Top
26/04/2014

İki ayrı 99

Sevgili okuyucularım, malum şahıs durup dururken Ermenilerden ve dolayısıyla Ermenistan'dan özür diledi.
Bunu niçin yaptığını artık bütün dünya biliyor:
ABD ve Fransa gibi bazı AB ülkelerinden gelen umumi istek üzerine!
Onlar bizim diktatöre el altından çağrıda bulundu:
“Ermeniler bastırıyor. Sen şimdi havayı biraz yumuşat. İyi bir mesaj yayınlayıp onların gönlünü al!..”
Şuna bakın yaa!..
Biz ihanete uğramışız, arkadan vurulmuşuz, topraklarımız elden gitmiş, ortaya çıkıp Ermenilere başsağlığı ve sabır diliyor.

* * * *

Şimdi burada Erzurum'da yaşayan vatandaşlarımıza bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Bu kentimizin bazı özellikleri var.
İlki, AKP'nin kalesi. Son seçimde AKP'ye yüzde 59 oranında oy verdi. Büyük rakamdır.
İkincisi, Birinci Dünya Savaşı'nda en büyük Ermeni katliamına Erzurum ve yöresi maruz kaldı.
Bugün o bölgede yaşayıp da dedeleri, nineleri ve yakınları Ermeni kıyımına uğramamış, zulüm görmemiş, öldürülmemiş, yerinden yurdundan edilmemiş bir tek kişi bile yok.
Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi var. Tayyip mutlaka Erzurum'da da miting düzenleyip kendisine oy isteyecek.
Erzurum halkı acaba o zaman kendisine soracak mı:
“Heeey, sen bizim atalarımızı kesenlerden özür diledin ama bize yapılanları görmezden geldin. Sen hangi yüzle bizden oy istiyorsun?..”
Sorarlar veya sormazlar, kendilerini dolaylı yolla aşağılayan Tayyip'e oy vermeye devam ederler veya etmezler, kendi bilecekleri iştir!

* * * *

Tayyip konuştu, Ermeni açılımı başlattı, 99. yıl mesajı verdi:
“20. yüzyılın başındaki koşullarda (1915 yılında) hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi (başsağlığı dileklerimizi) iletiyoruz.
Ermenilerin o dönemde yaşadığı hatıraları anmalarını (Türk Bayrakları'nı yakarak!) anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir.
Birinci Dünya Savaşı sırasında tehcir (arkadan vuranların zorunlu göçe tabi tutulmaları) gibi insanlık dışı sonuçlar doğuran hadiseler…”
Bu, Türkiye'yi yöneten ve dışarıdan aldığı emirler doğrultusunda iş yapan bir diktatörün Hıristiyan dünyasına yağ çekmek amacıyla yayınladığı 99. yıl mesajı idi!

* * * *

Bu günlerde karşımızda başka bir 99. yıl var. Yine Birinci Dünya Savaşı'ndayız. Rus Ordusu, Doğu cephesinden saldırmış, İngiltere ve Fransa Çanakkale'den.
Amaç Boğazı asker gücüyle geçip başkent İstanbul'u ele geçirmek, müttefikleri Rusya'ya Karadeniz üzerinden yardım göndermekti.
Çanakkale'de kanlı boğuşmalar oldu, yenildiler ve gittiler. Sadece o cephede 150 bin'den fazla Mehmetçik şehit düştü.
Aradan yıllar geçti ve Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale'de can veren düşman askerleri için bir mesaj yayınladı:
“Bu memleketin topraklarında kanlarını döken İngiliz, Fransız, Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Hintli kahramanlar… Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçikle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır.
Onlar bu topraklarda can verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

* * * *

Taraflar Çanakkale'de mertçe savaşmıştı. Ordumuzu arkadan vuran güruhlar, Osmanlı vatandaşı Ermeniler ve Rumlar yoktu. Sivil halka saldırı düzenlenmemişti…
Ve Mustafa Kemal Atatürk yıllar sonra büyüklüğünü gösterip bu muhteşem söylevi vermişti.
Şimdi Çanakkale savaşlarının da, Ermeni soykırımının (!) da 99. yılı.
Sakın Atatürk'le Tayyip'i kıyasladığımı zannetmeyin… Tövbeler olsun, Atatürk'ü küçük düşüremem, o düzeye indiremem.
Ama Atatürk'ün şu asil Çanakkale mesajına bakın, bir de Müslüman (!) Tayyip'in Ermeni mesajına…
Atatürk o sözleri dışarıdan emir alarak söylemedi, Tayyip emir aldı.
Atatürk'ün sözleri muhteşemdi, insancıldı. Müslüman (!) Tayyip'in sözleri Hristiyan dünyasını yağlıyordu.
Biri Çanakkale savaşlarının 99. yılı, öteki ise bizim meşhur soykırımın (!) 99. yılı!
İlkinin sözlerinde büyüklük, asalet ve insanlık, ikincisinin mesajında küçüklük, korkaklık, ihanet, cehalet var.

* * * *

Hükümet şimdi yeni bir çalışma içerisinde.
Gelecek yıl soykırımın (!) 100. yılı. Yeni açılımlar planlanıyor.
Bunlardan biri, o sırada öldürdüğümüz (!) Ermenilerin torunlarına ve öteki akrabalarına Türk pasaportu verip onları Türk vatandaşı yapmak.
100. yılda Hıristiyan alemine yeni yağlar çekecekler, yeni atraksiyonlar yapacaklar, belki de yaptığımız soykırımı (!) kınayan heykeller dikecekler.
Heykellerin üzerine yazarlar:
“Hepinizden özür diliyoruz. Tayyip size minnettardır.”
Erzurumlu dadaş uyan, ey milletim, ey bunlara oy veren yüzde 44, neler olduğunu gör de, artık sen de uyan.

Murat Bardakçı'nın kitabı

Tam da bu günlerde gazeteci arkadaşımız, Osmanlı uzmanı Murat Bardakçı'nın yeni bir kitabı çıktı. Murat'ın Osmanlı konusundaki bazı görüşlerine katılmam ama bu alandaki uzmanlığına saygı duyarım.
“İttihatçı'nın Sandığı.” (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.)
Murat Bardakçı'nın elinde inanılmaz bir Osmanlı arşivi var. Bu arşivden bazı belgeleri ilk defa şimdi, bu kitapta yayınlıyor.
Birinci Dünya Savaşı sırasında iktidarda İttihat Terakki var. Çoğu lideri savaş sonrasında Ermeniler tarafından öldürülüyor… İşte onların birbirlerine yazdığı mektuplar, yapılan haberleşmeler… Talat Paşa, Cemal Paşa, Atatürk'e suikasttan idam edilen İsmail Canbulat ve Cavit Bey…
Ve sonrası…
Cumhuriyet hükümetleri, Atatürk ve İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı döneminde, Ermeniler tarafından şehit edilen devlet büyüklerinin aç kalan yakınlarına, kaçan Ermenilerden kalan taşınmazları veriyor. Tümü belgelerle.
İşgal döneminde yargılanıp İngilizlerin emriyle -Ermenileri sürgün ettikleri iddiasıyla- yargılanıp haksız yere idam edilenlerin yakınları da bu listede yer alıyor. Cumhuriyet hükümetleri Ermeni cinayetlerini unutmuyor.
Murat Bardakçı ilginç belgelerden ve fotoğraflardan oluşan önemli bir kitap yazmış. Okumanızı öneriyor, kutluyor ve ellerine sağlık diyorum.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp