...

Ve sorgulama arzularını törpüler...

Bir itfaiyeci, genç ve özgürlükçü bir kızla tanıştıktan sonra olağanüstü bir (Olumlu) değişim yaşar...

Ama...

Despot iktidarların işine gelmeyen herkesin başına gelenler itfaiyecinin de başına gelir...

Ve bir gün:

Kitap yakan ülke, bir başka ülkenin hava kuvvetleri tarafından bombalanır...

Seyirci, kitapları yakan şehrin insanlarını görür...

Bir kısmı tek kanal TV ile uyutulmuş, koyun sürüsüne dönüşmüş insanlar...

Diğer bir bölümü ise:

Ezberledikleri kitap adıyla anılan insanlar...

“Kitap insanlar”; yakılmış, yıkılmış şehre doğru yürüyüşe geçerler...

Hedef:

Uyutulmuş insanları uyandırmaktır...

Sözümün özü canlarım...

Biliyorum ki benim uyarım işe yaramayacak...

Ama...

Olsun...

“Değişen Dünyanın İnsanları” filmini hatırlatarak:

Erdoğan ve ekibini uyardım...

Uyarı yazım da KORKUSUZ’la birlikte arşive geçti...

Bundan sonrası:

Muktedirlerin bileceği iş...

Günün sözü

“Bir kitap, bir deniz feneri gibi karanlıkta yol gösterir ve içimize bir ışık saçar.”

Susan Sontagw

NEREDEN NEREYE?..

AKP iktidarı 2013 yılına:

5 Ocak’ta açıklanan...

Ve...

Özgürlükleri genişleten...

Yasakçılığa meydan okuyan bir kararla girmişti...

Karara göre:

5 Ocak 2013’ten geçerli olmak üzere:

454 kitapla ilgili yasak kaldırılıyordu...

İşte o AKP iktidarı...

Aynı yılın 17/25 Aralık tarihlerindeki adli takibatlar...

Ve...

Bazı politikacı ve politikacı yakınlarının tutuklanmalarından sonra:

Birden değişti...

12 Eylül 1980 askeri darbe dönemi günlerinden bile daha yasakçı bir tutum sergilemeye başladı...

Kitap yasaklamaları geri döndü...

Kamuoyunun bilmesinde yarar olan haberlerin yayımlanması yasaklandı...

Yayımlanmışsa:

O haberlere erişim engeli getirildi...

Nereden nereye?..

O, özgürlükçü...

Liberal demokrat AKP’den:

Siyasi partileri kapatan...

Kitapları yasaklayan...

Gazetecileri hapse atan AKP’ye...

KİRLİ OLAN KİM?

Süleyman Soylu, İçişleri Bakanlığı koltuğunda otururken:

“İBB’de 550 terörist var” iddiasını ortaya atmış...

Başkan İmamoğlu hakkında suç duyurusunda bulunmuştu...

İşte o soruşturmadan sonra başlatılan kovuşturma dosyası üzerinden yapılan duruşmada, iddiasını kanıtlaması istendi...

Cevap, siyaset tarihine kara katranla yazılsa yeridir:

“Elimde bir bilgi, belge yok. Ben bunları siyaset yapma ve ifade özgürlüğü kapsamında söyledim...”.

Canlarım...

Siyaset insana hizmet mesleği olduğu için en kutsal mesleklerden biridir...

Ve:

Tertemizdir...

Bu meslekten ‘kirli’ sıfatı eklenerek söz edilmesi...

Onun kirliliğinden değil...

Siyasetçi tarafından kirletilmiş olmasındandır...

Tertemiz bir gömleği kirli birine giydirirseniz gömlek temiz kalabilir mi?..

DEĞER Mİ?..

AK Parti, İBB’ye ait özel halk otobüsünü kiralayıp “otobüsler bozuk” konulu propaganda filmi çekmiş...

İzlerken bir yandan kahkahalarla güldüm...

Diğer yandan da yüksek sesle:

“Yuh artık daha neler!.. Bu kadar da olmaz yani” dedim...

Değer mi be?..

Seçim kazanmak için:

Çürümeye...

Kokuşmaya...

Ahlâken iflâs etmeye:

Değer mi?..

ENSEYİ KARARTMAYIN...

Son günlerde:

İktidarı eleştiren doğru haberlere yasak getirilirken...

İktidarın hak etmediği övgü sayılacak yalanlar:

“Doğru haber” gibi veriliyor...

Muhalefet:

“Yalan, uyduruk ve kurmaca” haberlerle aşağılanıyor...

İyi de...

AKP’de hiç mi aklı başında birileri kalmadı?..

Hiç kimse, Erdoğan başta olmak üzere iktidar partili yöneticileri uyarmıyor mu?..

Neyse, enseyi karartmayın...

Her karanlık:

Ertesi sabah güneşin doğuşuyla aydınlanır...

ÇOK ZOR...

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç:

“Türkiye’nin en büyük adalet sarayını Ankara’ya yapacağız...”.

İnsanların yargılanırken...

Ya da:

Yönetilirken saraylara değil:

Adalete ihtiyacı olduğunu fark edememiş bir kişinin:

“Adalet Bakanı” olduğu bir ülkenin yurttaşı olmak...

Zor be...

Çok zor...

AL BUNU DA...

Patron işten çıkarken temizlikçi kadını boş boş otururken görüp kızdı:

“Ne yapıyorsun sen?..”.

“Hiç” dedi kadın samimi bir gülüşle, “boş boş oturuyorum...”.

Patron öfkeyle bilgisayarları gösterdi:

“Bak, bu makineler bile hiç boş durmuyor...”.

Temizlikçi kadın oturduğu yerden kalktı...

Bilgisayarlardan birinin yanına gitti...

Elindeki toz bezini bilgisayarın üzerine bıraktı:

“Al bunu bilgisayar efendi” dedi, “kendi tozunu kendin temizle bakalım...”.

Temizlikçi bir kadının gösterdiği bu cesur yürekliliği...

Pek çok general...

Pek çok savcı...

Pek çok yargıç, Hitler’e gösteremediği için:

Almanya hem kendi battı...

Hem de on milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu...

DÜNÜN X’İ...

Namık Tan

@NamikTan

Ekonomisi ısrarla uyguladığı akıl dışı politikalar yüzünden kan ağlayan, kurumları ve eğitim sistemi çökmüş, adaletsizliğin, hukuksuzluğun ve cehaletin kutsandığı, kutuplaşmanın bilinçli şekilde körüklendiği, iç huzursuzluğun zirve yaptığı, dış politikasını hamasetle ve külhanbeylik anlayışıyla yürüten, uluslararası muhatapları nezdinde inandırıcılığını ve güvenilirliğini yitirmiş bir ülkede terörle mücadeleden etkin sonuç alınması mümkün değildir...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp