Top
29/07/2016

Cemaatin vurucu gücü gazeteciler

Sevgili okuyucularım, önce bir hususu belirteyim. Teröre, darbeye vesaireye bulaşmış olmayan Fethullahçı gazeteci ve yazarların bu cadı kazanı sürecinde gözaltına alınıp tutuklanmasına karşıyım.
Buna yıllarca karşısına dikildiğim Nazlı Ilıcak dahildir. O ekibin en önde gelen akıl hocalarından biri olduğu için kendisinden biraz söz edeyim.
Yazıları ve televizyon programlarıyla yıllarca AKP'ye destek verdi.
Ne zaman ki AKP ile cemaat arasında çıkar kavgası patladı, işte o zaman yanlış ata oynadı ve cemaatin yanında yer aldı. Şimdi gözaltında…
Günümüzde onunla aynı kaderi paylaşmakta olan öteki cemaat gazetecilerini bir veya ikisi dışında hiç tanımam.

* * *

Bu Nazlı geçmiş yıllarda oğlu Mehmet Ali Ilıcak'la birlikte Akşam Gazetesi'nin sahibi idi. Bunlar muhteşem bir uyanıklık sergileyip gazetenin tirajını inanılmaz boyutlarda artırdılar ve sonsuz paralar kazandılar.
Neydi yaptıkları?
Belli bir kupon karşılığında her okuyucuya televizyon vereceklerdi. İnsanlar sadece Akşam Gazetesi alıp kupon kesecek, ceplerinden bir kuruş bile ödemeden beleş televizyon sahibi olacaktı.
Kampanya tuttu, gazetenin tirajı korkunç rakamlara ulaştı.
İyi de, yüz binlerce kişiye televizyon nasıl verilecekti?..
Zira elde o kadar televizyon yoktu.

* * *

Ana oğul bunun çaresini de hemen buldu!..Okuyucu sayısı azalsın diye gazetenin fiyatına sürekli zam yapmaya başladılar.
Kampanyaya katılan zaten dar gelirli orta direk ahalisi idi… Bunlar tüymeye başladı.
Ancak vurgun süreci devam etti…
O zaman Hürriyet'te idim. Bu ana oğul için çok ağır yazılar yazdım. Onlar da bana manşetten bindiriyordu.
Ancak biz yapılan sahtekarlığın ve mağdur edilen yüz binlerce insanın nabzını iyi tutmuştuk.
Televizyon kampanyası fiyaskoyla sonuçlandı ama Ilıcak Ailesi bu sayede çok büyük paralar kazandı…
Şimdi gözaltına alınmasına mertçe karşı çıktığım Nazlı Ilıcak işte budur!
Fethullah'ın en önde gelen müritlerinden biridir.
Gözaltına alınan ve bir bölümü önümüzdeki günlerde tutuklanacak olan öteki cemaat gazetecileri için de aynı şeyleri düşünüyorum. Bırakılmaları gerekir…
Yeter ki darbeciliğe ve teröre bulaşmış olmasınlar.

* * *

Bunlar, gazeteciler dahil kendilerinden yana olmayan herkese saldırmanın ustası idi.
İkincisi ise, Fethullah ekibi insanları çeşitli vaatlerle devşirmeyi ve kendine çekmeyi iyi bilirdi.
Devşirilen gazeteciler başkalarına karşı saldırıya geçerdi.
Ben de bunlardan payıma düşeni fazlasıyla aldım!

* * *

Habertürk Gazetesi köşe yazarı olan Serdar Turgut onlardan biridir. 26 Ekim 2011 tarihli yazımda geçmişine ve penis yazarlığına değindikten sonra onu şöyle anlatıyordum:
“…Medyada adı penis yazarı olarak kaldı. Baktı ki vaziyet kötü, bu izlenimi silmek için girişimlerde bulundu ve Fethullah cemaatine yamandı. Yeni bir maden bulan cemaat bizim Serdar Turgut'a kapılarını açtı, onu ağırlamaya başladı.
Yapılan ikna seanslarında gördü ki Fethullah tayfasının elinde hem büyük para, hem de çok büyük siyasi güç vardır…
Ve onların yazılı basındaki önde gelen savunucuları arasında yer aldı. Fethullah'ın avukatlığına soyunmayı içine sindirdi.
Başka gazetecilerle birlikte kendisine de yaptırılan beleş ABD gezileri doğrusu çok hoş oluyordu! Uçak beleş, en lüks oteller beleş, yeme içme ve geziler, her şey beleş.
Hem de gidip Fethullah'ın elini öpme ve karşısında diz çöküp iltifatlarına nail olma onurunu (!) kazanıyorsun. Bundan iyisi can sağlığı.”

* * *

Bakınız öncesinde bana hiç utanıp sıkılmadan nasıl sataşıyordu!.. Hem de ben kendisine bir satırla olsun sataşmamış iken…
“Emin Çölaşan Cumhuriyet'in sahte aydınlarının en iyi ve net örneğidir. Kafasında hayali düşmanlar yaratmıştır…”
Ve devam ediyordu:
“Elimizde olabilecek her türlü kritere göre Fethullah Gülen, Emin Çölaşan'dan daha fazla yurtseverdir.
Cemaatin içindeki en sıradan insan bile Çölaşan'a yurtseverliği öğretir.”

* * *

Ben de yazıp Fethullah'ın üzerine gitmeyi sürdürüyordum:
“Fethullah'la benim herhangi bir konuda kıyaslanmam benim açımdan onur kırıcıdır. Şimdi ben Serdar'a sorayım da yanıt versin bakalım.
Senin yurtsever (!) diye tanımladığın o şahıs acaba 1999 yılından bu yana niçin ABD'de yaşıyor?.. Türkiye'ye niçin gelemiyor?
Yoksa bir şeyden mi korkuyor?
Bu adam bu kadar korkak mı?
Senin yurtsever olduğunu iddia ettiğin adam gelir buraya, mücadelesini aslanlar gibi Türkiye'de yapar. Bu nasıl yurtseverlik, kurban olsunlar böyle yurtseverliğe!
Madem elinde yurtseverlik terazisi (!) var, bizim Serdar bunları da tartıya bir vursun ama tartarken Bay Fethullah'a bir sorsun bakalım ‘Bu değirmenin suyu nereden geliyor?' diye.
İster yazısında sorsun, ister Pensilvanya'ya bir daha davet edildiğinde elini öperken…
Bizim yeni yetme Fethullahçı Serdar bu işlerden pek anlamaz! O henüz çiçeği burnunda mürit…
Yüreği yeterse kendisinin nasıl devşirildiğini açıklasın!..”

* * *

Sevgili okuyucularım, bizler burada Fethullah cemaati ile kavgamızı verirken, AKP iktidarından tık yoktu.
Cemaati palazlandıran, yaptıklarını görmezden gelen onlardı.
Taşeron ve tetikçi olarak kullandıkları cemaat onların kanatları altında büyüyordu…
Üstelik her biri Fethullah'a övgüler düzüyor, hükümetin bakanları bile ABD'ye gidip onun elini öpüyor, emirlerini ve hayırdualarını alıyordu!
Gazeteci ve yazarları vardı, cemaatin hazır vurucu gücü, propaganda birimi olarak görev yapıyordu.
Yine aynı şeyi söylüyorum:
Teröre ve darbeye bulaşmayanların gözaltı süresinin bir an önce sonlandırılması ve bırakılması gerektiğini savunuyorum…
Ve aynı durum bizim başımıza gelseydi, bizler gözaltına alınıp tutuklansa idik neler olacağını düşünmek bile istemiyorum.
Tam kadro üzerimize gelir, bir sürü yalan, hakaret ve iftiralarla bizi çiğ çiğ yemeye kalkışırlardı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp