Top
24/02/2013

Yuh dedirten haberler!..

Sevgili okuyucularım, dün üç haberle uyandık, üçüne de “Yuh” dedik. İlki, “Sayın Öcalan”ın ziyaretine gitmeleri için Tayyip hükümeti tarafından örgütlenen Kürtçüler!..
Tekneye Meclis Başkanlığı'nın kırmızı plakalı resmi aracıyla geldiler.
Yeni anayasayı İmralı'da yazması için kendisine pahalı bir kalem götürdüler.
Dün İmralı'da gün boyu görüşmeler, pazarlıklar yapıldı. Yanlarında MİT'in üst düzey yetkilileri de vardı.
“Sayın Öcalan”a “Sayın Başbakan'ın selamları, saygıları” iletildi.
Hep birlikte güzel bir yemek yediler.
Katil herhalde kasım kasım kasılıyordu. Terör örgütüyle baş edemeyenlerin artık kendisinin kucağında olduğunun farkındaydı.
Pazarlık, rica, yalvarıp yakarma aşamasında dün neler konuşulduğunu elbette ki bilemiyoruz.
Sızıntılar, ekip dün akşam İmralı'dan döndüğünde ortaya çıkmış olmalı. Bugün gazetelerde okursunuz.
Bir ülke işte bu durumlara düşürüldü.
Türkiye Cumhuriyeti, hapis yatan bir katilden medet umar duruma getirildi.
Henüz işin başındayız. Daha neler olacak neler!
Yuh!
* * *

“Yuh” diye bağırtan ikinci haber ilginçti.
Biliyorsunuz, PKK'nın elinde çeşitli zamanlarda kaçırılan esirlerimiz var. Öğretmenlerle birlikte toplam sayı 17… Bazıları: Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu, Uzman Çavuş Zihni Koç, Uzman Çavuş Kenan Ekinci, Astsubay Abdullah Söpçeler ve polis Nadir Özgen.
Bir bölümü iki yıldan, bir bölümü beş yıldan bu yana PKK'nın elinde. Öldüler mi, yaşıyorlar mı, bilinmiyor.
Hükümet çaresiz, eli kolu bağlı.
Kaçırılanların maaşları görev başında olmadıkları gerekçesiyle kesildi. Ailelerini arayıp soran yok. Zavallı aileler de aynen hükümet gibi çaresiz.
Dün Apo'nun elini öpmeye ve emirlerini almaya giden Kürtçüler heyeti, kendisinden bu konuda yardım isteyecekmiş. Belki Apo örgüte “Bırakın bunları” emri verebilirmiş.
Devletin görevini bir katil üslenmiş, rezalet bu noktaya gelmiş, kime ne!
Katil belki insafa gelir, esirlerimizin bırakılmasını sağlar!
Yuh olsun, yuh!

* * *

Üçüncü haber, kamuoyunda Torinolu Şaban adıyla bilinen futbolcu Hakan Şükür'den geldi. Adam konuştu:
“Ben Türk değilim, Arnavutum!”
Sevsinler seni! Türk olsan kaç yazar, Arnavut olsan kaç yazar!
Bu şahıs AKP milletvekili.
Onu bir gün Meclis kürsüsünde, ya da herhangi bir Meclis çalışmasında gördünüz mü?
Her hafta sonu İstanbul'a gidip bir spor programında boy gösterir, yorumculuk yapar ve
karşılığında çok büyük paralar alır.
Şimdi başbakanı bağırıyor ya “Başımıza Türk sorunu çıkarmak istiyorlar” diye, Arnavut Hakan da ondan esinlenmiş, Türk olmadığını söylüyor!
Onun siyasi bilinci işte bu kadar!.. Bir futbol topu kadar!

Gizli tanık rezaleti

Yandaş gazetelerde birkaç gündür başlıklar atılıyor:
“Gizli tanık adaleti”… “Üniversite yerine müebbet”… “Gizli tanık, elini vicdanına koy”…
2011 yılında Bingöl'de bir polis aracı taranıyor, bir polis ayağından yaralanıyor. Gülsüm Koç isimli 21 yaşında bir kız yakalanıyor.
Aleyhinde hiçbir delil yok. Sadece “Avcı” kod isimli bir gizli tanık mahkemede ifade verip kızı suçluyor ve kız, kimliği bilinmeyen bu gizli tanığın iddialarıyla müebbet hapis cezası alıyor. Gülsüm şimdi hapishanede.
Yandaş gazetelerin bu konuyu gündeme getirmiş olmaları çok doğru. Ama işin başka boyutları var, yandaşlar onu hep görmezden geliyor.

* * *

Size şimdi bir kitap önereceğim. Ergenekon davasından tutuklanan, sonra tahliye edilen Bekir Öztürk'ün kitabı:
“Gizli Tanık.” (Togan Yayıncılık.)
Bu kitabı mutlaka okumalısınız. Ergenekon davasında sanıkların karşısına isimleri ve kimlikleri gizlenen 50'ye yakın gizli tanık çıkardılar. Gizli tanık ifade veriyor, sanıkları suçluyor, avukatların ve sanıkların kendisine soru sormasına izin verilmiyor.
Bekir Öztürk, kitabında bu gizli tanıkları gerçek isimleriyle açıklıyor!
Çoğu, hapis yatan sabıkalılar. Savcılar bunları çağırıp vaatlerde bulunuyor:
“İstediğimiz ifadeyi verirsen seni kurtarırız!”
İşte suçlarından bir bölümü:
Ablasını öldürmek, öz yeğenine para karşılığı fuhuş yaptırmak, koyun hırsızlığı, darp, sahtecilik, cinayet, asker kaçaklığı…
Ve düşünün ki, PKK'lı Şemdin Sakık bile bu davaya gizli tanık olarak çağrıldı!
Gizli tanıklar kendilerini kurtarabilmek için mahkemede yalan söylüyor. Kim bu şahıslar, bilen yok!
Öyle gizli tanıklar var ki, aynı davada hem açık tanık, hem gizli tanık, hem de sanık! Dünya hukuk ve
adalet tarihinde olmamış, görülmemiş bir şey!
Bu konuda gazeteci arkadaşımız, Ergenekon tutuklusu Hikmet Çiçek de, Aydınlık
gazetesinde bir yazısı dizisi yapmıştı.
Yandaş basın haksızlığa uğrayan Gülsüm Koç'un olayını, onun olayında yaşanan gizli tanık rezaletini gündeme taşıyor da, Ergenekon davasındaki gizli tanıklara bir cümleyle olsun değinemiyor.
Bekir Öztürk'ün kitabını lütfen okuyun, Türkiye'de adaletin nasıl yürüdüğünü gizli tanık belgelerinden öğrenin.

Telekom olayı

Sevgili okuyucularım, CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın Telekom konusunda verdiği soru önergesine burada birkaç kez değindim, yanıt gelmediğinden söz ettim.
Çıray önergesinde Telekom'un bugüne kadar sattığı taşınmazları ve bu satışlardan ne kadar gelir elde edildiğini soruyordu.
Yanıt en sonunda gelmiş, Çıray bana gönderdi.
Başbakanlık tarafından verilen bilgiye göre Telekom, bugüne kadar bu taşınmazların satışından 135 milyon Törkiş lira (eski parayla 135 trilyon) gelir elde etmiş. Resmi
belgenin ekinde bir de satılan taşınmazların Telekom tarafından gönderilen listesi var.
Ancak liste eksik!
Yasal gerekçe olarak iki CHP milletvekilinin geçmişteki suç duyurularını gösteriyorlar. Atilla Kart bu konuyla ilgili olarak Telekom hakkında suç duyurusunda bulunmuş, Ankara Cumhuriyet Savcısı takipsizlik kararı vermiş, yapılan itiraz Sincan Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiş.
Fatih Atay'ın suç duyurusunda ise Ulaştırma Bakanlığı soruşturma açmayı reddetmiş, Danıştay bu kararı onamış!
Yargıyı ele geçirmenin yararları işte bunlar!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp