Top
18/01/2014

Fethullah’ın davaları

Sevgili okuyucularım, adına Fethullah denilen şahıs 1999 yılının Mart ayında Amerika'ya gitmiş, orada Pensilvanya eyaletine yerleşmişti.
Aradan tam 15 yıl geçti.
Hakkında açılmış bir dava, ya da başlatılmış bir soruşturma yoktu. Amerika'da yaşamasını gerektirecek herhangi bir neden de yoktu.
Burada çeşitli zamanlarda bir sıralama yaptığımı anımsayacaksınız. Üstelik bu sıralamayı Tayyip-Fethullah kavgası çıkmadan önce yapmıştım.
Türkiye'yi yöneten üç şahıs var.
Ankara ve İstanbul'dan dünya devi (!) Tayyip.
Amerika'dan Fethullah.
İmralı'dan Apo.
Meclis'miş, hükümetmiş, yargıymış, hepsi palavra. Türkiye'nin ve geleceğimizin sorumlusu bu üç şahıstır!
İlk ikisi şimdilik kapıştı, tiyatroyu izliyoruz. Üçüncüsü kişiliğini yitirdi, artık dayılanmıyor. Af umuduyla bekliyor, İmralı'dan Tayyip'e yağ çekiyor.

* * *

Geçenlerde İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan bir tebligat aldım. Fethullah, 27 Kasım 2013 tarihli yazım için beni savcılığa şikayet etmiş, suç duyurusunda bulunmuş ve hakkımda ceza davası açılmasını istemiş. Dilekçede kendisinin “Onur, şeref ve saygınlığına saldırdığım” belirtiliyor, iftira suçu işlediğim iddia ediliyor.
Yazımın başlığı
“O kaseti gördüm.”
Suç iddiasını avukatının dilekçesinden aynen aktarıyorum:
“Şikayet konusu yazı
‘Tayyip takımı ile Fethullah takımı arasındaki dershane kavgası olanca hızıyla sürüyor. Taraflar birbirlerine olanca güçleriyle saldırıyor' şeklinde başlamakta ve daha sonra ‘Belden aşağı vuruşlar olacak mı' şeklinde bir soruyla devam etmektedir.
Bu sorudan sonra sayın başbakan ve çevresini ilgilendiren kayıtların, görüntülerin hazırlandığı iddiasına yer verilmiştir.
Yazının final bölümünde ise şüpheli (Emin Çölaşan) şöyle demektedir:
Yukarıda ortamı size biraz olsun anlatmaya çalıştım. Gazeteye birkaç gün önce postayla gelen zarfın içinden bir kaset çıktı. Bize her gün bir sürü şey gelir. Mektuplar, kitaplar ve başka şeyler.
Kasetin üzerinde ‘Falanca kişiyle ilgilidir, lütfen izleyiniz' diye bir not vardı. İster istemez izledik. Gözlerimle görmesem inanmazdım. Çok kısaca anlatıyorum.
Türkiye'de çok önemli birinin en yakını…
Ve yatak sahneleri.
Kasetin ekinde ayrıca bilgi de veriliyor.
Kadının ve erkeğin isimleri ve telefon numaraları.
Kaseti izledik, yapmamız gerekeni yaptık ve imha ettik.”

* * *

Yazımda şikayetçi olduğu bölüm aynen böyle. Suç duyurusunda daha sonra şöyle diyor:
“Yazı okunduğunda ortalama bir okuyucu Fethullah Gülen'in önemli insanlar hakkında yatak sahnelerini içeren kayıtlar yaptığını ve gazetecilere gönderdiğini algılayacaktır. Şüpheli, kullandığı üslupla müvekkilimi kamuoyu nazarında suçlu gibi göstermektedir.
Bu ifadelerle müvekkilim okuyuculara toplumun kendisinden nefret edeceği olumsuz bir kişilik olarak tanıtılmıştır. Müvekkilime kamuoyunun kuşku, kin ve nefretle bakması amaçlanmıştır…
Şüphelinin cezalandırılması için hakkında kamu davası açılması…”

* * *

Savcılığa yazılı ifademi verdim ve savunmamda özetle şöyle dedim:
“Herhangi bir suç içermeyen, gizli belge açıklanması, insanların özel yaşamına tecavüz mevcut olmayan yazım hakkında Fethullah Gülen'in hangi nedenle şikayetçi olduğunu anlayabilmiş değilim.
Yazıda ne kendisinin, ne de başka birinin adı ima yoluyla bile olsa geçmemiş, tarafımdan herhangi bir suçlama yapılmamıştır.
Yazının şikayetçi ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Ülkemizde gelişen siyasi olayların ve kavgaların değerlendirilmesidir. Sözü edilen konu iktidar partisiyle adına cemaat denilen kesim arasında açıktan yürütülmekte olan siyasi kavgadır. Dershane kavgası olarak başlamış, karşılıklı dualar ve beddualar, suçlamalar ve rüşvet iddialarıyla, bakanların istifasıyla sürüp gitmiştir.
Yazımda suç yoktur. Herhangi bir kimseye hakaret, iftira, kişilik haklarına saldırı yoktur…”

* * *

Sevgili okuyucularım, olay aynen böyle. Hiç ilgisi olmayan, hakaret ve iftira içermeyen, kendisinin adının bile geçmediği bir yazımla ilgili olarak savcılığa suç duyurusunda bulunmuş! Hayali suç üretiyorlar.
Savunmamı savcılık makamına verdim ve olayı unuttum.
Önceki gün bir mahkeme tebligatı daha aldım. İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden geliyor.
Aaaa, Fethullah aynı yazı için bu kez 20.000 Törkiş lira tazminat istiyor.
Şikayet dilekçesi yine aynı. Kelimesi kelimesine aynı.
(Sizlerden istirhamım, bizim gazetenin web sitesine girip 17 Kasım 2013 tarihli yazımı bir kez daha okumanızdır. www.sozcu.com.tr)

* * *

Adı Fethullah olan bu şahıs hiç ilgisiz bir biçimde, kendisine hakaret ettiğim, küçük düşürdüğüm iddiasıyla hakkımda savcılığa suç duyurusunda bulundu, üstelik bir de tazminat davası açtı.
Güzel!
Peki ama onuruna böylesine düşkün olan Fethullah, son zamanlarda gerek Tayyip ve gerekse öteki Tayyipgillerin kendisine ve cemaatine savurduğu inanılmaz hakaretler konusunda acaba ne yapacak?
Peş peşe davalar açması gerekir, acaba açacak mı?
“Çete… Örgüt… Darbeci… Paralel devlet… Haşhaşi… Ahtapotun kolları… Hain…”
Onlar hakkında da savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, tazminat davaları açmış olduğunu herhalde en kısa zamanda açıklayacaktır.
Görelim bakalım!
Gözü korksun da bir daha hakkında rahatsız edici yazılar yazmasın diye Emin Çölaşan'a dava açması yetmez. Biz bunları çoook gördük, korkmayız.

* * *

Hakkımda savcılığa suç duyurusunda bulundu ya!.. Başvurusunun ekinde bir de avukatına kendi imzasıyla verdiği genel vekaletname yer alıyor ve bakınız ilk cümlesi nasıl başlıyor:
“Yurt dışında geçici olarak ikamet ettiğimden…”
Yurt dışında geçici olarak ikamet ediyormuş! Verdiği adres Pensilvanya!
Aradan 15 yıl geçmiş, Türkiye'ye bir türlü gelmiyor, gelemiyor, yaşamını Amerika'daki görkemli villalarda, çiftlik evlerinde sekreterleri, makam şoförleri, aşçıları, uşakları ve öteki personeliyle birlikte sürdürüyor.
Ne biçim bir geçici ikametmiş bu!
Bakmayın siz şimdi kapışmış olduklarına, Türkiye'yi “Geçici ikametinden” eski ortağı Tayyip'le birlikte yıllarca yönetti.
İlkokul mezunu vaiz Fethullah gerçekten de büyük işler başardı!
Dünyada böyle ikinci bir örnek daha yok, vallaha helal olsun!
Ama kabahat onda değil, devleti böyle birine teslim eden Abdullah-Tayyip vesairede.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp