Top
01/01/2023

Kâbustan uyanma süreci

Bugün 1 Ocak 2023 Pazar

Yeni yılın ilk günü…

Ve umarım…

Ve temenni ederim…

Ve dilerim:

2022’den çok daha iyi geçer…

Peki tahminim ne?..

Onu da söyleyeyim:

İlk yarısının:

Kâbus gibi geçeceği kanaatindeyim…

İkinci yarısını ise:

“Kâbustan uyanma süreci” olarak yaşayacağımızı:

Tahmin ediyorum…

Ve…

Sadece muhalif siyasetçilere

Ve…

Sadece muhalif seçmenlere değil…

Herkese tavsiye ediyorum:

İhtiyatlı iyimserlikten asla vazgeçmeyin…

Başarılarınızı seslendirmekten…

Kendinizi doğru pazarlamaktan çekinmeyin…

Erasmus “Deliliğe Övgü” kitabının bir yerinde şöyle diyordu:

“Başkalarının seni övmesini bekleme, övmezler; sen kendin öv kendini…”.

Atatürk’ün:

“Türk öğün, çalış, güven” derken önceliği:

“Öğünmeye/övünmeye” vermesinin temel sebebi de o…

Montaigne de şöyle demişti:

“Fazla mütevazı olma aptal zannederler…”.

Hayata dair hikayeler

Az sonra okuyacağınız kıssayı…

08 Mayıs 2021’de bu köşede yayımlamıştım…

Tekrarlamak ihtiyacı hissettim…

Anlayışla karşılayacağınızı:

Umuyorum…

Dört mum yavaşça yanıyordu…

Ortam çok sessizdi…

Ve…

Konuşmaları duyuluyordu…

“Ben barışım” dedi ilk Mum ve devam etti:

“Hiç kimse benim yanık kalmamı istemiyor, biliyorum ki söneceğim…”.

Kısa süre sonra alevi azaldı:

Yavaşça söndü…

“Ben inancım” diye söze girdi İkinci Mum; “neredeyse herkes, beni artık gerekli görmüyor.

O nedenle artık bana gerek yok…”.

Ve konuşmasını bitirdi…

Alevi azaldı ve söndü…

Üçüncü Mum:

“Ben sevgiyim” deyip sözlerini sürdürdü: “yanık kalmam için artık gücüm yok. İnsanlar beni bir kenara bıraktı ve önemimi anlamadı. Kendilerine en yakın olanları bile sevmeyi unuttular…”.

Alevi azaldı ve söndü…

Ansızın bir çocuk girdi odaya…

Üç mumun yanmadığını…

Birinin ise yanmakta olduğunu gördü…

“Neden yanmıyorsunuz?..” dedi üç muma ve ağlayarak şöyle dedi: “oysa sizin sonuna kadar yanmanız gerekir…”.

Yanmakta olan dördüncü Mum çocuğa seslendi:

“Endişelenme… Bak, ben hala yanıyorum, yardımcı ol diğer mumları yeniden yakalım…”.

“Sen kimsin?” diye sordu çocuk…

“Ben umudum” dedi Dördüncü Mum

Çocuğun gözleri parladı umutla…

“Umut” adlı mumu aldı…

Ve…

Diğer mumları tekrar yaktı…

Canlarım…

Bu kısa öyküyü…

Hayata Dair Hikâyelerden alıntıladım…

Umudun alevi yaşamınızdan hiç eksik olmasın…

Ve böylece…

Hepimiz:

Umudu…

Barışı…

Sevgiyi ve inancı…

Sürdürebilelim…

Delirmediysek…

Herkes değil tabii….

Ama…

Çoğunlukla:

“Anlaşılmaz bir millet” olduk…

Elimiz ayağımız denk…

Dilimizle… Trampet çalıyoruz…

İnsanî hassasiyetlerimiz köreldi…

85 yaşında bir emekli general:

“Af dileseydi tahliye ederdik” denilerek ölüme terk edildi…

Çok az kişinin umurunda oldu…

Cezaevleri…

Masum anneleriyle yaşayan…

Masum çocukların yanı sıra

Kanser ve Alzheimer hastalarıyla dolu…

Genelimiz: Oralı bile değil…

Bir dizi film karakteri rol gereği öldü…

Gazetelere ilânlar verildi…

Dizi severlere baş sağlığı dilendi…

Taziyeler devam ediyor…

Delirmediysek…

Vicdanlarımız köreldi…

Olacak inşallah…

Lenin’in:

“Amaç, araçları meşrulaştırır” dediği iddia edilse de…

Bu sözü söyleyip söylemediği kesinlik kazanmadı…

Zira pek çok kişiye göre bu fazla çıkarcı görüşün gerçek sahibi:

Nikolay Machiavelli’dir…

Neyse…

Lenin’in bir sosyaliste yakıştırılamayan o cümleyi kurup kurmadığı bilinmese de…

Bilinen bir şey var ki: Lenin:

Ne yapmak istediğini…

Ve…

Ne yapacağını çok iyi biliyor…

Ve…

Yapıyordu…

Lenin, 1917 yılı Nisan ayında İsviçre’den bindiği mühürlü trenden (İçinde Lenin’in de bulunduğu o vagon mühürlenmiş, son durağa kadar trenden inmek yasaklanmıştı) Petersburg’da indiğinde…

Rus halkının ne istediğini biliyordu:

Ekmek ve huzur…

Peki…

Ya özgürlük?..

Ya eşitlik?..

Ya adalet?..

Ya kardeşlik?..

Onlar romantik birer aydın talebinden başka bir şey değildi…

Halk:

Önce:

Ekmek istiyordu…

Sonra: Huzur

Ve Lenin

İşte bu ikisini vaat etti…

Ve: Kazandı…

Demek istemem o ki…

Kendime:

Özgürlük…

Adalet…

Ve fırsat eşitliği istiyorum…

Çünkü benim:

Bunlara ihtiyacım var…

Ancak…

Ben bunları istiyorum diye…

Milyonlarca yoksulun da aynı şeyleri istediğini zannediyor değilim…

Milyonlarca insan önce:

“Aş ve iş” istiyor…

Hemen sonra da: Huzur…

Olacak inşallah…

Torunlar ödeyecek

Putin, Erdoğan olmazsa Rusya ekonomisini daha fazla götüremeyeceğini biliyor…

Erdoğan ne isterse vermeye hazır…

Ancak…

Bu arada olan halkımıza oluyor

Geleceğimiz ipotek altına alınıyor…

Torunlarımızın geleceğinden yiyoruz…

Putin, siyasi ve iktisadi olarak Erdoğan’ı yanında tutabilmek için:

20 milyar dolarlık doğalgaz borcumuzu 2024 yılına erteledi…

Günü kurtardık…

Ama…

Geleceği kararttık…

Bilinen fıkradır…

Bir kez daha anlatayım…

Hüsmen, lokantanın camına asılı yazıyı okurken gülümsedi…

Çünkü yazıda:

“Siz yiyin torununuz ödesin” diyordu…

Masalardan birine oturdu…

Siparişini verdi…

İktidar politikacısıymış gibi:

Aksırıncaya…

Tıksırıncaya kadar yedi…

Tam kalkıp gidecekti…

Garson elinde hesap pusulasıyla geldi…

“Borcunuz, 500 lira” dedi…

Hüsmen şaşırdı…

“Eeee ani esabı benim torun ödeyecekti?..”.

Garson sakindi:

“Tamam işte be agacım, bu da zaten senin dedenin esabı…”.

İşte o an kaybedersin

Canlarım…

Umuda en çok ihtiyaç duyduğumuz bir süreçten geçiyoruz…

Umut aynı zamanda iyimser olmaktır…

Ancak…

Videolarımda ve yazılarımda anlattığım:

“İyimserlik…”.

Leibniz’in anlattığı:

“Kadercilik” ile aynı şey değil… Aksine…

Benim iyimserliğim:

Şüpheci…

Araştırıcı…

Sorgulayıcı iyimserlik…

Umudunuzu sürdürmek istiyorsanız:

Pes etmeyeceksiniz…

Çünkü…

Mücadele ettiğiniz sürece kaybetmiş sayılmazsınız…

Pes ettiğinizde ise:

Kaybettiğinizi kabul ettiğiniz andır…

Politika bu

ABD’li gazeteci Cemal Kaşıkçı İstanbul’da Suudi Arabistan konsolosluğunda…

Jiletle doğranıp asitte eritilince…

Erdoğan çok kızmış…

Suudi Veliaht Prens için:

“Katil” diye haykırmıştı…

Daha sonra dolara ihtiyacımız oldu…

Dolar ise en çok…

Erdoğan’ın “katil” olarak suçladığı…

Suudi Prens’te…

Ve…

Ailesinde vardı…

Bizim paraya…

Suudilerin ise…

Dava dosyasına ve içindeki delillere ihtiyacı olduğunu:

Bilmeyen yoktu…

Sonuçta:

Erdoğan dava dosyasını…

İçindeki tüm delilleriyle birlikte:

Suudilere gönderdi…

Beklediğimiz paranın bir kısmını da (Galiba) kaptık…

Kalanını da seçime kadar kapacağız…

İşte bunun adı politikadır…

Çünkü politikada:

“Amaç, araçları meşrulaştırır…”.

Ve politika…

“Aaaauuvvvv ne ayıp!” diye suçlamaların yapılmadığı…

“Ahlâklı olma hassasiyeti” gerektirmeyen tek meslektir…

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp