Top
13/02/2024

Avrupalılar mı daha Müslüman biz Türkler mi?..

Daha önce bu köşede de anlattığımı zannediyorum ancak...

Birkaç gece önce yayımlanan videolarımdan birinde takipçilerimle paylaştım...

Bir kez daha hatırlamakta yarar olduğu kanaatindeyim...

Sadrazam Âli Paşa, Padişah Abdülaziz’le birlikte 47 gün Avrupa’da dolaşan heyeti, dönüşte Bebek’teki konağında misafir eder...

Heyette bulunanlardan biri de dönemin İstanbul Şehremini Ömer Faiz Efendi’dir...

Konu:

Avrupa seferi...

Ve...

“Batı’nın nesini alalım?” sorusunun cevabıdır...

Sultan Abdülaziz en son Ömer Faiz Efendi’ye sorar:

“Efendi sen söyle bakalım Avrupalıların nesini alalım...”.

Şehremini konuşmasına:

“Hünkârım, bu memleketlerden her şeyi alalım, hatta Müslümanlığı bile alalım” diye başlayınca...

Padişah gülümser, diğerleri ise şaşkınlık ifadeleri içeren sesler çıkarırlar...

Ömer Faiz Efendi sözlerine açıklık getirir:

“Efendimiz; Müslümanlığı da bu memleketlerden alalım, çünkü onlar ilim, irfan, medeniyet, çalışkanlık, adalet, müsavat ve liyakatleri ile...

Müslümanlığın asıl emirlerini Hıristiyan oldukları halde tatbik ediyorlar...

Yani bilmeden:

Hidayete mazhar olmuşlar...

Cehaleti bırakıp ilmi...

İptidailiği bırakıp medeniyeti...

Tembelliği bırakıp çalışkanlığı...

El emeği biçareliğini bırakıp makineyi...

Şehirlerde ve köylerde pisliği bırakıp temizliği...

Üfürüğü bırakıp ilâcı...

Deveyi bırakıp treni...

Yelkeni bırakıp uskurlu gemiyi alır...

Kadın erkeğimizle birlikte hem dinin hem devletimizin bekasını ve izz ü şan ile devamını temin ederiz...”.

Ülkenin:

“En Müslüman biziz...”.

Ve...

“En çağdaş, en medenî biziz” iddiasındaki siyasi partiler arasındaki:

Çıkar savaşlarını görüyor musunuz?..

Halkın ve ülkenin çıkarları bu politik savaşların neresinde?..

Canlarım...

Eğer gerçek Müslümanlık:

Kul hakkı yememek...

İlim...

İrfan...

Medeniyet...

Çalışkanlık...

Adalet...

Müsavat...

Liyakat sahibi olmak...

Cehaleti bırakıp ilmi...

İptidailiği bırakıp medeniyeti...

Tembelliği bırakıp çalışkanlığı...

El emeği biçareliğini bırakıp makineyi...

Şehirlerde ve köylerde pisliği bırakıp temizliği...

Üfürüğü bırakıp ilâcı...

Deveyi bırakıp treni...

Yelkeni bırakıp uskurlu gemiyi almak ise...

Lütfen cevap veriniz:

Avrupalılar mı daha Müslüman?..

Biz mi?..

Günün sözü

“Emanet ehil olmayan kimseye verildiği zaman kıyameti bekle...”.

Hz. Muhammed

İNCİTMEKTEN KORKARIM...

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aşkar demiş ki:

“Namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan da hayvandır...”.

Dönemin İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, Neyzen Tevfik’i zorla Yeşilay toplantısına gönderdi...

Kürsüde alkollü içkilerin zararını anlatan Yeşilay Başkanı:

“Bir eşeğin önüne bir kova su ve bir kova rakı koysanız hangisini içer?” diye sordu...

Cevap Neyzen’den geldi:

“Suyu...”.

Cevaptan hoşlanan Yeşilay Başkanı gülümseyerek sordu:

“Neden?..”.

Neyzen seslendi:

“Neden olacak Başkan, eşşekliğinden...”.

Rakı içmediğinden emin olduğum bu adama...

Niçin rakı içmediğini anlatırım...

Anlatırım ama...

Sağlık sebebiyle içmeyenler de olduğunu bildiğim için...

Onları incitmekten korkarım...

HOŞ GELDİN

Ne Ciner Grubu...

Ne Demirören Medya...

Ne de son olarak görev aldığı:

TV 100 Ece Üner’e lâyıktı...

Ece Üner mutlaka, gerçekten gazetecilik ve haber televizyonculuğu yapmakta kararlı...

Objektif...

Cesur ama akılcı bir medya grubunda yer almalıydı...

Haberi okuyunca:

“Oh be nihayet” dedim kendi kendime...

Canlarım...

Ekranların en hızlı düşünen...

En yaratıcı zekâya sahip...

Ve...

Ekrana en çok yakışan yüzlerinden biri olan Ece Üner:

SÖZCÜ TV Ailesi’ne katıldı...

Bundan böyle her çarşamba ve cuma akşamları 20.15’te...

“Sözün Gücü” programı ile:

Sözcü Televizyonu’nda...

Hoş geldin güzel kızım...

Sefalar getirdin...

Bİ GİDİN BE...

Financial Times, Gaye Erkan’ın görevden alınması üzerine...

Mehmet Şimşek’i:

“Kritik figür” olarak tanımlamış...

Durumun sağlıklı olmadığına dikkat çektikten sonra:

Ekonomi yönetiminin güçlendirilmesi gerektiğini hatırlatmış...

Yani canlarım...

Yıllarca finans konularında habercilik yapan, analizler üreten bu dergi:

“Faiz sebep, enflasyon netice” gibi ihtişamlı bir kuramının yaratıcılarına:

Akıl veriyor...

Lan bi gidin be...

Bi gidin...

TAVSİYEM O Kİ...

İktidarın güven kaybettiğini görüyoruz...

Buna rağmen halen...

İktidar partilerinin muhtemel toplam oy oranı...

Muhalefet partilerinin toplamından fazla...

Ayrıca:

İktidar partileri, muhalefet partilerine göre daha:

“Bir arada...”.

Yakın zamanda sadece CHP muhalefette kalırsa:

Ben şaşırmayacağım...

Sözümün özü canlarım...

Ana akım iktidarın güven ve itibar kaybettiği gerçek...

Ancak:

Ana akım muhalefetin güven ve itibar kazandığını söylemek de mümkün değil...

Geriye:

Mecliste temsil edilmeyen...

Yavru muhalefet partileri kalıyor...

Onların sorunu ise:

Ana akım iktidar ve...

Ana akım muhalefetten çok daha etkin ve efektif çalıştıklarını:

Halka anlatamamak...

Neyse...

Yavru muhalefete tavsiyem şu:

Şimdiden, 1 Nisan 2024 sonrası için hazırlıklı olun...

HARİKA BİR FIKRA:

Eskişehirli okurum ve takipçim Yüksel Üstündağ...

Ömer Faiz Efendi günlüklerine destek olmak amacıyla olduğunu zannettiğim bir fıkra göndermiş...

O da şöyle:

Hüsmen, Almanya’ya çalışmaya gitmiş.

Bir firmada uzun süre çalıştıktan sonra bir gün, Alman Patron, Hüsmen’i haksız bir şekilde işten çıkartmış.

Hüsmen yalvarmış yakarmış ama Patron onu tekrar işe almamış.

Hüsmen eve dönmek için yürürken son bir umut, yol üstündeki Kiliseye girip günah çıkartmayı düşünmüş...

Bu arada, Rahibe, Alman Patronun kendisini nasıl haksız bir şekilde işten çıkardığını da söyleyip yardım istemiş.

Rahip, bir kâğıda bir şeyler yazıp Hüsmen’e vermiş ancak kâğıdı açmadan doğrudan Patronuna iletmesini istemiş.

Hüsmen, Rahibin dediğini yapmış, kâğıdı Patronuna teslim etmiş.

Alman Patronunun yüz gözü kızarmış ve hemen Hüsmen’i tekrar işe almış.

Hatta onu terfi ettirerek Müdür bile yapmış.

Hüsmen durumdan çok memnun ama yine de Patrondaki bu değişikliğin sebebini merak edip duruyormuş...

Bir ara tekrar Kiliseye gitmiş Rahibe, o kâğıda ne yazdığını sormuş.

Papaz:

“Hans Efendi bizim bilgimiz haricinde sen Müslüman mı oldun ki kul hakkı yemeye başlamışsın!’’ diye yazdığını söylemiş...

Ne dersiniz?..

150 yıl kadar önce...

Ömer Faiz Efendi’nin, dönemin Padişah’ına anlattıklarını destekleyen...

Harika bir fıkra:

Değil mi?..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp