Top
21/05/2013

Bayram rezaleti

Sevgili okuyucularım, AKP hükümeti ulusal kavramları reddediyor, ulusal bayramların kutlanmasından bile rahatsızlık duyuyor.
Dahası, korkuyor.
Bu yüzden de, bayram kutlama yetkisini kendi tekellerine aldılar.
“Ümmetçi” oldukları için her türlü ulusal kavram bunları ürkütür ve korkutur.
Ellerinden gelse bütün ulusal bayramları iptal edecekler de, o kadarına güçleri yetmiyor.
Kendin çal kendin oyna, kendin pişir kendin ye yöntemiyle güya kutlama yapıyorlar.
19 Mayıs günü Eskişehir'de idim. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından gerçekleştirilen muhteşem bir açılışta bulundum.
Türkiye'nin ilk Balmumu Heykeller müzesi.
Çok sayıda ünlü sanatçı, gazeteci ve devlet adamının heykellerinin bulunduğu Balmumu Heykeller Müzesi'nden size belki yarın, gündem uygun olmazsa sonraki günlerde söz edeceğim.
18 Mayıs gecesi açılışa katılan sanatçılar, gazeteciler toplu halde yemekteyiz.
Öğrendik ki, ertesi gün kutlama yapılmasın diye Atatürk anıtının bulunduğu meydanı Valilik kararıyla kapatmışlar, onarıma almışlar!
Bir kutlama yapmak gerekir ama nasıl?
Valilik makamına başvuru yapıldı!..
Ve Eskişehir'de bulunan ikinci Atatürk anıtına çelenk koymak ve saygı duruşunda bulunmak için gecenin geç saatlerinde lütfen izin çıktı!
Şu komediye, şu rezalete bakar mısınız!
Bir ulusal bayram kutlanırken Atatürk anıtına çelenk konulacak ve bu iş için izin almak zorundasınız.
Sanki elinizde bombalarla, silahlarla eylem yapacaksınız!
19 Mayıs sabahı anıtın önüne topluca gittik, çelenkler konuldu, Büyükerşen kısa bir konuşma yaptı ve saygı duruşunda bulunduk.
Bunlar olurken hep düşündüm…
Böyle bir komedi, böyle bir kepazelik dünyanın hiçbir ülkesinde olamaz… Ulusal bayramların millet tarafından kutlanması dünyanın hiçbir ülkesinde yasaklanmaz.

* * *

Ankara'da 19 Mayıs kutlanacak ya, uyanık Tayyip yurtdışı gezisinin tarihini daha önceden
ayarlamıştı. O gün ABD'de olacak ve Anıtkabir'e gelip kendi deyişiyle “Sap gibi durmaktan” kurtulacaktı.
Geçtiğimiz 23 Nisan günü de kaderin cilvesiyle soğuk algınlığı (!) kapmış, doktorların tavsiyesi üzerine (!) Anıtkabir'e gelmemişti.
Peki Bay Abdullah Gül neredeydi 19 Mayıs günü!
Devletin başındaki şahıs o gün Kayseri ziyaretine çıkmıştı. Memleketinde tur atıyor, Anıtkabir'e gelmeye, bir ulusal bayram kutlamasına katılmaya tenezzül buyurmuyordu.
Bu durumda bayram kutlamasını yapmak Gençlik ve Spor Bakanı olan Suat Kılıç isimli şahsa ihale edilmişti.
Suat ne yapsın!.. Okullara falan yazı yazıp ekip istedi…
Ve emrine verilen öğrencilerin yanına birkaç yaşlı adam katıp hep birlikte Anıtkabir gezisi yaptılar…
Ankara'daki komedide başrol oyunculuğunu bu Suat yapıyordu da, arkasında milletimizi temsil eden herhangi bir güç yoktu.

* * *

Türk milletinin gerçek temsilcileri aynı saatlerde başka yerlerde toplanmıştı.
Milyonlarca insanımız kendi içlerinden geldiği gibi Ankara, İstanbul, İzmir, Samsun, Antalya, Adana, Edirne, aklınıza gelen her yerde gösteriler yapıyor, yürüyüşler düzenliyordu.
Yediden yetmişe ellerinde Türk Bayrakları, Atatürk resimleriyle…
Ve ulusal bayramlarımızın kutlanmasını yasaklayan, ülkemizi yerli ve yabancı işbirlikçilerine peşkeş çeken AKP iktidarını protesto ederek…
Hemen yanıbaşlarında bekletilen, su ve gaz sıkmaya hazır polis ordularıyla birlikte…
İktidar gücünün bu gösterileri, bu yurtseverlik duygularını önlemesi mümkün olmuyordu, bundan sonra da olmayacak.
Vay anasını sayın seyirciler ne günlere kaldık!..
Türk Milleti'nin bayramını Suat Kılıç diye biri kutluyor!..
Ama takan yok!..
Türk Milleti bayramını sokaklarda ve meydanlarda kendisi kutluyor, kendi kendine fazlasıyla yetiyor.

Bülent-Fethullah

Tayyip ABD gezisinde… Tayyip açıklama yaptı:
“Sayın Başbakan Yardımcım Bülent Arınç, vekaleten Sayın Fethullah Gülen'i Pensilvanya'da ziyaret etmiştir!”
Burada önemli olan “Vekaleten” sözcüğü!
Kime vekaleten?
Tayyip'e vekaleten!
Vekaleten kurban mı kestiriyorsun, hacca adam mı gönderiyorsun be muhterem!..
Fethullah ekibi bunları korkuttu.
Fethullah dolaylı bir takım laflar etti, eleştirdi, Tayyip'i hedef aldı.
Bu cemaatçi takımı Abdullah'a yakın duruyor.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah da aday olup Tayyip'in karşısına çıkacak. Bu durum Tayyip'i ürkütüyor.
Abdullah'la kapışırlarsa, seçim mücadelesine girerlerse, Fethullah ekibi Abdullah'a destek verirse, yandı gülüm keten helva!
Geçenlerde birileri bana sordu:
“Hem Tayyip hem Abdullah aday olursa oyunuzu hangisine verirsiniz?”
Şöyle dedim:
“Eğer ikisinden birine ‘Kötünün iyisi budur' deyip oy verirsem, o oyu veren ellerim kırılsın…”

* * *

Ülkemizin ne durumlara düşürüldüğünü, kimlerin elinde kaldığını, hangi kafalar tarafından yönetildiğini lütfen iyi görün…
Obama'dan nasihat alınca kapısına “Vekaleten” Başbakan Yardımcısı gönderilen, “Aman hocaefendimiz, bari sen bizden desteğini esirgeme” denilen Fethullah kim?
İlkokul mezunu bir vaiz.
Kerameti ne?
Hiçbir kerameti yok.
O sadece bir oy deposu. Müritlerine şu partiye destek olun diye emir veriyor, onlar da
oylarını o doğrultuda kullanıyor…
Ve bu şahıs, hükmettiği yüz milyarlarca lirayla, okulları, üniversiteleri, televizyon kanalları ve gazeteleri ile Türkiye Cumhuriyeti'ni ABD'den yönetiyor.
Suikast mağduru (!) ağlamaklı Bülent keşke bu vaiz tarafından kabul edildiğinde kendisine şöyle dese ve o sözlerini Türk kamuoyuna açıklasaydı:
“Hocaefendi, Pensilvanya'da krallar gibi yaşıyorsun.
Maşallah ABD'ye yerleşeli 14 yıl oldu. Senin ne işin var buralarda!.. Ektiğin tohumlar Türkiye'de artık yeşerdi. ABD'nin seni kullandığını hâlâ anlamadın mı? Haydi gel Türkiye'ye, seni Diyanet'e başkan yapalım, istersen Başbakan Yardımcısı yapalım, açıktan bize çalış!..”
Vallahi yani, işte biz bu durumlara düşürüldük sevgili okuyucularım!..
Bizi bunlar yönetiyor, işte bu kafalar!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp