Top
29/11/2013

Siz neymişsiniz be abilerim!..

Sevgili okuyucularım, Tayyip ekibi ile Fethullah ekibi arasında süregelen kayıkçı kavgasının
çarpıcı belgesi dün ortaya çıktı.
Hem de Tayyip-Abdullah ikilisinin imzalarıyla.
İnkar etmeleri mümkün olmadı.
Herhalde apışıp kalmışlardır.
Hani o Tayyip var ya, aralarında çıkan dershane kavgası nedeniyle Fethullah ekibine sesleniyordu ya!..
“Bugüne kadar ne istediniz de vermedik!..”
Meğer geçmişte Fethullah ekibinin altını oymaya kalkışmış. Şimdi olayımıza ve belgeye dönelim.
Günlerden 25 Ağustos 2004. Milli Güvenlik Kurulu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığında toplanıyor. Tayyip Başbakan, Abdullah biraderi ise Dışişleri Bakanı ve BaşbakanYardımcısı.
Belgede Cumhurbaşkanı, Tayyip-Abdullah ikilisi, MGK üyesi bakanlarla birlikte Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kuvvet Komutanlarının imzaları var. Şimdi, o gün alınan kararlara özetle bakalım:
“Kurul toplantısında 24 Haziran 2004 tarihli MGK toplantısının gündem konularından biri olan ‘Türkiye'deki Nurculuk faaliyetleri ve Fethullah Gülen konusu yeniden gündeme gelmiş, (bunların) yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerine karşı bir eylem planı hazırlanması uygun görülmüş ve bu konudaki tavsiye kararının Hükümete bildirilmesine karar verilmiştir.”

* * *

Kararda daha sonra özetle şöyle deniliyor:
“Fethullah Gülen grubunun yurt içi ve yurt dışı faaliyetleri İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları ile MİT tarafından yakından takip edilmelidir. Gülen grubuna ait özel okulların faaliyetleri (şimdi dershaneler eklendi) incelenmeli ve takibe alınmalıdır. Grubun öğrenci evleri kapsamında yandaş edinme gayretleri dikkatle takip edilmelidir. Dini alet ederek yandaş toplama sistemi olan öğrenci evlerine engel olunmalıdır. Bu konularda ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. Bunlara yapılan bağışlar Maliye Bakanlığı tarafından izlenmelidir…”
Evet, özetle verdiğim bu kararlarda, Fethullah ekibinin çok sıkı izlenmesi ve haklarında en ağır yaptırımların uygulanması isteniyor.
Kararların altında yer alan öteki imzalara bakmayın…
Ama Tayyip-Abdullah ikilisinin imzalarına dikkat edin.
Dün “Devlet bunları dikkatle izlesin” diye imza atanlar, bugün nasıl da kıvırtıyorlar!
Siz neymişsiniz be abilerim!

* * *

Bay Abdullah Gül, Türkiye'de Fethullah ekibinin en büyük destekçilerinden biridir. Geçmişte
Dışişleri Bakanı iken yurt dışındaki bütün büyükelçiliklerimize ve diplomatik temsilciliklerimize gönderdiği yazılarda “Fethullah ekibinin okullarını kollayın, yardım edin” diyen kendisiydi.
Meğer aynı zamanda yukarıdaki belgeye de imza atıyormuş!
İkili oynuyor, tavşana kaç, tazıya tut diyormuş…
Ve Tayyip isimli şahsa bakınız!..Dün Başbakan sıfatıyla o belgeyi imzalıyor, sonra o da tavşana kaç, tazıya tut yöntemine başvurup Fethullah ekibine kollarını açıyor, ikili oynuyor.
Bu olanlara ne zamana kadar göz yumuyor?
Fethullah ekibi devlet içinde devlet olmaya, yargıyı, polisi, MİT'i, kaymakam ve valileri ele geçirip Tayyip'i adam yerine koymamaya başladığı zamana kadar!
Şimdi Abdullah-Tayyip ikilisine hesap sorma vaktidir. Ortaya çıkıp bu ikiyüzlülüğün hesabını vermeleri gerekir.
Bu hesabı ilk olarak sorması gereken de, Fethullah ekibidir.
Şu komediye bakın siz!.. Şu Türkiye Cumhuriyeti'nin kimler ve hangi kafalar tarafından nasıl yönetilmekte olduğunu iyice görün.
Biri bugün en büyük Fethullah destekçisi olmuş, öteki ise geçmişte Başbakan sıfatıyla attığı imzanın unutulduğunu zannediyor, “Bugüne kadar bizden ne istediniz de vermedik” diyebiliyor.
Dün ise işi yine pişkinliğe vurup “Ama biz bu MGK kararını yok saydık, hiçbir işlem yapmadık” dediler.
Devlet mi yönetiyorsunuz, aşiret mi? İnsanda biraz sıkılma olur be!

İkinci hezimet

Sevgili okuyucularım, Tayyip 2020 Olimpiyat Oyunları'na talipti, Tokyo'ya kaptırdı. Olimpiyatları kapmak için kesenin ağzını açtı, örtülü ödenekten bile bir sürü gizli harcamalar yaptı ama başaramadı.
Kararın verileceği Arjantin toplantısına 600 kişilik ekiple gitti. Yanında bakanlar, yandaş medya, bürokratlar ve para babaları vardı. Ah bir başarsaydı, 2020 yılına kadar kafamızda boza pişirecekti…
“İşte büyük Türkiye… Olimpiyatları kaptık, dünya devi (!) olduğumuzu dünyaya gösterdik!”
Yabancı delegelere yalvardılar, para dağıttılar ama ne çare!.. Türkiye'ye başları eğik döndüler. Nasihat almışlardı.

* * *

İkinci hezimet yeni yaşandı. Bu kez yine 2020 yılında düzenlenecek EXPO'ya (dünyanın en büyük fuar organizasyonuna) aday olmuşlardı. Kazanırsak İzmir'de düzenlenecekti.
Toplantı ve seçim önceki gün Paris'te yapıldı. Yine tam kadro, 100 kişiyle gittiler.
Sağlık Bakanı, Kültür Bakanı, THY Genel Müdürü ve AKP'den İzmir Büyükşehir adayı olması beklenen Ulaştırma Bakanı.
Bir sürü kulis yaptılar, rica minnet ettiler, belki para bile dağıttılar.
Ama bu kez de EXPO'yu Dubai'ye kaptırdılar, oylama sonrasında “Ahlaki olmayan ilişkiler döndü, Araplar parayı konuşturdu” dediler!
Uluslararası alanda birkaç ay içinde ikinci hezimete uğradılar.
Demek ki, bu diktatörlük rejiminde dünyada saygınlığımız hiç kalmamış. İşin bu boyutunu da acaba düşündüler mi?
Utandılar mı?

Bir aptal daha!

Sevgili okuyucularım, dünya aptal ve geri zekalı siyasetçilerle dolu. Onlardan biri, geçen hafta görevinden istifa eden Danimarka Kalkınma Bakanı idi. Bir sözleşmenin arka sayfasındaki notları dikkatle okumadığı için birilerine 360 bin lira tutarında fazla ödeme yapılmış, durum ortaya çıkınca İsrail gezisini yarıda kesip istifasını vermişti. Ben de
burada kendisine yazı döşenmiştim:
“Ulan oğlum bu kadarcık para için istifa mı edilir. Sen geri zekalı mısın!..”
Dün piyasaya yeni bir haber düştü. Letonya'da bir marketin çatısı çökmüş, 54 kişi hayatını kaybetmiş…
Ve Letonya Başbakanı Valdis Dombrovskis bu olayın siyasi sorumluluğunu üstüne alıp görevinden istifa etmiş.
Letonya son iki yılda AB'nin en hızlı büyüyen ülkesi.
Bu istifayı da öğrenince sinir sistemim yine altüst oldu, kafam bozuldu ve kendisine kısa bir not yazmaya karar verdim!

* * *

“Ulan Valdis, a benim aptal kardeşim, ulan market çöktü diye başbakan istifa eder mi? Sen gel de bu işleri bizim yüzsüzlerden öğren!..
Pişkin olacaksın, ne olursa olsun umursamayacaksın, kabahati muhalefete yükleyeceksin. Türkiye'de bu işlerin mektebi var, gel de seni eğitsinler. Kursları bitir, siyaseti öğren, bir daha da istifa edersen suratıma tükür.
Biraz yüzsüz ol oğlum, tıka kulaklarını, kapat gözlerini, hiç değilse burada bizim kafamızı bozma… Bir de utanmadan ‘Hükümetim bu olayda güvenini yitirmiştir, halkım beni affetsin'
demişsin.
Sana ne lan market çöktüyse, sen miydin oranın müteahhiti? Yuh olsun senin gibi geri zekalı siyasetçilere, salak herif!”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp