Top
25/06/2013

Akiller yeniden piyasada!

Sevgili okuyucularım, adına “Akiller” denilen ve 63 adet kelleden oluşan seyyar tiyatro kumpanyası Tayyip tarafından kurulmuştu. Bunlar bütün Türkiye'yi gezip toplumu ikna edecek, Kürtçülük açılımı için “Barış havası (!)” getirecekti! İçlerinde kimler yoktu ki!..
TOBB Başkanı, büyük sermayenin temsilcisi Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk-İş Başkanı, emekçinin (!) temsilcisi Mustafa Kumlu, güya Alevi temsilcisi İzzettin Doğan, TESK Başkanı geçmişin solcusu Bendevi Palandöken ve artist sanatçı takımından Hülya Koçyiğit, Yılmaz Erdoğan, Kadir İnanır, Orhan Gencebay, Lale Mansur…
İsimleri bu vesile ile gündeme geldi, pek de meşhur oldular.
Gazeteci yazar takımından ve ötekilerden bilumum liboşlar ve yandaşlar, Aydın Doğan'ın kızı Arzuhan Yalçındağ ve adamı Tarhan Erdem, Atatürk'e sövenler, Cumhuriyet düşmanları vesaire vesaire, topluca Tayyip'in akili olmayı başardılar!
Bunlar Tayyip'in emriyle dokuz ekip oluşturup Türkiye gezilerine çıktı. Paralar bizim ceplerden beş yıldızlı otellerde ağırlandılar, altlarına valiler tarafından devletin makam
araçları verildi, nutuk atmaya kalkıştılar.
Bazıları tepkiler nedeniyle kıvırttı, toplantılara hiç katılmadı.
Ancak nereye gittilerse olay çıktı. Halk bu propaganda makinelerini Türk Bayrakları açıp
yuhaladı, protesto etti ve kovaladı. Pek çok yerde konuşmaları mümkün olmadı.
Kaçıp polise sığınmak zorunda kaldılar.

* * *

Tayyip'in özenle seçtiği 63 kişiden oluşan bu çadır tiyatrosu aylardır ortalıkta görünmüyordu. Meğer rapor yazıyorlarmış!
Hazırlıklar bitmiş, raporu bugün yarın Tayyip'le bir araya gelip sunacaklarmış. İçeriğinde şu
ifadeler yer alıyormuş:
“Halkımız hükümetin Kürtçülük açılımından memnun. Ege, Akdeniz, Karadeniz, Marmara, Orta Anadolu bölgelerinin çoğunluğu Kürtçe eğitim istiyor, Kürtlerin sorunları çözülsün diyor.
Kürt sorununa öfke ortadan kalkmış durumda. Toplum yeni anayasayı destekliyor. Bölünme korkusu azaldı. Ne olursa olsun çözümden geri adım atılmamalı. Bize karşı
çıkanlar bile bir süre sonra ilişki kurmaya başladı…”
Vallahi böyle akillere, böylesine akıllı insanlara can kurban!
Türkiye turlarında hakarete uğrayan ve kaçan meğer onlar değilmiş! Toplumu Tayyip'in emirleri doğrultusunda kafakola alıp ikna etmişler!
Ne etkili yandaşlarmış bunlar!
Evet, bazıları yerinden kımıldamadı, bazıları kaçtı, bazıları nutuk attı.
Demek ki kitleleri kıvama getirip işi bitirmişler!
Şimdi işimiz bu akil vatandaşların İmralı'ya gidip bu müjdeli haberleri katilin bizzat kendisine iletmesine kaldı.
Tayyip piyasaya yeniden sürdüğü bu akil elemanlarına birer madalya vermeli. Onlar bunu çoktan hak etti!

                                     Diyanet fetvası

Diyanet, Türkiye'nin en zengin kurumu. Devlet bütçesinden en büyük payı alıyor. Milli Savunma, Milli Eğitim bütçesini bile solluyor. Hele emrinde bir Diyanet Vakfı var ki trilyonlarla oynuyor, paraya para demiyor.
Diyanet, AKP'nin arka bahçesi olarak görev yapıyor.
Bunların bir de fetva hattı var. Vatandaş bu telefon numarasını arayıp “Alo” diyor, kafasındaki dinle ilgili soruları soruyor… Ya da mesaj atıyor.
Vatandaş Diyanet'e sormuş:
“Sayın hocalarım. Son olaylarda polis tarafından yoğun bir biçimde biber gazı
sıkıldı. Bu caiz midir?”
Yanıt gelmiş:
“Devletin güvenliği ile ilgili meselelerde biber gazı kullanılır. Ayrıca insan sağlığına en az zarar veren biber gazıdır.
Kullanılmasında din açısından herhangi bir sakınca yoktur. Her ülkede bu gibi olaylarda böyle gösteri yapanlara karşı savunma biçimi geliştiriliyor. Devletimiz de bunu yapmakta. En uygunu budur.
Polis daha önceden topluluğa uyarı yapıp astım hastası olanların alandan ayrılmasını istiyor.
Başka ülkelerde polis plastik mermi kullanıyor. Karşı tarafı dağıtmak için fiili bir müdahale lazım. Bu cop da olabiliyor. En zararsız olan madem ki biber gazıdır, bununla müdahale etmek en doğrusudur…”

* * *

Mübarek adamlar Diyanet değil, adeta bilimsel bir kurul! Her konuda fetva veriyorlar.
Sorsak, desek ki “Bu fetvada sözünü ettiğiniz hükümleri Kur'an ve dinimizin hangi
hükümlerine göre verdiniz?..”
Ne diyecekler!
Diyanet hiçbir zaman bugün olduğu gibi siyasete alet edilmemiş, iktidar partisinin arka bahçesi olmamıştı.
Ülkemizin en saygın kurumlarından biriydi.
Şimdi ise iktidarın ve Tayyip'in yaptığı her şeye dini açıdan destek verip dini kılıf hazırlamakla görevli.
Siyasetin tam da göbeğine düşen bu Diyanet'e karşı en küçük bir saygı duymak
mümkün mü?
Değil.

AGÜ

Sevgili okuyucularım, dünkü gazetelerde tam sayfaya yakın bir AGÜ ilanı vardı,
herhalde okumuşsunuzdur.
AGÜ: Kayseri'de kurulmakta olan Abdullah Gül Üniversitesi.
Arkadaşlar aceleci!.. Bunların anlayışına ve hırsına bakınız ki, daha hayatta ve iktidarda iken bulvarlara, stadyumlara, üniversitelere, okullara, her yere isimlerini vermeye başladılar.
Şimdi son numara AGÜ! İlanda bakınız neler diyor:
“Şimdi AGÜ zamanı.
Abdullah Gül Üniversitesi Türkiye'nin önde gelen işadamlarından oluşan güçlü bir vakfın
desteklediği bir devlet üniversitesi… Hayallerini gerçekleştirmek isteyen tüm gençlerimiz için…”

* * *

Üniversite kurmak mahalleye park yapmaya benzemez. Çok büyük paralar gerekir. Peki bu muazzam parasal gücün kaynağı nereden?
Para babası siyasetçiler ve işadamlarından!
Bakınız işin arkasında hangi isimler var:
Enerji Bakanı Taner Yıldız, Gül'ün kardeşi Macit Gül, oğulları Emre ve Mehmet, damadı Mehmet Sarımermer, Güler Sabancı, Ali Sabancı, Ferit Şahenk, Tuncay Özilhan, Hacı Boydak, Rifat Hisarcıklıoğlu, Hamdi Akın, Murat Dedeman, Saffet Arslan, Refik Aydoğan, Bayraktar Ailesi, Ali Doğramacı, Ahmet Kamil Erciyas, Mehmet Fatih Karamancı, Candan Karlıtekin, Ali Kibar, Halit Narin ve başkaları…
Bunların arasında akiller var, yandaş medya patronları var, ama en çok da Türkiye'nin
sayılı zenginleri var.
Bazılarının isimlerini bilmeyebilirsiniz.

* * *

Şimdi bir düşünün!.. Çok zenginsiniz, devlete iş yapıyor ve paraya para demiyorsunuz. Günün birinde birileri sizin holding merkezine çok kibarca gelip başvuruda bulunuyor:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın adını taşıyacak bir üniversite kuruyoruz. Lütfen kesenin ağzını açınız, paraları bastırınız…”
Siz aynı zamanda devlet ve hükümetle çok büyük işler yapan, ihaleler alan, bu açıdan bir sürü beklentileri olan birisiniz.
Böyle bir öneriye “Kusura bakmayın, şimdi elim darda” diyebilir misiniz!
Vallaha sizi çiğ çiğ yerler. Bunu önlemek için paraları bastırırsınız.
Patron paralarıyla yapılan AGÜ Bay Gül'e hayırlı olsun!
Peki ama çok sayın ve muhterem Başbakanımız Recep Beyefendi'nin başı kel mi! Recep Bey bu atraksiyonun altında kalır mı!
Derhal harekete geçmeli, Rize'den sonra ülkemizin herhangi bir yerinde yeni bir Recep Üniversitesi (RÜ) kurulması için bilumum yandaş medya patronlarına, TÜSİAD, MÜSİAD ve öteki para babalarına en kısa zamanda haber salıp “Bana da bastırın paraları, yoksa sizi okşarım” demelidir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp