Top
17/01/2014

Çok güzel bir tiyatro bu!..

Sevgili okuyucularım, Tayyipgillerle Fethullahgiller arasında sergilenen karşılıklı suçlamaları hayretle, ibretle, ama inkar etmeyelim ki zevkle izlemekteyiz!
Güzel bir oyun bu!
İlginç bir tiyatro!..
Yıllardan beri kurmuş oldukları koalisyonla Türkiye'yi yöneten ortaklar, işin içine dershane kavgası, para mara girince birbirlerine karşı “Allah Allah” diye bağırarak saldırıya geçti.
Şimdi Tayyip, devletteki ortağı olan Fethullah tayfasını ayıklama ve temizleme peşinde.
Onlar kapışır da, medyaları ve emirlerindeki medya tetikçileri durur mu!
Onlar da karşı tarafa amansız saldırılarda bulunuyor.
Gazetelerinde ve ekranlarında karşılıklı hakaretler havada uçuşuyor ama ne hakaretler!
Öyle bildiğiniz gibi değil! Bunlardan birini onlar için bizler söyleyip yazsaydık hakkımızda tazminat davaları açar, üstelik hapis cezası almamız için bizi savcılığa şikayet ederlerdi.

* * *

Türkiye'de birkaç hafta öncesine kadar bir tek yandaş medya vardı.
O yandaş medya Tayyip-Fethullah ikilisi adına görev yapar, onları savunur, ikisine birden övgüler düzerdi.
Şimdi onlar da ikiye bölündü:
– Tayyip yandaşları.
– Fethullah yandaşları.
Birbirlerine akıl almaz biçimde saldırıp sövüyorlar!
Dedim ya, bize de bu ilkel, yüz kızartıcı tiyatroyu ister istemez, ama mutlulukla izlemek düşüyor.
“Oh bee, Allah'ın sopası varmış. Beter olun inşallah” diyoruz!

* * *

Sadece gazetelerden söz edeyim. Tayyip'in tetikçisi olarak Sabah, Habertürk, Akit, Star, Yeni Şafak, Takvim en ön sırada yer alıyor.
Fethullah ekibini ise Zaman ve Bugün temsil ediyor.
Bunların düne kadar dost ve kardeş olan yöneticileri ve köşe yazarları, şimdi karşı tarafı en ağır sözlerle suçluyor.
Size dünkü Sabah gazetesinin birinci sayfasını örnek vereyim.
“Fethullah çetesi” için şöyle diyor:
“Gülen örgütünün sekiz kollu ahtapotu… Açığı bulunan işadamlarını tehdit eden, eğitim ve medya kuruluşlarını yardıma zorlayan, cemaat şirketlerine ucuz finansman sağlayan organizasyon su yüzüne çıkmaya başladı.
Sekiz kollu canavar…
Gülen'in Pensilvanya'dan yönettiği örgüt sekiz kollu ahtapot gibi.
Kollar iş dünyasına, finansa, kamu kurumlarına, lobilere, medyaya, eğitime, yargıya ve polise uzanıyor.
Emniyet (polis) imama emanet.
Yargıdaki kol Anayasa Mahkemesi, HSYK, özel yetkili mahkemeler, Danıştay ve Yargıtay gibi adaletin en üst kurumlarında yuvalanıyor.
Diğer kamu kurumlarında ise Maliye, Dışişleri, MİT, Çevre Bakanlığı Gülen'in öncelikli hedefleri.”
Gazete “Buraları ele geçirdiler” diyemiyor çünkü derse Tayyip zor durumda kalacak!
Ama ben yine de şu manşetteki ağır hakaretlere dikkatinizi çekmek istiyorum.
“Sekiz kollu ahtapot… Tehdit eden… Örgüt… Canavar…”

* * *

Aynı sözleri önceki gün Tayyip'ten duyduk. Ülkemizi yurt dışında temsil eden bütün büyükelçiler Ankara'da toplanmıştı. Tayyip onlara hitap etti:
“Bu ihanetin hesabını mutlaka sorarız. Bu illegal örgütün inşa ettiği korku imparatorluğunu bütün dünyaya anlatın. 17 Aralık'ta başlayan süreç yolsuzluk kılıfına gizlenmiş bir darbe girişimidir. Alçakça bir kampanya yürütüyorlar…”
Sözleri medyada yer bulacak ya, büyükelçilere bile aynı şeyleri söylüyor.
Şimdi düşünün, örneğin Tayyip'ten bu direktifi alan Berlin Büyükelçimiz, Merkel'den randevu alıp gitmiş:
“Ekselans, Sayın Başbakan'ım talimat verdiler… Fethullah çetesinden kaynaklanan bu ihanetin hesabını mutlaka soracakmış. Örgütün alçakça bir kampanya yürüttüğünü, bunun bir darbe girişimi olduğunu belirttiler ve bunu bütün dünyaya bildirmemizi istediler.”
Türkiye'yi yakından izleyen Merkel ya sorarsa:
“Sayın Büyükelçi, güzel söylüyorsunuz da, bizim bildiğimiz kadarıyla sizin Sayın Başbakan, şimdi örgüt dediği Fethullah Gülen'le uzun yıllar koalisyon ortaklığı yaptı.
Devleti Fethullah'a teslim eden kendisi değil midir? Şimdi ben size ne diyeyim!..”
Ve bizim büyükelçi rezil olmuş, makamına dönüyor!

* * *

Sevgili okuyucularım, Türkiye gerçekten de utanç verici günler yaşıyor. Kendi adıma söylüyorum, çok da iyi oluyor.
Bunların kapışmasını izlemek çok güzel, çok hoş bir şey.
Yıllarca birlikte çalıştılar, aralarından su sızmadı. Her iki tarafın emrinde olan medya cambazları bu konuda hiç ses vermedi.
Tayyip'le Fethullah bir bütünün iki ayrılmaz parçasıydı.
Medyaları da öyleydi.
Devleti birlikte yönettiler.
Biz onların tamamına yandaş-yalaka medya derdik ama şimdi ikiye bölündüler.

* * *

Kavga çıktığında Tayyip ne olur ne olmaz diye alttan alıyor, ortağına sesleniyordu:
“Bizden ne istediniz de vermedik.”
İşin tılsımı işte onun bu cümlesinde yatıyor.
Kucağında büyüttükleriyle ortaklık kurmuş, devleti onlara teslim etmişti. Devletin bütün kurumlarını onlar ele geçirmişti ama Tayyip adına!
O zaman aralarından su sızmazdı!..
Kim tahmin ederdi, gün gelecek bunlar böyle kapışacak!..
Çok iyi oldu, çok!..
Rezilliği, pespayeliği, ülkemizin nasıl yönetildiğini böylece bir kez daha görmüş olduk.
Bu kavgada her iki tarafa da güç kuvvet diliyorum!
Ancak arkadaşlar lütfen birbirlerini fazla acıtmasınlar, daha az hakaret etsinler!.. Çünkü bu işler belli olmaz, bakarsınız yarın ortaklığı yeniden kurmak zorunda kalırlar.
Başta Tayyip ve Fethullah olmak üzere her iki tarafın bilcümle militanlarının, kalemşorlarının ve tetikçilerinin gözlerinden öperim, başarılarının devamını dilerim!
Amin.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp