Top
30/05/2013

İşte size en güzel haber!..

Sevgili okuyucularım, Türkiye'nin hangi “Kafaların (!)” elinde kaldığını hepimiz görüyor ve biliyoruz.
Bir yanda göstericilerin üzerine parfüm sıkar gibi biber gazı sıkıp insanları komaya sokan polis gücü…
Öbür yanda inanılmaz bir yalan mekanizmasıyla kandırılan, iğfal edilen Türk milleti…
Az ötede açılan Kürdistan pankartları…
Her fırsatta kürsülere çıkıp nutuk okuyan ve milletin sinir sistemini bozan bir Tayyip…
Ve alkollü içkileri “Dinimizin emridir” diye yasaklayan aynı şahıs…
Dünkü köprü temel atma töreninde imama görev veren zihniyet…
Bunların yüzünden hep gergin ve sinir bozan, ama bazen de bol bol güldüren bir ülkede yaşıyoruz.
Örneğin Hariciye Nazırı Molla Ahmet ortaya çıkıp “Esad'ı annesinin yönlendirdiğini”
ciddiyetle anlatıyor, bu sefer de annesine bozuk çalıyor! Gel de gülme.
Sizi bilmem ama ben hep aynı şeyi düşünüyordum:
“Yarabbim, bir gün olsun piyasaya güzel bir haber çıksın, şöyle rahatlayalım, üzerimizdeki gerginliği biraz olsun atalım!..”

* * *

Böyle güzel ve müjdeli haberi dün ilk olarak internet haber sitelerinde okudum. Sonra öğrendim ki televizyonlar da bunu birinci haber olarak vermiş.
Hiç kuşkum yok, bugün gazetelerde çarşaf çarşaf göreceksiniz.
Nedir bu güzel ve sevindirici haber?
Köprünün dünkü temel atma törenine Hayrünisanım ve Eminanım birlikte, kol kola gelmişler.
Bundan daha güzeli olamaz!
Bu sevindirici haber sonrasında tahmin ediyorum borsa yükselir, kredi notumuz artış
gösterir, yargı tarafsız olur!
Biliyorsunuz, bizde bazı dedikoducular vardır. Allah onların belasını versin, amin!
Güya efendim Hayrünisa ile Emine'nin arasından kara kedi geçmiş de, ikisi de
birbirleri hakkında olur olmaz şeyler söylüyormuş da…
Yok öyle şey!..
Yok efendim birbirlerinin kocalarını kıskanırmışlar da…
Vallaha yok yaaa!..
Bunu söyleyenin dili kopsun.
Ancak dedikodu çok kötü şeydir. Bu ahlaksız dedikoducular bu lafları yayınca, hem Hayrünisa, hem de Emine birbirlerine karşı tavır almak zorunda kaldılar.
Birinin kocasının davetine öbürü katılmadı falan…
İkisinin de kocaları önümüzdeki seçimde başkanlığa mı dersiniz, cumhurbaşkanlığına mı dersiniz, aday olacak…
İçten içe kaynamalar başladı…
Ve sonuçta küsmek zorunda kaldılar.
Dünkü temel atma törenine her ikisinin de kocaları katılacaktı…
Kocaları bunlara bastırdı:
“Şimdi sen gelmezsen törendeki başrol oyunculuğu rakibime geçer. Mutlaka geleceksin!..”
Ne yapsınlar yani, Hayrünisa-Emine ikilisi gelmek zorunda kaldılar.
Eh yani, oraya gelince ayrı dursalar olmaz.
Kolkola girdiler ve Türk milletine çok önemli bir mesaj verdiler:
“Bakın, biz küs değiliz!”
İnşallah öyledir yani!..
Çok uzun zamandan beri ülkemiz ilk kez böylesine güzel, böylesine olumlu bir habere tanıklık etti!
Bu kutlu olay nedeniyle çok sevindik, çok mutlu olduk!
Dedikoducular çatlasın da patlasın, amin!
Böylesine büyük bir özveride bulunup kolkola giren, kocalarını rahatlatan ve ülkemizin önünü açan hanımların her ikisini de kutluyorum, daha nice başarılar diliyorum!

Rezaletin son perdesi

Sevgili okuyucularım,
Türkiye'nin bir bölümü artık açıkça “Kürdistan” oluyor. AKP kafası tarafından yaratılan ve adına “Açılım” denilen bu rezilliği gören yok, hesabını soracak bir babayiğit yok.
Daha dün Diyarbakır'da yine Kürdistan pankartları açıldı.
Ticaret ve Sanayi Odası seçimi varmış, açılan pankartların üzerinde şöyle yazıyordu:
“Kürdistan'ın dört parçasının ekonomik birliği için falanca listeye oy veriniz.”
Kürdistan nedir, dört parçası hangisidir, bilen yok.
Bu olanlara göz yuman Tayyip günün birinde bu rezaletlerin altında ezilip kalacak. Bunu hep birlikte göreceğiz…
Ama korkarım o zaman çok geç olacak.

* * *

Ben burada Tayyip'i mayyip'i kınamıyorum. Onun hangi yolun yolcusu olduğunu artık hepimiz biliyoruz…
İyi de, bunlar olurken Genelkurmay nerede?
Biz bu ülkeyi binbir güçlükle kurarken yüz binlerce şehit verdik…
Ve adına Türkiye Cumhuriyeti dedik.
Kürdistan ne, nereden çıktı?
Güneydoğu'da artık üzerinde kocaman “Kürdistan” yazan ve PKK renkleriyle hazırlanan eşofmanlar, gömlekler satılıyor. Terör örgütünün sözde bayrağı olan bez parçaları her yere asılıyor.
Yoksa biz 1984 yılında başlayan terör olaylarında tam yedi bin askerini şehit veren o ülke değil miyiz? O askerler Genelkurmay'ın emrinde değil miydi?
Nerede bu Genelkurmay?
Bu olanları görmüyor mu? Görmüyorsa niçin?.. Eğer görüyorsa niçin tepki göstermiyor?
Cumhuriyet'e, o şehitlerin anısına ve Türkiye'nin bölünmezliğine Genelkurmay sahip
çıkmayacak da Tayyip vesaire mi çıkacak?
Türkiye'nin bir bölümü açıktan “Kürdistan” yapılıyor, Tayyip siyasetinin emrine giren Genelkurmay'dan ve onun başındaki Necdet Bey'den tık yok. Bu nasıl oluyor?

* * *

Adamın biri kalkıyor, hem de Meclis kürsüsünden şunları söyleyebiliyor:
“İçkiyi dinimiz yasak etmiştir… Bunu din emrediyor diye karşısında mı duracaksın? İki ayyaşın yaptığı yasa muteber de, inancın emrettiği bir gerçek niçin olay haline geliyor?..”
Türkiye artık din kurallarıyla yönetiliyor…
Ve bunun adına birileri “Demokrasi (!)” diyor.
Peki burada “İki ayyaş” diyerek kimleri, “Yasa” diyerek hangi yasayı kastediyor?
Hiç kuşkum yok, “Ayyaşlardan (!)” biri Mustafa Kemal Atatürk.
İkincisini bilemiyorum.
Peki hangi yasadan söz ediyor? O da belli değil çünkü öyle bir yasa yok.
Tayyip'in kusuruna bakmayın, böyle konuşur da isim vermekten, sözlerini kanıtlamaktan korkar…
Çünkü onun işi sadece laf ebeliği yapıp milletin kafasını karıştırmaya kalkışmaktır.
Necdet Bey bunları da arada bir aklına getirirse çok iyi eder.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp