Top
17/07/2013

Apo’nun fendi Türk Ordusu’nu yendi

Sevgili okuyucularım, İmralı adasında tutulan müebbet hapis mahkumu bir katil var. Bu şahıs çarpık, ihtiraslı biri.
Arkasında koskoca bir terör örgütü var ve ülkemizi İmralı'dan, hem de küstahça yönetiyor.
Hükümeti kucağına düşürmüş, bir dediği iki edilmiyor.
Zaten ülkemizi yöneten üç kişi var:
– Tayyip İstanbul'dan ve Ramazan boyunca iftar sofralarından.
– Fethullah Amerika'daki görkemli çiftliğinden.
– Katil İmralı'dan.
Katilin afra tafrasına bakmayın siz!
Orada bir yanda “Çok güçlü” olduğunu kamuoyuna aktarmaya çalışırken, öbür yanda ise sürekli bir ağlaşma içerisinde.
Örgütü ve biraderi şimdi kendisini muayene etsinler diye “Bağımsız doktorlar heyeti” istiyor. Arkadaşın bazı sağlık sorunları varmış! Neymiş onlar?
Gözlerinde yaşarma, burun ve geniz akıntısı.
Gözlerindeki o yaşarma keşke bu ülkede on binlerce insanımızın ölüm emirlerini acımadan, gaddarca verirken olsaydı da, “Aaaa, meğer bu da insanmış. Bak gözleri yaşarıyormuş” diyebilseydik.

* * *

İmralı'da katilin emrinde görevli uzman doktorlar var. Gerekli görülenler ise başı bile ağrıdığında helikopterle bir saat içinde getiriliyor.
Şimdi o doktorlarla yetinmiyor, onlara güvenmiyor ve “Bağımsız doktorlar heyeti” talep ediyor. Bunu deyince akla yabancı uyruklu özel doktorlar geliyor.
Hiç kuşkum yok, Apo'nun kucağında oturan ve bir dediğini iki etmeyen AKP hükümeti, yakında bağımsız doktorların gelmesine izin verebilir.
Katil bizimkilerin bu yumuşak karnını iyi bildiği içindir ki, istedikçe istiyor.
“Yan tarafta bir süit oda var, orası bana verilsin.”
Sanırım şu anda süit odasına geçmiştir. O geçmeyecek de kim geçecek!
Üstelik kendini acındırmayı da çok iyi biliyor. Ziyaretine giden kardeşi açıkladı:
“Abim diyor ki ya ben çat diye ölürsem ne olacak!..”
Merak etmesin, burun akıntısından, geniz yanmasından bugüne kadar ölen hiç kimse olmadı.

* * *

Evet, bir terörist ve ünlü bir katil düşünün ki, şimdi örgütünü krallar gibi ağırlandığı
hapishaneden yönetiyor.
Krallar gibi ağırlandığını boşuna söylemiyorum.
Kendisine İmralı mutfağından en özel yemekler çıkarılıyor. Zaman zaman soruluyor:
“Akşama ne istersiniz Abdullah Bey?..”
Bazen diyet yemeği istiyor, bazen kebap.
Maşallah iştahı yerinde.
Son olarak yüzsüzlüğü eline iyice aldı ve bir istekte daha bulundu:
“Yazışmalar zaman alıyor.
Birkaç yardımcı ve bir sekreter isterim.”
Örgütüne gönderdiği talimatlar var, örgütünden gelen mektuplar var.
Örgüte yazıyor, mektubunu İmralı'daki MİT görevlilerine teslim ediyor. Yazdıkları jet hızıyla
gönderiliyor, ertesi gün Kandil'deki teröristlerin elinde.
Kendisine gönderilen mektupları da MİT getiriyor.
Şu manzaraya bakınız, katilin postacılık işlerini devletin istihbarat kuruluşu olan MİT
yapıyor.
MİT bir yanda da kendisini yumuşatmaya çalışıyor…
“Aman Abdullah Bey sert yazmayın, hükümetimizden aşırı isteklerde bulunmayın. Nasıl olsa serbest kalma zamanınız yaklaşıyor, bir sorun çıkmasın.”
İmralı'nın durumları işte böyle!

* * *

İşin bir de örgüt boyutu var. Örgüt aldı başını gidiyor, Doğu ve Güneydoğu'da meydanı boş buldu, özgürce at koşturuyor.
Terör eylemleri bitecek, onların deyişiyle “Gerillalar” sınır dışına çıkacaktı! Tayyipgillerle böyle anlaşmışlardı.
Fakat gelin görün ki sınır dışına yaşlılar, hastalar ve engelliler dışında hiç kimse çıkmadı.
Tayyip bile bu konudan yakınıyor, “Yüzde 85'i çıkmadı” diyor.
Utanmasa teröristlere çağrıda bulunacak:
“Arkadaşlar ne isteseniz verdik. Serbestçe gidin diye sınırları sizin için açtık ama
gitmiyorsunuz. Lütfen arkadaşlar, bana bir kıyak yapın!”

* * *

Örgüt sürekli çağrıda bulunuyor:
– Önderimiz serbest bırakılmadıkça bu iş bitmez. Derhal bırakılmasını talep ediyoruz.
– Adım atılmazsa süreç tıkanır. (Serbest bırakılmazsa terörü yeniden başlatırız anlamında.)
Hükümet bunlara gizlice haber gönderiyor:
“Bırakmasına bırakacağız da, biraz daha sabırlı olmak gerekiyor. Hele şu Balyoz,
Ergenekon falan bitsin, genel af çıkarıp Sayın Öcalan dahil hepsini birden salıvereceğiz.”
Fakat örgüt dinlemiyor ki!.. Örgüt meydanı boş buldu, istediği gibi at koşturuyor.
Çeşitli yerlerde “Asayiş birimleri” kurdular. İlçe merkezlerinde diploma törenleri düzenleniyor, yüzleri örtülü, üniformalı, Kaleşnikoflu adamlar Apo posterleriyle yemin edip diploma alıyorlar. Sonra yol kontrolü yapıp bazı kimseleri kaçırıyorlar.
Daha üç gün önce Lice'de yine büyük törenlerle “PKK şehitliği” açıldı.
Karakol inşaatları basılıyor, şantiyeler yakılıyor, araçlar ve insanlar kaçırılıyor.
PKK terörü olanca hızıyla sürüyor da, sadece kimse öldürülmüyor.
Amaç Apo bırakılana kadar vakvakları ürkütmemek!

* * *

Sevgili okuyucularım, bunlar olurken tablo bütün dehşetiyle karşımızda. Terör örgütü
topraklarımızda böylesine olaylar yaratıp Türk Milleti'ni incitirken Türk Ordusu nerede?
Kışlasında yatmakta!
Yok, bu kadarı fazla oldu galiba!..
Tam yatmasa bile ağaç dikiyor, mıntıka temizliği yapıyor, boya badana işleriyle uğraşıyor.
Terör üssü Kandil Dağı hemen yanıbaşımızda ama vurmak, dokunmak yasak!
Genelkurmay ve Necdet Bey dikkat etsinler, Tayyip'in bu tuzağına daha fazla düşmemeye çalışsınlar…
Çünkü Türk Ordusu, Türk Milleti'nin gözünde saygınlığını giderek yitiriyor.

* * *

Tabii bu arada başka işler de oluyor!
Örneğin Genelkurmay Başkanı Necdet Bey, Balyoz duruşmasının başlamasından iki gün önce Yargıtay Başkanı'nı makamında kabul edip bir saat görüştü.
Bu görüşme ilginçtir.
Ne konuşulduğunu bilmiyoruz. Küçük bir olasılık bile olsa, belki Necdet Bey kendisine “Sizin heyet bizim arkadaşları biraz kollasın” dedi.
Belki de “Bunlar darbecidir. Şimdi Yüksek Askeri Şura toplantısında hepsini emekli edeceğim. Yargıtay hiç çekinmesin, ne gerekiyorsa yapsın” dedi.
Ama bu anlamsız ve zamansız görüşme için Genelkurmay tarafından yapılan bir açıklama oldu ki, muhteşemdir!
“Sayın Yargıtay Başkanı, Sayın Genelkurmay Başkanımızı ziyaretinde adli yıl açılış töreni davetiyesini getirmiştir.”
Maşallah!..
Adli yıl eylül ayında başlayacak. Ayrıca adli tatil bile henüz başlamamışken bu ne acele efendim!
Bu açıklamayı beş yaşındaki çocuklar belki yutabilir ama biz yutmadık.
Genelkurmay'ın böyle ciddiyetsiz açıklamalar yapma hakkı var mıdır!
Türkiye'de bir şeyler oluyor, bölünme adımları birer birer atılıyor…
Ve sıra geliyor Apo'nun bırakılmasına… Çünkü Apo'nun fendi Türk Ordusu'nu yendi.
Sonra bakalım neler olacak!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp