Top
02/01/2024

Bu ada ülkenin adı Utopia...

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, halkımızın Milâdî yeni yılını (Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kabul ettiği yeniş yılı) kutlamadı...

Onun yerine:

Birkaç milyon, şeriat yanlısı Sünni Müslüman’ın kabul ettiği yurttaşın Hicri yılını kutladı...

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na böylesine düşman bir kişinin...

Her din ve mezhepten vatandaşın başkanı olduğunu inkâr edercesine yaptığı bu tür açıklamalar:

Beni dinden ve Hz. Muhammed’den elbette soğutamaz...

Ama...

Her din ve mezhepten on milyonlarca yurttaşımızın...

Ve tabii ki bu arada:

Ateist, deist, panteist, agnostik milyonlarca yurttaşımızın ödediği vergilerle lüks ve konfor içinde yaşayan bu adamın...

Laik cumhuriyet düşmanlığı beni çok üzüyor...

O nedenle bugün biraz uzun olacak ama...

Size:

İnandığı dünya ve yönetim biçimini savunmak adına:

Dönemin kralı 8. Henry’nin...

Krallığın dışında bir de ayrıca:

İngiltere Kilisesinin başına da (Demokrasilerde, tek yetkili cumhurbaşkanının aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olması, ülkedeki Diyanet’i de tek başına yapılandırması gibi bir şey) geçmesine itiraz ederek ölümü göze alan Thomas More’un:

“Ütopya” isimli eserinden kısaca söz edeceğim...

Adı geçen eseri:

Okuyanlarınız...

Adını duymuş ama okumayanlarınız...

Ve...

Adını bile duymamış olanlarınız vardır...

Thomas Moore kendisini idama götürecek o eserinde adından da anlaşılacağı gibi hayallerini yazmıştı...

Anlattığı adada olmasını istediği bir yönetimden söz etmişti...

Adı geçen eserinden önce yazmaya başladığı “The History of Richard The Third/3. Richard’ın tarihi” isimli kitabını ise bitirememişti...

More’un anlattığı 3. Richard:

İktidarı ele geçirmek amacıyla hiçbir cinayet işlemekten çekinmeyen...

Üstün zekâlı...

Ama...

İki yüzlü bir kraldı...

Shakespeare de 3. Richard isimli oyununu bu kitaptan esinlenerek yazmıştı...

Ütopya’ya döneyim...

Thomas More Ütopya’da:

Gemici Raphael Hythloday’in yolculukları sırasında rastladığı ve üzerinde beş yıl yaşadığı bir ülkeyi, filozof gemicinin ağzından aktarır...

Bu ada ülkenin adı:

Utopia’dır...

Tarihi diyalog

Thomas More, idamını isteyen Savcı Rich’e:

“Tutun ki parlamento, ‘Tanrı, Tanrı değildir’ diye bir yasa çıkardı, siz Bay Rich, Tanrı’yı yok mu sayacaksınız?” diye sordu...

Savcı Rich:

“Böyle hiçbir yasa hiçbir parlamentodan geçemez...” diye tersledi...

More cevap verdi:

“‘Tanrı, tanrı değildir’ diyemeyen parlamento, kralı da hiçbir kilisenin başı yapamaz...”.

MORE’UN 500 YIL ÖNCE GÖRDÜĞÜ GERÇEK

Thomas More kitabın bir bölümünde...

Morus’un arkadaşı Peter Giles ile ortak dostları Raphael Hythloday arasındaki sohbeti anlatır...

Raphael bir filozof ve dünya gezginidir...

Yaşlı ama olağanüstü bilgili ve deneyimlidir...

Peter, Raphael’in bir kralın yanında neden danışman olarak çalışmadığına şaşırdığını belirttikten sonra şöyle der:

“Hangi Kral’a başvursanız sizden hoşlanır ve yararlanır. Boş zamanlarında bütün bu bildiklerinizi seve seve dinler; değişik memleket ve insan örneklerinden değerli dersler alırdı. Üstelik siz de hem kendinize hem de ailenize, dostlarınıza, parlak bir durum sağlardınız...”.

Ailesinden yana pek kaygısı olmadığına dikkat çeken Raphael şöyle der:

“Onlara karşı ödevimi yaptım sanıyorum. Herkes varını yoğunu ihtiyarlığında, ölüm döşeğinde, elleri zaten hiçbir şey tutamaz olunca başkalarına bırakır. Bense genç ve sapasağlamken her şeyimi yakınlarıma verdim. Bana bencil demeye dilleri varmaz herhalde; daha fazla para kazanmak için benim bir krala kölelik etmemi isteyemezler...”.

Raphael’in bu sözleri üzerine Peter:

“Ben sizin kral yanına uşak olarak değil, bakan olarak girmenizi söylemek istedim” der...

Ve canlarım...

Günümüzden yaklaşık 500 yıl önce yayımlanan bu kitapta More kralları şöyle tanımlar:

“Krallar, dostum, ikisini pek ayırmazlar birbirinden. Bakanı da kendilerine hizmet eden bir adam diye görürler...”.

Peter bir kez daha asıl söylemek istediğini açıklamak ihtiyacı duyar:

“Benim istediğim sizin halka, insanlara daha yararlı olmanız ve kendiniz için daha mutlu bir hayat sağlamanız...”.

Gülümser Raphael:

“Daha mutlu mu dediniz? Duygularıma, tabiatıma aykırı bir durumda nasıl mutlu olabilirim? Ben şimdi özgür bir insanım, dilediğim gibi yaşıyorum. Zengin saraylıların kaçı aynı şeyi söyleyebilir? Hem kralları gözüne girmek isteyen o kadar çok insan var ki. Ben ve benim yaradılışımda üç dört kişi saraya girmezsek, kral eksikliğimizi hissetmez, merak etmeyin...”.

YAKIN GELECEKTE

Ütopya adasında ülkeyi, Kral Utopus yönetmektedir...

Ve canlarım...

Günümüzden 500 yıl önce bu hayal adasında:

Sosyal adalet vardır...

İnsanlar, yasalar karşısında eşit olmanın...

Gelir dağılımında adaletin mutluluğunu doya doya yaşamaktadır...

Ve ilginçtir:

Bu ülkede yasa yoktur...

Hakimlere “baba” denir...

Zira ancak iyi bir baba o ada ülkesinin yargıçları kadar adil davranabilir...

Cenneti gökyüzünde ve öteki dünyada arayan insanların bu nedenle bu dünyada acı çekmeleri...

Yolsuzluğu kabullenmeleri doğru değildir...

İnsanlar dinsel öğretilerden arınırlarsa Cenneti:

Bu dünyada da kurabilirler...

500 yıl öncesinin İngiltere’sinde bu düşüncelerin cezası idamdı...

Günümüzde ise bizim ülkemizde meselâ şimdilik:
Sadece hapis...

Evet:

“Şimdilik...”.

Ve göreceksiniz...

Çok uzak olmayan bir gelecekte bu ülke:

20 yıl önce olduğu gibi yeniden...

Düşünce ve inanç özgürlüğünün doyasıya yaşandığı bir vatan haline gelecek...

O KRALLA ARASINDA FARK VAR MI?

Raphael’in krallar ve danışmanları hakkında söylediklerini de okuyun lütfen:

Krallar yalnız savaşı düşünürler, bense bu sanatları ne anlarım ne de anlamak isterim...

Yalnız barışa yararlı sanatlar kralların pek umurunda değildir...

İş yeni ülkeler kazanmaya geldi mi, bütün yollar iyidir onlar için...

Din, iman, akıl dinlemezler...

Ne günaha girmekten çekinirler ne kan dökmekten...

Buna karşılık kazandıkları memleketlerin halkını iyi yönetmekle pek uğraşmazlar...

Kralların danıştığı insanlara gelince:

Bunların bir kısmı ağızlarını açmaz, çünkü söyleyecek sözleri yoktur, kendileri akıl danışmak durumundadır...

Bir kısmınınsa akılları erer, işe yarayacaklarını da bilirler; ama her zaman gözde olan yetkilinin düşüncesini paylaşılan, ortaya attığı budalalıkları alkışlarlar...

Bütün bu aşağılık asalakların tek kaygısı:

Yüz karası bir dalkavuklukla, kralın tuttuğu adamın desteğini kazanmaktır...

Bir diğer kısmı da kendilerini beğenmiş kişilerdir, yalnız kendi düşüncelerine değer verir, kimseyi dinlemezler...

Bunda da şaşılacak bir şey yok, çünkü doğa herkese kendi yarattığını sevip okşama içgüdüsünü verir: Karga da maymun da kendi yavrularına gülümser yalnız...

Yükselme tutkusunun, para kaygısının ya da kendini beğenmişliğin ağır bastığı bu danışma kurullarında yapılan nedir?..”.

Ne dersiniz?..

500 yıl öncenin “Tanrının halifesi” olduklarını iddia eden krallarıyla...

Günümüzün:

“Sandıktan çıktık dilediğimizi yaparız” diyen seçilmiş kralları arasında:

Fark var mı?

GÜNÜN FIKRASI

Hemşerilerinden bir iş insanı, avanta alırken hiç utanmamasıyla ünlü bir Bakanı ziyarete geliyor... Adamın Maliye ile başı dertte...

Sorununu anlattıktan sonra Bakan’ın çalışma masasının üzerine bir çanta koyup kapağını açıyor...

Bakan, bakışlarını çantaya dikip yeşil dolarlara göz atarken:

“Bu ne?” diye soruyor...

İş insanı:

“Sayın Bakanım bu çantanın içinde 500.000 $ var” dedikten sonra devam ediyor: “Benim şu sorunumu çözerseniz emin olun bu çantadan hiç kimseye söz etmeyeceğim...”.

Bakan bir çanta içindeki paralara bakıyor...

Bir de iş insanının yüzüne bakıyor...

Ve...

Şöyle diyor:

“Bana bak ulan hıyar... Sen bu parayı 5 milyon $’a tamamla, ondan sonra kapıdan çıkar çıkmaz istersen herkese anlat...”.

NOT:

Fıkranın Türkiye ile ilgisi yoktur...

GÜNÜN SORUSU

Bilal Erdoğan’ın imam hatipten arkadaşına 280 milyon liralık kamu ihalesi verildiği ancak...

İlgili haberlere:

Paylaşma ve erişim engeli getirildiği iddiaları doğru mu?

DÜNÜN HABERİ

Asgari ücrete %50 zam yapılırken köprü ve otoyol ücretlerine %76 zam geldi...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp