Top
23/09/2023

Sayıştay raporları bize pislikleri gösteriyor

Sevgili okurlarım, hiçbirimizin elinde bu konuda kesin veriler, yapılmış çalışmalar yok ama tahminler hep aynı doğrultuda…

Türkiye, yerli ve yabancı işbirlikçiler tarafından en çok soyulan ülke.

Aşağıdaki her sözcüğü bu kısa tanımlamayı kafanızda pekiştirmek için söylediklerime ekleyebilirsiniz.

Yolsuzluk.

Hırsızlık.

Devleti soymak.

Usulsüzlük.

İhale yolsuzlukları.

Adam kayırmalar.

Torpil.

Kısacası her yerde, her alanda ve her konuda pislik ve yozlaşma.

Soyan onlar, soyulan ise bizler gibi çaresiz kerizler!

★★★

Konunun ayrıntısına girmeden önce bizde yerleşik bir sözü bir kez daha anımsatmak isterim.

Devlet malı deniz, yemeyen domuz.

Şimdi günümüzdeki duruma bir sözcük daha eklemek gerek:

Devlet parası deniz, yemeyen domuz!

Sonra vites değiştirmek zorunlu olabilir!

Bal tutan parmağını yalar.

Ya da Osmanlı döneminin ünlü şairi Fuzuli'nin, yanlarına gitmek zorunda kaldığı bazı devlet memurları için söylemiş olduğu sözler:

“Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar!”

★★★

Türkiye'de bir Sayıştay var…

Devletin ve belediyelerin maddi ve manevi denetimlerini TBMM adına yapan anayasal bir kuruluş.

Sayıştay'ın daireleri, dairelerde üyeleri ve denetçileri var.

Üniversite bitirmiş olan yüzlerce Sayıştay denetçisi her yıl belediyeler dahil bütün kamu kurumlarının işleyiş ve hesaplarını didik didik eder.

Sonra bu denetçiler tek tek rapor hazırlar.

Raporlar belgeli olmak zorundadır. Hiç kimsenin öyle gelişi güzel rapor yazması söz konusu değildir.

Dosyalarda görünen bütün pislikler, yolsuzluklar, vurgunlar, yanlış ve yasa dışı işlemler ayrıntılarıyla incelenir.

★★★

Sonra bu raporlar incelenip karara bağlansın diye Sayıştay'ın dairelerine gönderilir.

Her dairede seçimi cumhurbaşkanı ve iktidar tarafından yapılmış olan bir başkan ve üyeler vardır.

İşte bu aşamada devreye anında siyaset girer!

Bazı durumlar iktidarın başı ağrımasın diye görmezden gelinir.

Raporlarda belgelenen hırsızlık, yolsuzluk, vurgun vesaire olayları dairelerde başkan ve üyeler tarafından görüşülür ve oylama yapılır…

Karara bağlanan Sayıştay raporlarının son durağı TBMM Başkanlığıdır.

Raporlar Meclis komisyonlarında eksik ve gecikmeli bile olsa göstermelik bir biçimde görüşülür.

İktidar suskun kalırken azınlıktaki muhalefet milletvekilleri bu konuların üzerine gidilmesi gerektiğini savunur…

Ama işin içine artık siyaset girmiştir. Her şey bu aşamada tıkanıp kalır.

Bütün vurgun belgeleri Meclis arşivlerine kaldırılır ve bir daha da asla indirilmez.

★★★

Sevgili okurlarım, Türkiye'deki vurgun ve yolsuzluk düzeninin en önemli nedenlerinden biri işte budur.

Sayıştay ortaya çıkarır ama siyaset işin üzerini örter.

En büyük ve belgeli yolsuzluklar bile hiç sıkılmadan böylece hasıraltı edilmiş olur…

Örneğin dosyalar soruşturma yapılması için savcılıklara iletilmez…

Ve her şey yapanın yanına kâr kalır.

İstendiği kadar yolsuzluk olsun, vurgun olsun!..

Temelimiz ne kadar sağlammış…

Başkaları dışarıdan biz içeriden şu memleketi bir türlü çökertemedik ya, vallaha helâl olsun!

Sevgili okurlarım, geçen günkü yazımda küçücük bir soru sormuştum…

Hani şu bizim ‘iki devlet bir millet' olduğumuz Azerbaycan var ya…

Biz her konuda onlara ağabeylik yaparız, maddi ve manevi destek oluruz da, acaba onlar bizim için ne yapar!

Konu Türkiye açısından çok önemli… O kadar ki, bizim Recep Bey bile birkaç gün önce Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kürsüsünde değinmek zorunda kaldı ve bütün dünyaya çağrıda bulundu…

KKTC'nin tanınmasını istedi.

Tüm nüfusu Türk ve Müslüman olan bu küçük devleti Türkiye'den başka tanıyan, Lefkoşa'da büyükelçiliği olan ikinci bir dünya ülkesi yok.

Ne ‘din kardeşlerimiz' tanıyor, ne de sözüm ona ‘Türk dünyası..'

Böylece Recep Bey'in çağrılarını hiç kimse takmamış oluyor.

★★★

Ötekileri anladık da, bizim ‘tek millet iki devlet' Azerbaycan nerede?

KKTC'yi niçin tanımıyor?

İş palavraya ve uyutmaya gelince hepsi hazır asker (!) ama ‘gel bakalım, gereğini yap' deyince tamamı arazi!

Yazımda sormuştum…

“Acaba bu Azerbaycan Kıbrıs Rum Kesimini tanıyor mu, orada diplomatik temsilciliği var mı” demiştim ama yanıt alamadım.

★★★

Bunu niçin sormuştum, zira KKTC'yi tanımayan bizim din kardeşlerinin tamamı Rum Kesimini tanıyor.

Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Ürdün, Mısır, Libya, Filistin, İran, Irak, Fas, Cezayir vesaire!..

İşlerine geldiği sürece dost ve kardeş Türkiye…

Bunlardan ne köy olur ne kasaba!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp