Top
02/02/2024

Candaş gazeteci cansız yayında sormuş...

AKP’nin İBB başkan adayı Murat Kurum bir TV kanalında konuğu olduğu, Tolga Candaş Işık’a, “beklenen” İstanbul depremi için neden tedbir alacaklarını...

6 Şubat 2023 depremlerini hatırlatarak anlattı:

“Tolga Bey, 130 bin canımız gitmiş ya” dedi...

Tolga o anda:

“130 bin canımızı 6 Şubat depremlerinde mi tüm cumhuriyet döneminde mi kaybettik?” diye sormadı...

Kurum da:

“Pardon, 6 Şubat depremlerinde değil bütün depremlerde” diye kendi yanlışını düzeltmedi...

Program bitti...

Tolga Candaş Işık durumdan vazife çıkardı...

Kişisel sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı:

“Yayından sonra Murat Kurum’a ‘Depremlerde 130 bin kişi öldü’ cümlesini tekrar sordum. ‘Bu sayının 6 Şubat depremiyle alakalı değil Türkiye Cumhuriyeti tarihinde depremden ölenlerin yaklaşık olarak toplam sayısı olarak ifade ettiğini söyledi...”.

Yeni gelin gibi...

Nasıl mı?..

Kasabanın seçkinlerinden birinin oğluyla evlendirilen genç kız bakire çıkmamış...

Ancak...

Ele güne rezil olmamak için herkes bu sırrı saklamaya karar vermiş...

Gelinin ise umurunda bile değil...

Bir gün, süslenmiş püslenmiş üst kat merdivenlerinden inerken kayınpederi:

“Nereye gidiyorsun Gelin Hanım?” diye sormuş...

“Kuyumcuya gidiyorum ağababa” demiş...

“Neden?..”.

“Küpe takmak için kulaklarımı deldireceğim de...”.

Kayınpeder alaylı şekilde gülmüş:

“İlahi gelin, kayınpeder evinde deldireceğin deliği baba evinde deldirmişsin; baba evinde deldirmen gereken deliği ise kayınpeder evinde deldireceksin...”.

Tolga da o misal...

Canlı yayında sorması gereken soruyu...

Cansız yayında sormuş...

Günün sözü

“Gavurun ekmeğini yiyen gavurun kılıcını çalar.”

“Laedri”

ZEMZEM’E TEŞAŞÜR...

Bilinir ki:

Gazeteci, sanatçı ve siyasetçiler gündeme gelmek için

Zemzem Kuyusuna teşaşür ederler...

Gazeteci (!) Enver Aysever:

Gündeme gelmeyi iyi bilen bir profesyoneldir...

Ve bakın nasıl geldi gündeme:

“Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu’na: Beni bu Ekrem İmamoğlu’ndan kurtarın’ dedi, yalanlanırsa kanıtlarım...”.

Enver, Zemzem’e teşaşür eder de...

Gazeteci (!) Ekrem Açıkel geri kalır mı?..

O da:

Adını vermediği AKP’li bir bakandan duyduğu haberi(!) paylaştı...

“Kenara ayrılan 700 milyar liradan seçimlerden önce Erdoğan emeklilere 4.000 lira ikramiye verecek...”.

Ya vermezse?..

Vermezse vermez...

O güne kadar Ekrem’in bu haberi unutulur...

Sözümün özü canlarım...

Siyasetçilerin siyaseti...

Bankacıların bankacılığı...

İlahiyatçıların dini...

Gazetecilerin gazeteciliği bitirdiği bir ülke...

Rahmetli Erbakan’ın dediği gibi:

“Allah encamımızı hayreylesin...”.

SELVİ GAZETECİLİĞİ

Hatırlıyor musunuz?..

Abdülkadir Selvi, bir TV canlı yayınında Erdoğan’a:

“Şehir hastaneleri konusunda muhalefet bir zamanlar çok eleştirilerde bulunuyordu şimdi bu eleştirilerin sesi biraz kesildi muhalefetin, nasıl karşılıyorsunuz?” diye sorunca, Erdoğan, Ahmet Hakan’ı işaret ederek ve alaylı bir gülümsemeyle şöyle demişti:

“Valla Abdülkadir Bey artık köşenden gereğini yapacaksın, Ahmet (Hakan) Bey yapıyor bak...”.

Zaten ve en çok “gereğini yerine getiren gazeteci” unvanına sahip Abdülkadir Selvi...

“Efendim benim sorum çanaktı” diyemediği için...

“Süt dökmüş kedi” gibi...

Bakışlarını:

Ayakuçlarına dikmişti...

Ahmet Hakan’ın ise yüzü bile kızarmamış:

“Estağfurullah efendim vazifemiz” der gibi bakmıştı...

İYİ Kİ DEMEK KEŞKEDEN İYİDİR

Ülkeyi bölmek isteyenler varmış...

Ben resmen tanık olmadım diye bu iddia için:

“Hadi canım oradan” diyecek değilim...

Diğer tarafta:

“Ülkeyi böldürmeyiz; tek, millet, tek devlet, tek millet” diyenlerin sayısı...

“Bölünecek” diyenlerden daha fazla...

Rahmetli Hacı Anneciğim beni ve iki kız kardeşimi:

“Aklınıza gelen başınıza gelir, kötü düşünmeyin” diye uyarırdı sık sık...

1991 yılında başlayan Yugoslavya iç savaşından önce de o topraklarda yaşayan Boşnak Müslümanlarından duyardık:

“Hırvatlarla Slovenler Yugoslavya’yı bölecek...”

Ve...

1991 yılında başlayan Yugoslavya iç savaşından sonra ülke:

7’ye bölündü...

Savaş sürecinde en az 100.000 (Yüz bin) kişinin öldüğü tahmin ediliyor...

İç savaştan...

Dökülen kanlardan...

Kurulan yeni 7 devletten sonra ise şunları söylemeye başladılar:

“Keşke bu bölünmeyi savaşarak, kan dökerek değil, parlamentomuzda uzlaşarak başarabilseymişiz...”.

Canlarım...

Tarih göstermiştir ki:

Başkalarının tecrübelerinden istifade ederek doğruyu yapmak:

En ucuz ve risksiz modeldir...

TARAFLI TARAFSIZ AHMET

Ahmet Hakan...

Kendi yönettiği bir programda, konuk ettiği dönemin Maliye ve Hazine Bakanı Nebati’ye dolar kurlarındaki artışın ekonomiye etkisini sormuştu...

Cevap beklerken...

Karşı soru gelmişti Ahmet’e:

“Ahmet Bey siz maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz?..”.

Ahmet, “evet” derse, patronunu zor durumda bırakacağı için:

“Hayır” demişti...

Gerçek, dürüst, meslek ilke ve ahlâkından taviz vermeyen bir gazeteci...

Kendisine gelen o karşı soruya:

“Maaşımı dolarla almıyorum ama tükettiğim her ürünün en önemli maliyet unsuru dolardır” cevabını verirdi...

Ama...

Ahmet o zaman da yine:

Beşuş bir şekilde gülümsemeye çalışmıştı...

AĞAÇLARIN TERCİHİ

Çok bilirmişim gibi bana soruyorlar:

“Yerel seçimlerde büyük şehirleri kim kazanır?..”.

“Bilemem, ilgilenmiyorum” dedikten sonra...

Ercüment eniştenin gönderdiği bir özlü(!) sözü ekliyorum...

“Ormanlar yok oluyordu ama ağaçlar her seçimde kendilerini yok eden baltalara oy veriyorlardı...”.

DÜNÜN X’İ

abdullah naci

@abdullahnaci

Yeni Türkiye’de orta ve alt sınıfın yapamayacağı bazı şeyler:

- ev almak

- araba almak

- tatile çıkmak

- hafta sonu yemeğe çıkmak

- ramazanda iftar vermek

- dönerine iddiaya girmek

- kahvede çaylar benden diye hava atmak

- karne hediyesi olarak çocukları Burgerking’e götürmek

ENFLASYON NEDİR?

SÖZCÜ’deki haber başlığı şöyleydi:

“Eskinin kirası bugünün aidatı oldu...”.

Enflasyonun tarifi de işte bu başlık...

Denir ki:

“Bir ülkede; birkaç yıl önce verdiğin akşam yemeği parasını artık bahşiş olarak veriyorsan, bunun adı enflasyondur...”.

BİLESİN İSTEDİM

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek:

“Türkiye’de enflasyon yer çekim gücüne karşı mücadele etmeyecek, düşecek, buna inanıyorum...”.

Mehmet Bey kardeşim...

60 yaş sonrası erkeklerin üretim araçları da...

Yer çekimine uyup düşüyorlar...

Ama...

Bu arada üretim de yapamıyorlar...

Henüz gençsin, bilmeyebilirsin...

Bilesin istedim...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp