Top
11/01/2024

Umutlu olup olmadığımı sorarsanız...

Çok can sıkıcı ve yaşam kalitemi katleden diş ağrılarından sonra, üst çenemi yeniledim...

O süreçte hem videolarıma hem de yazılarıma ara verdim...

Doktorumun programına göre 13 Ocak Cumartesi günü ancak hazır hale gelecektim...

Ama...

Çarşamba günü (Dün) işlem tamamlandı...

En azından diş kliniği süreci sona erdi...

Aynı gün, Trump’ı öven...

Hatta:

Amerika ve dünya için “Tanrı’nın bir lütfu” olduğunu...

“Tanrı tarafından bunun için yaratıldığını” iddia eden bir video izledim...

Sadece bir dönem yaptığı başkanlık serüveninin yanı sıra:

İngiliz Marksist tarihçi ve yazar Eric John Ernest Hobsbawm’ı (9 Haziran 1917-1 Ekim 2012) hatırladım...

Ne alâka mı?...

Anlatacağım ama önce ve kısaca:

Hobsbawm’dan söz edeyim...

Uzun süre Büyük Britanya Komünist Partisi üyeliği yapan Hobsbawn, çok dilli ve çok kültürlü bir entelektüeldi...

Birinci Dünya Savaşı sürerken...

Kızıl Devrim ise hazırlık halindeyken dünyaya gelen Hobsbawm’ın doğduğu ve ömrünün 83 yılını geçirdiği 20. Asır:

Korkunç katliamlara...

Felâketlere...

Ve...

Acılara sebep oldu...

Yüzyılın bütününe hâkim olan iki dünya savaşı sadece:

Savaşan devletleri...

Uluslararası sistemi...

Ve...

Ekonomik yapıları dönüştürmekle kalmadı...

Sivilleri de doğrudan etkiledi...

İnsanların da yaşamlarını dönüştürdü...

Bu acıların canlı tanığı olan Hobsbawm’a göre tarih...

Siyasetin yanı sıra:

Sanatın...

Dinin...

Sosyal hayatın...

Ve...

Ekonominin eklendiği geniş bir bütündü...

Savaş ve çatışmaların temelindeki birincil etken ise:

Üretim ilişkileri ve kapitalizmdi...

Hobsbawm, 20. Yüzyılın son çeyreğiyle 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde:

Uluslararası savaşlardan daha ziyade...

İç çatışmalar yaşanacağını...

İlerleyen süreçte ülkelerin içindeki istikrarın kurumsallaşması sonucu...

Askeri çatışmalardan kaçınma kabiliyetlerinin gelişeceğini:

İç çatışmaların da yerini huzurun alacağını...

Dünya savaşlarını çıkarabilecek tek güç ABD’nin de...

Kendi içinde, dünyanın jandarmalığından vazgeçerek, savaşları tahrik edici değil...

Savaşları önleyici rol oynayacağını öngördü...

Trump eğer biraz entelektüel biri olsaydı...

Meselâ Hobsbawm’ı okusaydı...

Bugünlerde, bir kez daha seçilirse yapacağını taahhüt ettiği şeyleri:

İlk döneminde yapar:

Hem bu savaşlar yaşanmazdı...

Hem de en az bir dönem daha Beyaz Saray’da otururdu...

Erdoğan da Trump gibi entelektüel boyutu hiç olmayan sığ bir siyasetçi...

Siyasi ve iktisadî tarih konusunda bilgi sahibi yapılacak bir Erdoğan’ın son döneminde:

Hem Türkiye için...

Hem de:

Dünya insanlığı için yararlı olacağı kanısındayım...

Ama:

“Umutlu musun?” diye sorarsanız...

“Ne yazık ki hayır” derim...

Günün sözü

“Bir entelektüel için, sömürülenlere merhamet göstermek, geniş kapsamlı akli sistematiğin estetik çekiciliğine kapılmak ve esaslı bir cahillik-zevksizlik karşıtlığı geliştirmek kaçınılmazdır...”.

Eric Hobsbawm

BİR DAHA ASLA

Kanaatim o ki:

2024, demokrasilerin kaybedeceği seçimlerin son yılı olacak...

2028’le birlikte tüm dünya ülkelerinde...

Demokrasiye dönüş yapacak siyasi kadrolar kazanacak...

Eğer...

Önümüzdeki dört yılı dünya savaşı olmadan atlatabilirsek:

Bir daha asla dünya savaşı olmayacak...

GÜZEL HABER BE...

Ertuğrul Özkök yazmasa bazı gelişmelerden haberimiz olmayacak...

Ya da şöyle söyleyeyim:

İktidar yanlısı medya, magazin ve sanat konusunda haber sevindirici de olsa...

Müşterileri (!) muhafazakâr seçmenler olduğu için:

Bunları haber yapmıyor...

Muhalif medya ise:

“İktidarın işine yarar” diye vermiyor...

Ertuğrul Özkök (Bence) ne muhalif ne muvafık...

Haliyle...

Haberin iyi ya da kötü olup olmadığına değil:

“Bu ülkede sinema ve diğer sanatları sevenler de yaşıyor” düşüncesiyle bu tür haberleri yazıyor, yorumluyor...

Ertuğrul’un köşesinde verdiği haber, kısaca şöyle:

Türk televizyon piyasası 2024’ün ilk gününe Latin Amerika’dan gelen çok şaşırtıcı bir haberle başladı.

1976 yılında TRT Televizyonunda yayınlanan “Köle Isaura” ortalığı yıkıp geçmişti. 

Kırk sekiz yıl sonra bu durum şimdi tersine döndü.

İşte o pembe dizilerin anavatanı Latin Amerika’da 2023 yılında en çok izlenen 10 dizinin 9’u Türk dizileri oldu...

Canlarım:

Yanlış yazmadım...

10’da 9...

Bunu HBOMax bizzat kendisi açıklamış...

1. Sen Çal Kapımı...

2. Sadakatsiz...

3. Yargı...

4. Aşk, Mantık, İntikam...

5. Kadın...

6. Mucize Doktor...

7. Kara Sevda...

8. Kızım...

9. Baraj...

AKIL TUTULMASIDIR

Ertuğrul bu haberi verdiğinde Kızıl Goncalar’ın yayınlanması yasaklanmamıştı...

Gerçi Kızılcık Şerbeti de önceleri “yayın durdurması” cezasına çarptırılmıştı ama...

Sonradan:

İktidarın istediği şekilde dönüştürüldü...

Ve yine yayını başladı...

Kızılcık Şerbeti’ni hiç izlemedim...

Ancak...

Sevgilim izliyor...

Ve...

“Başarılı” buluyor...

Kızıl Goncalar ise hem nalına hem mıhına vuruyor (İzliyordum...).

Dizi film ihracatında böylesine başarılı olduğumuz bir süreçte...

Bu iki başarılı diziye yasak getirilmesi:

Saçma olarak bile tanımlanamaz...

Olsa olsa:

Akıl tutulmasıdır...

CESUR YÜREK

Fareler, kendilerine rahat vermeyen kedi için bir tedbir almak amacıyla toplandılar...

Öyle bir yol bulmalıydılar ki...

Kedinin gelişinden haberdar olup peynir dolabından hemen uzaklaşmalıydılar...

Genç bir fare:

“Kedinin boynuna çan takalım, uyanıp harekete geçtiğinde peynir dolabından uzaklaşırız” diye önerdi...

Genç farenin fikri hoşa gittiği gibi kabul de gördü...

Ancak...

En yaşlı fare gülümseyerek keyiflerini bozdu:

“İyi fikir ama” dedi, “kediye çanı kim takacak?..”.

Erdoğan’ı iktisadî ve siyasî tarih konusunda bilgi sahibi yapmak...

Ona:

Yanlışlarını göstermek iyi fikir...

Ama...

Bunu yapabilecek cesur yürek var mı?..

SARAY’A ONLAR GİREBİLSE

Müzmin muhalif okurlarımın tepkisini çekeceğimi bildiğim halde...

Erdoğan’ın hem Türkiye hem de dünya insanlığı için yararlı işler yapabileceği kanaatimi tekrarlıyorum...

Ancak...

Erdoğan’ın adalet anlayışı:

Öğrencilerine tahammül ederek onları geliştirmek yerine...

Onları döven öğretmenlere benziyor...

AKP Genel Başkanı:

Kendisini eleştirenleri mahkeme kapılarında süründürmek yerine:

Eleştirilmesine sebep olan yanlışları yapmasa...

Toplumun tamamına:

İnsanca yaşama imkânı sağlasa...

Hiç kimse...

Cezaevine girme riskini göze almaz...

Sorun:

Erdoğan’a, bunları anlatabilecek birkaç akil kişinin:

Saray’a giremeyişi...

Girebilenlerin de bunları Erdoğan’a:

Anlatacak cesaretinin olmayışı...

DÜNÜN X’İ

bianet

@bianet_org

Ayşe Buğra: Hukuksuz yargılamaların yapıldığı bir yerde kimsenin güvenliği yok, ormanda yaşar gibiyiz

ÇOK AYIP

Akşam, Sabah, Takvim ve Yeni Şafak yazı işleri adeta:

Aynı yerden emir almış gibi başlık attılar:

“İstanbul Muradına kavuşacak...”.

Soru:

“Hissikablelvuku olabilir mi?..”.

Olabilir...

Zira...

Hepsi zeki çocuklar...

Yani:

“Aptala malum olma” durumu yüksek çocuklar...

Ancak:

Telepati de olabilir...

Aynı anda hepsinin aklına bu başlığı atmak gelmiş olabilir yani...

“Sallapati... olamaz mı?..”.

Olmaz...

Çok zekice bir başlık “sallapati” olabilir mi?..

Çok ayıp...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp