Top
25/11/2022

Bu günahı nasıl işlediler?

Sevgili okurlarım, Türkiye'nin sağlık durumu özellikle Osmanlı döneminde tam bir facia idi…

Memleket her türlü salgın hastalığa karşı açık duruma düşmüştü.

Tifo, tifüs, tetanos, kolera, verem, çiçek, kızamık, boğmaca, frengi, kuduz, çocuk felci, bir göz hastalığı olan trahom…

Sayın sayabildiğiniz kadar.

Doktor yok, sağlık personeli yok, hastane yok.

Balkan Savaşı ve hemen ardından patlayan Birinci Dünya Savaşı nedeniyle elde mevcut neredeyse bütün doktorlar (azınlıklar dahil) askere alınmış durumda.

Salgın hastalıklar ortalığı kasıp kavuruyor.

Çaresiz insanlarımız salgınların pençesinde kıvranıyor, can veriyor.

Aşı ve serum da yok.

Toplumu salgınlardan korumak için yapacak fazla bir şey de yok!

★★★

Milli Mücadele 1919 yılında başlarken tablo işte böyle idi…

Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a doğru yola çıktığı köhne Bandırma vapurunda seçilmiş askerler yer alıyordu.

Onlardan biri de askeri doktor Refik Bey idi…

Sonraki yıllarda milli mücadelemizin her aşamasında görev alan Refik Bey sağlık bakanı oldu, başbakan oldu.

O dönemde soyadı olarak Saydam'ı seçmişti.

Refik Saydam.

★★★

Memleketin sağlık durumunun tam da içindeydi, konuyu hiç kuşkusuz en iyi bilenlerden biriydi.

Cumhuriyet'in ilk yılları…

Sağlık Bakanı Refik bey tarafından , başkent Ankara'da memleketin ilk modern aşı ve serum üretim tesisi kuruldu.

Atatürk konuya büyük önem veriyordu. Yurt dışından bu konuyu iyi bilen yabancı uzmanlar getirildi.

Üretim yavaş yavaş başlıyor, üretilen aşı ve serumlar Anadolu'nun dört bir yanına gönderiliyordu.

Başbakan Refik Saydam günün birinde, 1942 yılında vefat etti…

1928 yılında kurduğu aşı ve serum üretim tesislerine onun ölümündün sonra ismi verildi:

Refik Saydam Hıfzıssıha Enstitüsü.

Türkiye'de aşı ve serum üreten ve bu yolla belki milyonlarca insanımızın hayatını kurtaran bir sağlık kuruluşu.

★★★

Küçüktük, çok iyi anımsıyorum…

Rahmetli annem Türkiye'de üretilen aşılarımız için bize Hıfzıssıha'ya götürürdü.

Yine çok iyi anımsıyorum, verem aşısı omuz başına, çiçek kola yapılırdı.

Bunların izi uzun yıllar boyu orada kalırdı.

Çok şükür ki Cumhuriyet hükümetleri uzun uğraşlardan sonrası o salgınların tümünü yok etmeyi başardı.

★★★

Sevgili okurlarım, gün geldi ve bu memlekette bir iktidar değişikliği gerçekleşti…

Yeni iktidarın elinde (kendince) bir silah vardı.

Geçmiş dönemleri tu kaka ilan edip karalamak…

O dönemlerden kalan bütün tesisleri ne olursa olsun kapatıp işlevsiz hale getirmek, unutturmak!

Süreç hızla başlatıldı…

Ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü de bu amaç doğrultusunda kapatıldı.

Peki yerine ne konuldu?

Hiçbir şey!

★★★

Meclis'te dün Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşülüyordu…

Bakan Bey (Fahrettin Koca) uzun uzun konuşup sağlık alanında bu iktidarın yaptıklarını anlattı.

Şöyle diyordu:

“Geçen yıl müjdesini verdiğim hıfzıssıhha üretim merkezinin inşaatı sürmektedir. Bu merkez faaliyete geçtikten sonra aşı ürün çalışmalarımız daha da hızlanacaktır. Aşıların yüzde 86'sı Hıfzıssıhha'da üretilecektir.”

★★★

Günaydın bayım!..

Halkın sağlığını ürettiği aşı ve serumlarla yıllar boyu koruyan o güzelim kuruluşu durup dururken 2011 yılında kapatanlar şimdi 180 derece dönüş yapmışlar, aynı kuruluşu  yeniden açmaya karar vermişler!

Güler misin ağlar mısın!

Biz bu süre içerisinde aşı ve serumları yurt dışından ithal ettik ve karşılığında yüz milyonlarca dolar para ödedik.

Yazık değil mi, günah değil mi?

★★★

Bu konuda en son rezalete ise korona salgınında tanık olduk.

Bütün dünya bu aşıyı üretmeye başladıktan sonra bizimkiler de toplum sağlığını siyasi çıkarlara alet edip piyasaya fırladılar.

“Artık biz de kendi korona aşımızı üretiyoruz. Yerli ve milli!”

Adını da Turkovac koydular.

Ancak gelin görün ki nerede üretildiği bile belli olmayan bu sözüm ona aşının hiçbir bilimsel değeri yoktu.

Suyla karışık bir solüsyondu.

Nitekim Dünya Sağlık Örgütü tarafından aynı gerekçeyle reddedildi!

★★★

Hükümet taa Cumhuriyet'in ilk yıllarında Refik Saydam'ı kurmuş, o zor yıllarda bile milleti salgınlara karşı aşısız bırakmamıştı.

Sonra bunlar geldiler, o güzelim kuruluşu kapattılar.

Jetonları artık düşmüş olmalı ki, şimdi yeniden açmaya karar vermişler!

Hayrını görsünler!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp