Top
23/06/2013

Vıcık vıcık dış ilişkiler

SEVGİLİ okuyucularım, Türkiye bu iktidar kadrosunun elinde inanılmaz olaylar yaşıyor, ülkemiz gülünç durumlara düşürülüyor.
Son eylemlerde hep birlikte gördük. Korkudan hepsinin dizleri çözüldü, bacakları titredi.
Eylemler iki hafta daha sürseydi, bunlar teslim bayrağını çekecekti.
Gaz stoklarını bol kepçe harcayıp tükettiler. Elde sıkacak gaz kalmamıştı.
Polis uykusuz ve yorgundu, kendisini bu duruma düşürenlere açıktan küfrediyordu.
Son çare olarak TOMA'lardan sıktıkları suya zehirli maddeler ve biber gazı kattılar, bu marifetlerini dolaylı yollardan medyaya yansıtıp insanları korkuttular.
Hemen ardından insan avına girişip tutuklamalar başlattılar.
HHH
Ama olayların bunlar açısından en ürkütücü yanı, dış dünyada rezil olmaları.
Bu “Rezil” sözcüğünü bilerek kullanıyorum.
Gerek Batı dünyasında, gerekse öteki ülkelerde bir tek televizyon, radyo, gazete ve sosyal medya AKP'nin bu marifetlerinden olumlu söz etmedi.
Tam tersine, Türkiye'yi yöneten bu aymazlara hakaretler savruldu, alay edildi.
Bu yayınların ağırlığı altında ezildiler, çaresiz kaldılar…
CNN, BBC, New York Times gibi kuruluşları bile düşman ilan ettiler…
Çünkü dış dünyanın medyası Türkiye'dekiler gibi emir komuta altında yayın yapmıyordu.
O medya emir kulu değildi, bizdekilere pek benzemiyordu.
Açıkça “Şımardı, diktatör olmaya özendi” diyordu.
O kadar ki, ünlü ruh bilimci profesörler bile Tayyip'in hastalıklarını ve ruhsal durumunu irdeleyen makaleler yazmak zorunda kaldılar!
Dış medyada bu iktidarın lehine bir tek yayın bile olmadı.
HHH
Türkiye'de AB İşlerinden Sorumlu bir Devlet Bakanı var. Adı Egemen Bağış.
Bu şahıs yıllar önce ABD'de yaşardı.
Bar ve kafe işletir, aynı zamanda paralı tercümanlık yapardı.
Günün birinde Washington'da Tayyip‘le tanıştı ve onun tercümanlığını yapmaya başladı. Tayyip'in gözü bu şahsı tutmuştu…
Onu Türkiye'ye çağırdı, milletvekili ve bakan yaptı.
Son olaylarda Tayyipgiller'i bütün AB ülkeleriyle birlikte Almanya Başbakanı Merkel de kınadı ve eleştirdi.
Bu Egemen ise iki gün önce Almanya Başbakanı Merkel‘e posta koydu. Bunu yaparken Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı, Türkiye'den pek hoşlanmayan Sarkozy'yi‘i örnek gösteriyordu:
“Bak, Sarkozy şimdi işsiz kaldı ve balık tutuyor! Sen de onun durumuna düşüp balık tutmak istemiyorsan hesabını iyi yap!.. Bize karşı böyle çıkışlar yapma!..”
Böyle bir söylem dünya diplomasi tarihinde herhalde hiç görülmemiştir.
Vıcık vıcık!..
Almanya bu numarayı elbette yemedi. Bizim Berlin Büyükelçisi'ni Dışişleri Bakanlığı'na çağırıp bu sözleri protesto etti.
HHH
Daha düne kadar AB'nin önünde eğilip bükülenler, yalvaranlar, AB'den müzakere tarihi alınca Türkiye'de bayram ilan edip Kızılay'da zafer takları ve kürsüler kurduranlar, anayasa ve yasaları oralardan gelen emir ve istekler doğrultusunda allak bullak etmekten utanmayanlar şimdi açıktan posta koymaya kalkışıyorlar.
Ama gün gelecek, AB'nin önünde yine diz çöküp yalvaracaklar, para dilenecekler, “Biz ettik siz etmeyin” diyecekler.
Washington'daki eski bar işletmecisi tercüman anlaşılan çok büyümüş, biraz da şımarmış!
Tükürdüğünü ona inşallah yalatmazlar.

Tayyip’in mitingleri

SEVGİLİ okuyucularım, Tayyip önüne gelen her yerde miting düzenliyor, önüne gelene yine veryansın ediyor, aşağılıyor, alay ediyor, ülkeyi germe görevini başarıyla yerine getiriyor.
Sonra da mitinglerde topladığı kalabalıklarla övünüyor!
Oysa bu mitinglerin çok önemli bir özelliği var.
Bunları, arkasına aldığı devlet gücüyle yaptırıyor.
Günler öncesinden herkesin cep telefonlarına AKP il örgütlerinden ve AKP‘li belediyelerden mesajlar yağmaya başlıyor:
“Sayın Başbakanımız şu gün şu saatte ilimizde olacaktır. Katılmanızı rica ederiz…”
Kapı kapı dolaşılıyor.
Bütün kamu görevlilerine, özellikle belediye çalışanlarına uyarıda bulunuluyor:
“Ailece gelmeniz gerekiyor!”
İstersen gelme!.. Gelmediğin takdirde fişlenmeye ve sonrasında bir bahane bulunup sürgün edilmeye, kovulmaya hazır ol.
Hangi kamu görevlisi bu baskıya dayanabilir?
HHH
Kayseri'de protokol yolunda oturan okuyucularımız günler öncesinden haber vermeye başladılar:
“Kapımıza polisler ve belediye zabıtaları gelip Türk Bayrağı veriyorlar. Bunları Tayyip Kayseri'ye gelmeden önce balkonlara ve pencerelere asmamız gerektiğini söylüyorlar!”
Arkadaşlar şimdi Türk Bayrağı'na merak saldılar!
Hiçbir AKP'li belediyenin veya kamu kuruluşunun bundan önce ulusal bayramlarımızda Türk Bayrağı dağıttığına, bayrağımızı astırmak için çaba gösterdiğine tanık olmamıştık.
HHH
“Türk” olduğunu bir türlü söyleyemeyen, “Türk Milleti” diyemeyen, ulusal bayramlarda Anıtkabir'e gitmeyi “Orada sap gibi durmak” olarak tanımlayan ve her fırsatta kaytaran bir şahıs adına, olay parti siyasetine gelince Türk Bayrakları dağıtılıyor!
Mitinglerinde Türk Bayrakları sallıyorlar!
O bayrakları sallayan vatandaşlarımız bir gün Tayyip‘e yaklaşma olanağı buldukları takdirde bir sorsunlar bakalım:
“Türk Bayrağı” diyorsun ama “Türk Milleti” diyemiyorsun! “Türk” olduğunu söylemeye de dilin varmıyor. O halde bu nasıl çelişkidir?..”
Birisi bu soruları Tayyip'in yüzüne karşı sorsun, inanın oracıkta mosmor kesilecek, yaşadığını zannettiği o ilahlar aleminden derhal yeryüzüne inecektir.
Devlet gücüyle, kamunun ve belediyelerin parasıyla miting yapıp sonra hava atmak kolaydır.
Otobüsler, minibüsler, taksiler beleş, kumanya beleş, pankartlar beleş, bayraklar ve her şey beleş…
Bindirilmiş kıtalar muhteşem!..
Böyle mitingler düzenlemek hem de çok zevkli bir iş olsa gerek!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp