Top
16/05/2013

Tek perdelik kara mizah

Sevgili okuyucularım, Tayyip uzun süredir beklediği ABD gezisine çıktı,
patronu Obama ile görüşüyor.

Aralarında şöyle bir konuşma geçecek:

Tayyip: Sayın patronum Suriye için emir verdiniz, balıklama daldık. Ama işimiz şimdi sarpa sardı. Bu  çukurdan bizi nasıl kurtaracaksınız?

Obama: Sen çukura kendin düştün oğlum! Biz sana vur dedik, sen öldürdün.

Tayyip: Şimdi sizden yardım istirham ediyorum.

Obama: Ne yardımı?

Tayyip: Bizim millete hep “Biz bu ‘Esed'i devireceğiz. Bu herif yakın zamanda devrilir, siz merak etmeyin” dedik.

Obama: Eeee, sen bunları derken bana mı sordun?

Tayyip: Ama biz sizden talimat alıyorduk. Bekliyorduk ki siz gücünüzü kullanıp Esed'i devirirsiniz, sonra biz de orada bir Sünni devleti kurup Osmanlı İmparatorluğunu yeniden
canlandırırız.

Obama: Nah canlandırırsın… Karşı tarafta kapı gibi Rusya, Çin, İran, Irak var. Neyi canlandırıyorsun?

Tayyip: Ama efendim…

Obama: Yavrum, şimdi sen benden ne istiyorsun?

Tayyip: Efendim, ben fena halde angaje oldum. Ben milletimin yüzüne bakamaz duruma geldim. Korkumdan bombaların patladığı Reyhanlı'ya bile gidemedim, size geldim. Bu herifin devrilmesi gerekir. Bu herif Alevi… Siz de bana söz vermiştiniz zaten.

Obama: Her yere gidiyorsun, Reyhanlı'ya da gitsen ne olurdu sanki?

Tayyip: Yuhalanırdım, rezil olurdum.

Obama: Bak Tayyip, zamanımız kısıtlı. Şimdi sen benden ne istiyorsun?

Tayyip: Patron, siz ABD olarak dünyanın bir numaralı gücüsünüz. Siz Suriye'yi havadan bombalamaya başlayın. Aynen Irak'ta yaptığınız gibi…

Obama: Sonra?.. Sonra sen ne yapacaksın?

Tayyip: Ben de ordumla karadan girip istila ederim. Sonra Irak'a girip oradaki Şii yönetimi de dağıtırız, şartlar uygun olursa İran'a dalıp orasını da ele geçiririz.

Obama (gülerek): Sen orduna epeyce güveniyorsun yani!..

Tayyip: Bir Genelkurmay Başkanım var, vallaha tam istediğim gibi. Öl desem ölür!

Obama: Bak Tayyip, sen daha çok toysun. Bu işlerden pek anlamadığın belli. Şimdi sen dön ülkene, benden haber bekle. Neler yapman gerektiğini zamanı gelince ben sana bildiririm. Ayrıca benden aldığın talimat doğrultusunda Suriye'ye düşman olman, İsrail'e yeniden dostluk kurman bizi çok sevindirdi. Hiç endişe etme, sen söz dinledikçe biz gerekeni yaparız. Ama sakın bizden para isteme… Bizim arkadaşlardan istemişsin de, onun için söylüyorum. Düşmanınla sen uğraşacaksın. Bütçende ödenek yoksa bu işe en baştan girmeyecektin.

Tayyip: Örtülü ödenek parasıyla Suriyeli muhaliflere silah gönderiyoruz ama örtülünün hesabını da şaşırdık. Paralar suyunu çekti yani! Benim endişem, yarın bana hesap sorulursa zor durumda kalırım. Biraz para verirseniz…

Obama: Bir şeycik olmaz, sen merak etme! Haydi sana uğurlar olsun, dere tepe düz olsun, kim sana karşı çıkarsa iki gözü kör olsun!

Sonrasında Washington'da bir açıklama yapılacak, görüşmenin fevkalade verimli ve yararlı geçtiği Tayyip tarafından belirtilecek!

Genelkurmay ne diyor?
Sevgili okuyucularım,

Türkiye acayip bir ülke oldu. Bir sürü yalanla yönetiliyoruz. Devlet kurumları birbirini
suçluyor. Terör almış başını gidiyor, neler olduğunu hiç kimse anlamıyor.

Şimdi medyadan izliyoruz, PKK'lı teröristler sınırı geçip Kuzey Irak'a giriş yapmaya
başlamış.

Yanlarında refakatçi olarak Hasan Cemal isimli bir gazeteci varmış!

İlk terör grubu sınırı geçmiş, mola verilen yerde televizyonu açmışlar, ekrandaki Tayyip'i hayranlıkla izlemişler…

Tayyip dağdan inenlere toprak ve ev vaadinde bulunuyor. Ayrıca bunları işe yerleştirecekmiş.

İyi de, bugüne kadar öldürdükleri binlerce insanımız ne olacak?

Şehit ettikleri Mehmetçiklerin ve polislerin kanı yerde nasıl kalacak?

Reyhanlı olayı çıkınca PKK olayını unuttuk. Ama orada da ilginç bir şeyler oluyor.

* * *
Şimdi bu teröristler sınırı geçip Kuzey Irak'a gidiyor mu?

Hükümete bakarsanız evet, geçişler başladı.

Terör örgütüne bakarsanız yine evet, onlar da aynı şeyi söylüyor.

Bizim medyada aynı doğrultuda haberler ve görüntüler yer alıyor.

Peki Genelkurmay bu konuda ne diyor? Birkaç gün önce yine bir bildiri yayınladılar:

“Basın yayın organlarında teröristlerin sınır ötesine çekilmeye başladığına dair resim ve haberlere yer verilmektedir. Kara Kuvvetleri Komutanlığına, Jandarma Genel Komutanlığına ve Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığına mensup birlikler, geçmiş yıllarda olduğu gibi şu anda da arazide, kendilerine emredilen üs bölgelerinde görevlerini sürdürmektedir. Ayrıca insansız ve insanlı keşif araçları, eskiden olduğu gibi rota değiştirmeden görev uçuşlarına meteorolojik şartların elverdiği ölçüde devam etmektedir.”

Çok güzel, kutlarız! Demek ki sınırlarımız başıboş bırakılmamış!

Ancak bundan sonra gelen iki cümle var ki, işin bütün tılsımı orada yatıyor:

“Teröristlerin sınır ötesine çekilmesine ait herhangi bir görüntü ve bilgi elimizde mevcut değildir.

Türk Silahlı Kuvvelerinin bölgede görevli unsurları yasalara uygun hareket
etmektedir.”

* * *

Araya Reyhanlı olayı girdi ve Genelkurmay'ın bu bildirisi gargaraya geldi. Gündem değişince üzerinde durmamız mümkün olmadı. Genelkurmay böylesine önemli bir konuda “Bilmiyorum, görmedim, duymadım” diyor!

Peki Genelkurmay nasıl oluyor da bilmiyor, görmüyor, duymuyor?

Böyle bir şey olabilir mi? Siz bu açıklamaya inanır mısınız?

O halde bu konuyu biraz irdelemek gerekiyor. Ortada üç olasılık var:

Bir: Genelkurmay Başkanı hükümetin bu yaptıklarından, terör örgütüyle yapılan pazarlıklardan, verilen güvencelerden rahatsız. Yarın hesap günü geldiğinde sorumluluk almamak için “Bu olaylar siyasi iradenin emriyle gerçekleşiyor. Sorumlusu biz değiliz, biz bu işlere karışmıyoruz” demeye getiriyor.

İki: Zamanı gelince bu rezilliklerin hesabının sorulacağını Genelkurmay çok iyi biliyor ve korkuyor. O nedenle, bu ağır sorumluluğu ve rezilliği şimdiden hükümetin üzerine yıkmak istiyor. İktidarı açıkça suçluyor, suçu onun üzerine atıyor.

Üç: Genelkurmay, askeri birliklerin sorumluluk bölgelerinde denetimi bırakmış ve kontrolü kaybetmiş. Ya da teröristlerin geçişine göz yumarak suç işliyor. Başka bir deyişle, verilen emirler doğrultusunda terör bölgelerinde bostan korkuluğu durumuna düşürülmüş. İşte bu acı gerçeği itiraf etmek zorunda kalıyor.

Hangi olasılığın doğru olduğunu bilemiyoruz. Ama hangisi doğruysa, ülkemiz için yüz kızartıcı bir hadisedir.

* * *

Evet, Genelkurmay terör bölgesinde olanları bilmediğini, görmediğini, duymadığını iddia ediyor!

Bu nasıl iştir, nasıl bir bildiridir, amacı nedir, anlayan var mı? Buna kim inanır?

Böyle anlamsız açıklamalar yayınlayarak sorumluluktan kurtulmak mümkün olmaz… Çünkü bu işin hesabını sorumlu makamda olan herkes verecektir. Asker veya sivil, hiç fark etmez.

Türk ordusu tarih boyunca bu durumlara düşmemiş, böylesine küçülmemiş, saygınlığını böylesine yitirmemiş, siyasetin dümen suyuna girmemişti.

Necdet bey, ne dersiniz!!!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp