Top
29/09/2013

Açıl susam açıl, açıl paket açıl!..

Sevgili okuyucularım, AKP'nin “Demokratikleşme” paketi yarın açıklanacakmış. Bu paketi kimler hazırladı, nasıl hazırladı bilinmiyor.
İçeriği de sır gibi saklanıyor.
Yandaş basında bazı haberler çıkıyor, biz de oradan öğreniyoruz.
Bazı Batı dilleri ile ne olduğu pek bilinmeyen “Kürtçe” isimli dilde bizim
alfabemizde olmayan üç harf var.
X, W, Q.
Şimdi bu harflerin kullanımı Kürtçü kesime yalakalık yapmak adına serbest
bırakılacakmış.
Bunların X harfi, bizim H harfinin sesini veriyor.
Bundan sonra inadına isimlerini örneğin Hasan yerine Xasan, Hüseyin yerine
Xüseyin yazacaklar!
Faruk olacak Faruq, Kemal olacak Qemal!
Demokratikleşme nasıl olurmuş, göreceksiniz!

* * *

Sonrasında bir sürü şahıs nüfus müdürlüklerine başvuruda bulunup isimlerindeki yeni harflerle kimlik isteyecek. Bu istemler kabul edilecek.
28 Şubat yakınıcısı, Amerikan vatandaşı olduğu halde milletvekili seçilen, ancak
Meclis'ten kovulan Merve Kavakçı'nın ismi olacak Merwe Kawakci!
Sonracığıma Cumhuriyet'in Tunceli'si Dersim, Diyarbakır ise Amed olacak.
Kürtçü kesime yağ çekmek için Cumhuriyet'in isimleri birer birer iptal edilip yerlerine Kürtçe isimler konulacak.
Fakat burada bir tesellimiz var.
“Dünya devi” Tayyip bu demokratikleşme adımı sonrasında Batı ülkelerine başvuruda
bulunacak:
“Siz de bizim ü, ö, ğ, ç, ş gibi harfleri alfabenize katın!..”
Onlar da mutlaka katacak!

* * *

Tayyip'in paketi deyince hafife almayın. Çok iyi işler var!
Kamuda sıkmabaş serbest bırakılacak. Sanki değilmiş gibi!
Müslümanlık bir karışlık bez parçasına endekslendi ya!..
AKP'nin bazı kadın milletvekilleri Meclis'e sıkmabaşla gelecek.
AKP'nin Konya Milletvekili Gülay Samancı varmış. İsmini bugüne kadar duyan oldu mu?
Paket yarın açıklandığında ilk o örtünecekmiş. AKP'de başka örtünme adayları da varmış.
Demokratikleşme dediğin böyle olur.
Bu kafaların kafasındaki demokratikleşme, doğrudan kadınların örtünmesi ve Kürtçü kesime yeni haklar verilmesiyle ilgilidir.
Başka başka!.. Heybeliada'da geçmişte Ortodoks papazları yetiştiren, bir ihanet yuvasına dönüştüğü için devlet tarafından kapatılan Ruhban okulu yeniden açılacakmış.
Müslüman vatandaşlarımıza her gün Müslümanlık satıp din ticareti yapanların papaz okulunu yeniden açması çok hoş olacakmış.

* * *

Paket bugün açıklanacak. Madem ki adı demokratikleşmedir (!), bundan sonra
polisin halkın üzerine gaz bombalarıyla saldırması, biber gazı sıkması söz konusu
olmayacak demektir.
Telefonlarımız artık dinlenmeyecek, masum insanlar özel mahkemelerde yargılanıp
düzmece belgelerle ceza almayacak, yargı siyasetin tecavüzünden kurtulacak demektir!
Tayyip'in paketi yarın açıklanacak.
Bakalım ne çıkacak… Belki de civciv çıkacak kuş çıkacak.

Turgut Özakman

Sevgili okuyucularım, Türkiye dün muhteşem bir evladını, hocasını, yazarını yitirdi.
Turgut Özakman.
Cumhuriyet rejiminin, Atatürk devrimlerinin büyük savunucusu, bilge adam, ürettiklerini Türk Milleti'ne sunan Turgut Özakman.

Ağustos 2007'de Hürriyet'ten kovulmuştum. Orada yaşadıklarımı anlatan bir kitap yazacaktım ama yazacak yerim yoktu. Bilgi Yayınevi'nin sahibi rahmetli Ahmet Küflü “Gel burada yaz” dedi. Giriş o giriş oldu, iki yıl içerisinde Bilgi'de son üç kitabımı yazdım.
Tam iki yıl sonra 2009 Ekim ayında Sözcü'de yazmaya başladım. Orada Ahmet abi, Turgut abi ve öteki Bilgi çalışanlarıyla hayatımın en rahat ve mutlu dönemini yaşadım.
İşte o güzel ortamda hemen her gün Turgut abi ile sohbet etme olanağını buldum. Gerçek bir derya idi. Osmanlı'yı, Cumhuriyet tarihini, Atatürk ve İnönü dönemlerini ve sonrasını Türkiye'de en iyi bilenlerden biriydi.

* * *

Yayınevinde odası vardı, orada konuşurduk ama kitaplarını evinde yazardı. Başında hep bir kasket… Onu hiç başı açık görmemiştim, bir gün yayınevi çalışanlarına sordum:
“Turgut abinin
saçları var mı, yoksa kel mi?..”
Bunu sorduğumu duymuş, ertesi gün ilk kez kasketsiz geldi, saçları vardı. Sonra öğrendim, en küçük bir rüzgarda kaldığı zaman hasta oluyormuş. Sağlığı çok iyi değildi
ama sürekli çalışır ve yazardı.
Bulduğu ve anlattığı konular muhteşemdi.
Onları herkes için okunur duruma getirirdi.
Önce arşiv oluşturur, kaynakları belirler, kendi arşivini ve yazarlık yeteneğini de katarak
ortaya dört dörtlük kitaplar çıkarırdı.
Şu Çılgın Türkler, Türkiye'de en çok satan kitap oldu. Satış rakamı bir milyonu geçti.
Çanakkale'yi anlattığı Diriliş, Osmanlı'nın son dönemini ve Cumhuriyet'in öncesini sonrasını anlattığı Cumhuriyet-Türk Mucizesi isimli kitapları, Türk Milleti'nin adeta el kitabına dönüştü.

* * *

Turgut Özakman, gerçek bir tarih adamıydı. Önceki yıllarda yazdığı, ancak çok
bilinmeyen bir kitabı daha var:
Rıza Nur Dosyası.
Dr. Rıza Nur Milli Mücadele döneminde önemli bir adam. Bakanlık yapıyor.
Lozan'da İsmet Paşa'dan sonra gelen ikinci delegemiz. Fakat sonraki yıllarda sapıtıyor, karısı bile kendisini başkalarıyla aldatmaya başlıyor.
Bunları da anlattığı kitabında Atatürk ve İnönü'ye açıkça sövüyor, bir sürü yalan söylüyor.
Turgut abi o kitabıyla Rıza Nur'un bütün yalanlarını belgeledi.

* * *

Turgut Özakman'ın kaybı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kaybıdır. Onun boşluğunu dolduracak ikinci bir adamı ben şu anda göremiyorum.
Bilgi Yayınevi önümüzdeki günlerde yeni bir kitap çıkacak:
Cumhuriyet 90 Yaşında.
Her daldan uzmanlar kendi alanlarına giren konuları bu kitapta yazdı. Turgut abi de Cumhuriyet döneminde radyo ve televizyon bölümünü kaleme aldı.
Bu son yazısıydı.
Hastalandı, 10 gün hastanede yattı ve dün aramızdan ayrıldı.
Bence bir Cumhuriyet öğretmeni, hatta başöğretmeni idi.
Yazdıklarıyla milyonlarca insanımızı etkiledi, gerçekleri gösterdi, beyinlerini ışığı ile aydınlattı. Hele ki kitaplarını genç kuşaklara okuttu, eğitti.
Onları Atatürk'ü ve Cumhuriyet'i yok etmeye yeltenen Ortaçağ kafalı iktidar yöneticilerinin
yalanlarından korudu.
Önünde saygıyla eğiliyorum.
Allah rahmet eylesin.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp