Top
27/01/2013

Fethullah’ın savunması!

Sevgili okuyucularım, okyanus ötesi bir yabancı ülkede yaşayıp Türkiye'yi taaa oralardan yönetmek kolay iş değildir. Yani her babayiğitin harcı değildir. Ama oluyor!
Fethullah Gülen isimli bir şahıs bu işi 1999 yılından beri beceriyor.
Tam 14 yıldan bu yana Pensilvanya'da 100 dönüm üzerine kurulu bir çiftlikte emrindeki personeli ve danışmanlarıyla birlikte yaşıyor.
Sekreterler, şoförler, aşçılar, hizmetçiler, servis elemanları, korumalar, tercümanlar, kameramanlar vesaire…
Türkiye'de Fethullah'ın emrinde televizyonlar var, gazeteler var, şirketler, okullar, dershaneler ve müritler var.
Müritleri kadrolaşmış, devleti ve özellikle de yargıyı ele geçirmiş durumda.
Peki bu şahıs Türkiye'ye niçin gelmiyor? Sürekli olarak Müslümanlıktan (!) dem vururken gurbet ellerde yaşamayı içine nasıl sindiriyor?
Bilen yok! Kendisi bu konuda açıklama yapmıyor. Üstelik müritleri de bu soruyu kendisine soramıyor.
Her gün ekranlara çıkıp vaazlar ve demeçler veren bu ilkokul mezunu emekli vaiz, bu konuda suspus olmayı yeğliyor.
Yazılarımda değinirim, orada Amerika'nın korumasında krallar gibi, lüks ve şatafat içerisinde yaşamak herhalde işine geliyor.
Ama bu konular gündeme gelince hem Fethullah, hem de Türkiye'deki müritleri rahatsızlık duyuyor.
Avukatı Nurullah Albayrak tarafından bu konuyla ilgili olarak yapılan yazılı açıklamayı birkaç gün önce okuma fırsatı buldum.

* * *

Sizlere aynen ilettiğim şu açıklamayı lütfen dikkatle okuyunuz, kararı kendi vicdanlarınızda veriniz:
“Müvekkilimin hayatının her karesi, yazdıkları, söyledikleri ve hakkında yazılanlarla görmek
isteyenler açısından toplumun gözleri önünde yaşanmaktadır.
Görmek isteyen gözlerin sadece samimi olarak bakması yeterlidir.
Müvekkilim hayatının bir döneminde derme çatma bir barınakta, diğer bir döneminde cami penceresinde, bir döneminde ise tahta bir kulübede yaşamıştır.
Bugün ise mütevazı bir odada hayatını sürdürmektedir.”
Ne kadar göz yaşartıcı!.. Şimdi Amerika'da krallar gibi yaşayan şahıs geçmişte derme çatma barınaklarda, cami pencerelerinde, tahta kulübelerde yaşamış!
Açıklamayı okumayı sürdürelim:
“Maalesef kinle ve garazla hareket eden bazı kimseler herkesi kendi dünya tutkuları ve yaşama arzuları zaviyesinden (açısından)
değerlendirerek çiftliklerden, villalardan, lüks hayattan ve şatafattan bahsedip dursalar da, müvekkilim (Amerika'daki çiftlikte) küçük bir odada yaşamaktadır.”
Nasıl duygulandırıcı bir tablo ama!..

* * *

Avukat Bey'in açıklaması çok daha “Duygusal” bir biçimde devam ediyor:
“Şeker hastası olan, ağır şeyler yiyemeyen, yemek ihtiyacını çok defa yoğurt ve çorbayla karşılayan bir insanın geçimini sağlaması için ne kadar paraya ihtiyacı vardır?”
Biz Fethullah'ın mutfak şefi, aşçıbaşısı, garsonu değiliz. Dolayısıyla onun ne yiyip yemediğini bilemeyiz. Ancak böyle duygusal kandırmacalara (!) karnımız toktur.
Devam edelim:
“Müvekkilim 60'ın üzerinde kitap yazmış ve yazdığı kitaplar çok satanlar sıralamasında ilk sıralarda yer almıştır. Müvekkilime yazdığı kitaplar nedeniyle telif ücreti ödemesi yapılmaktadır.
(Amerika'daki görkemli çiftlikte)
ikameti için gereken para telif ücretinden karşılanmakta olup, hayatı boyunca kimseden karşılıksız bir şey almamıştır.
Telif ücretinin kalan kısmı da müvekkilimin milletimize her fırsatta tavsiye ettiği eğitim
hizmetlerine ve muhtaç kimseler için yapılan yardım kampanyalarına aktarılmaktadır.”
Demek ki Türkiye'nin dört bir yanındaki Fethullah okulları ile Fethullah dershanelerinin çarkı bile, hoca efendinin kitap gelirleriyle dönüyor!
Ne kitapmış bunlar be!

* * *

Açıklamayı sizlere aynen iletmeyi sürdürüyorum:
“Hiçbir eser ortaya koyamamış insanların nasıl geçindikleri değerlendirme konusu yapılmazken, 60'ın üzerinde kitap yazan, 10'larca sohbet kasetleri bulunan müvekkilimin nasıl geçindiğinin tartışma konusu yapılması, masum bir soru sorma olarak değerlendirilemeyecek bir davranıştır.
İnsaf sahibi herkes tarafından müvekkilimin lüks bir hayat içerisinde olmadığı
söylenebilecekken, haksız ve mesnetsiz iddialar ortaya atarak insanların zihninde şüpheler
uyarmak suretiyle müvekkilimi karalamaya çalışmak iz'an, insaf ve hakkaniyet sahibi kişilerin yapacağı bir davranış değildir.
Bu tür iddiaları ortaya atanların maksatlarını insaf sahibi halkımız en iyi şekilde takdir edecektir.
Fethullah Gülen Vekili Avukat Nurullah Albayrak.”
Evet, virgülüne bile dokunmadığım yazılı açıklama aynen böyle!

* * *

Sevgili okuyucularım, Türkiye'yi taaa Amerika'dan yöneten Fethullah'ın biraz daha mert,
yürekli, cesur ve dürüst olmasını beklerdim.
Bu iş avukatlarına böyle açıklamalar yaptırarak olmaz…
Çorba içip yoğurt yiyormuş!..
Cami penceresinde, tahta kulübede yatıp kalkmış!..
Küçük bir odada yaşıyormuş!..
Amerika'daki yaşamının masraflarını kitap ve kaset gelirleriyle sağlıyormuş falan filan!..
Bunlar işin hikayesidir, masalıdır.
Fethullah en kısa zamanda ortaya çıkıp bazı sorulara bire bir yanıt vermek zorundadır.

* * *

Şimdi kendisine birkaç soru sorayım, isterse kendisi doğrudan yanıt versin,
isterse avukatını görevlendirsin. Söz veriyorum, burada aynen yayınlayacağım:
– Hoca efendi, Pensilvanya'da yaşamakta olduğun o çiftlik kaç dönüm arazi içinde kurulu? İçinde kaç villa var?
– Orada senin emrinde kaç personel ve mürit görevli? Onların maaşlarını kim ödüyor, harcamaları kim karşılıyor?
– Çiftlik kimin mülkü? Tapusu kimin üzerinde? Kimler tarafından ne zaman ve kaç milyon dolara satın alınmış?
– Türkiye'de senin hakkında başlatılmış herhangi bir soruşturma, açılmış olan bir dava var mı? (Yok!)
– O halde niçin Amerika'da yaşamayı tercih ediyorsun? 14 yıldan bu yana Türkiye'ye niçin dönmüyorsun? Koskoca adamsın, avukatının yazdığına göre bir zamanlar cami penceresinde bile yaşamışsın! Şimdi neden korkuyorsun?
– Sakın Amerika seni “İslamcı” söylemlerin nedeniyle şu veya bu biçimde kullanıyor olmasın! Amerika, seni topraklarında barındırarak hangi yararları sağlıyor?
– Hoca efendi, oralardan nutuk atmak kolay… Gel Türkiye'ye, Müslümanlığını ve siyasi
çalışmalarını burada sürdür. İktidar sende, güç sende. Korkacak neyin var yahu?

* * *

Aslında bu soruları kendisine hem cemaatinin, hem de bu şahsın gölgesinde ve korumasında yaşayan müritlerinin sorması gerekir.
Bu durumu onlar görmüyor mu? Peşinden gittikleri adamın Amerika'da ne işi olduğu onları hiç ilgilendirmiyor mu?
Onun çorba mı, yoğurt mu yediği, ayda kaç para kazandığı bizi hiç mi hiç ırgalamıyor.
Böyle masallarla hiç zaman kaybetmesin, çıksın ortaya ve bu sorularıma açıkça, mertçe yanıt versin…
Eğer verebilirse!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp