Top
16/01/2014

Rezaletin son perdesi

“Poliste deprem… Son olarak 500'ü aşkın polis şefi görevden alındı. Bugüne kadar alınanların sayısı iki bin'i geçti… Görevden almalar sürecek!”
Televizyonlar ve internet siteleri haberleri artık böyle, flaş flaş diye veriyor.
Kendi getirdikleri, kendi atadıkları polisleri şimdi sürgüne gönderiyorlar.
“Flaş flaş… Hatay'da MİT'e ait silah ve cephane yüklü TIR için arama emri veren savcı görevden alındı.”
“Flaş flaş… Son dakika… Kilis'te hükümete yakın İHH'nın deposuna baskın düzenleyen polis şefleri görevden alındı.”
“Flaş flaş… HSYK'da deprem. Yeni Adalet Bakanı başkanlığında yapılan ilk HSYK toplantısında bazı üyelerin görev yerleri değiştirildi. Cemaatçi olarak bilinen üyeler en önemli 1. Daire'den alınıp başka dairelere veriliyor.
Onların yerine Tayyipçi olanlar getirildi.”
Flaş flaşlar sürüp gidiyor!

* * *

Sevgili okuyucularım, Tayyip iyice köşeye sıkıştı. Tayyip ciddi bir panikte. Ne yapacağını bilemiyor.
Şimdi elindeki en büyük kozları ortaya sürdü:
“Çete, virüs, komplo, paralel devlet, hükümetimize ihanet ettiler” diye tanımladığı Fethullah tayfasını elindeki devlet gücünü kullanarak silkeleyip atmak.
Ama dikkat ediniz, her gün kürsülere çıkıp nutuk atan bu şahıs çetenin, virüsün, paralel devletin, faiz lobisinin kimlerden oluştuğunu bir türlü söyleyemedi.
Söyleyemediği bir şey daha var:
Eğer varsa o çeteleri, virüsleri devlete kim yerleştirdi? Onların palazlanmasını, bunca yetkiyle donatılmasını, paralel devlet kurmasını kim sağladı?
Faiz lobisi nerede?
Devlette çete kurmak suçtur.
İyi de hani çete? Varsa niçin yakalamadın? İşin üzerine niçin gitmedin?
Sen ne biçim başbakansın? Bu kadar mı acizsin?

* * *

Tayyip köşeye sıkıştı, yeni taktiklere başvurup kendini kurtarmaya çalışıyor.
Şimdi Meclis'te HSYK tasarısı görüşülüyor. Bu tasarı gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında çok büyük tepkiler aldı.
Bu yolla yargının en üst kurulunu ele geçirip adaleti kendi açısından dikensiz gül bahçesi yapacak.
İçeriden ve dışarıdan gelen tepkiler karşısında Tayyip çözüldü ve hadiseyi başka pazarlık konularına taşımaya kalkıştı. Muhalefet partilerine seslendi:
“Madem bu tasarıyı beğenmiyorsunuz, o halde size RTÜK formülünü öneriyorum. RTÜK üyelerini nasıl Meclis seçiyorsa, orada nasıl her partinin belli kontenjanı varsa, HSYK için de aynı şeyi yapalım. HSYK üyelerini de Meclis seçsin!”
Böylesine gülünç, komik ve utanç verici bir öneri olamaz.

* * *

Yargının en üst kurulu olan bir HSYK düşünün ki, üyelerini Meclis seçecek!
Her partiye belli bir kontenjan verilecek, her parti oraya kendi adamlarını getirecek.
Böylece bazı kurul üyeleri, yakalarına parti rozeti takmış olacak…
RTÜK'te olduğu gibi HSYK toplantılarında da parti kavgaları çıkacak.
Bir süre sonra gizli pazarlıklar başlayacak:
“Siz Ankara Ağır Ceza Mahkemelerini bizim AKP'ye verin, biz de karşılığında muhalefet partilerine İstanbul'dan üç, İzmir'den bir Ağır Ceza verelim!..”
“Adana Asliye Ceza Mahkemeleri bize, Samsun Sulh Ceza Mahkemeleri size!..”
“Bu hakimler bizim partinin adamıdır, dokunma… Biz de sizin adamınız olan savcılara dokunmayız!..”
Yahu ayıptır, günahtır, yargı üzerinde böyle pazarlık yapılır mı?
Yargı mensupları particiliğe alet edilir mi?
Anayasa Mahkemesi'ni, Yargıtay ve Danıştay'ı bu yolla ele geçirdiler. Şimdi aynı oyunu HSYK üzerinde oynamak istiyorlar.
MHP, AKP'nin bu önerisini kesin olarak reddetti.
CHP'nin de aynı doğrultuda davranacağını tahmin ediyorum.

* * *

Şimdi 17 Aralık operasyonları sonrasına yeniden bakalım. Yargı çetesi, polis çetesi falan diye işi gargaraya getirdiler. O süreç şimdi de devam ediyor.
Bakan'ları görevden alındı, iş bitiren ve rüşvet aldığı iddia edilen Bakan çocukları tutuklu.
Babasının oğlu Bilal oğlan çağrılı olmasına karşın henüz savcılığa gidip ifade vermedi.
Şimdi bakınız, bütün bunlar unutturulmak isteniyor.
Dikkatler hükümetin manevralarına döndü.
HSYK, poliste ve savcılıklarda sürgünler, görevden almalar…
Yolsuzluk, rüşvet vesaire yerine şimdi bunları tartışıyoruz.
Bu oyuna düşmemek gerekiyor.

* * *

Sevgili okuyucularım, şimdi Tayyip isimli malum şahsa somut sorularımı bir kez daha soruyorum:
– Devlete sızdığını iddia ettiğin o çete kimlerden oluşmaktadır? İsimlerini niçin açıklamıyorsun?
– Senin hemen yanıbaşında birileri paralel devlet kurduysa, sen görmedin mi, farkına varmadın mı? Bunlar olurken ayakta mı uyuyordun?
– Yoksa o çetelere, paralel devlet kuranlara, işine öyle geldiği için göz mü yumdun? Balyoz, Ergenekon, casusluk gibi davaları cemaatin örgütleyip cezaların oluşmasını mı bekledin?
Bu soruların hiçbirine yanıt veremez, vermesi mümkün değildir.

* * *

Şimdi siz gelin de böyle bir ülkede yargıya, adalete güvenin! Adına iktidar denilen bir yer, bu kavramları kurtarıcı olarak gördüğü Fethullah tayfasına emanet etmiş, sonra kendi yarattığı canavar büyümüş ve onu ezmiş.
Yargıda Tayyip-Fethullah kavgası.
Poliste ve devletin bütün kurumlarında aynı kavga.
Biz bu hükümete nasıl güvenelim?
21. yüzyılda böyle ilkel bir yönetim biçimi olabilir mi?
Bu nasıl demokrasi?

* * *

Herkesin telefonları dinleniyor. Ama vallaha yemin ediyorum, Amerika'da yaşayan Fethullah'ın bile dinlendiğini rüyamda görsem inanmazdım.
Meğer onu da dinliyorlarmış.
Telefon konuşmalarının bantları yandaş medyaya sızdırıldı…
Güya bir din adamı ama maşallah Uganda rafinerisi, Bank Asya'nın durumu, işadamları ve medya patronlarıyla ilişkileri falan patır patır ortaya döküldü.
Bence Fethullah şimdi bin pişman. Ekibiyle birlikte Tayyip iktidarına yıllarca hizmet verdi, onlara çalıştı ve şimdi çete oldu, virüs ilan edildi.
Flaş flaş… Vay anam vay, biz bu günleri de gördük!
Flaş flaş… Allah beterinden korusun.

* * *

Emin Çölaşan'ın notu: Tam da bu rezil ortamda Sözcü yazarı, yılların hukukçusu, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden abimizin ilginç bir kitabı çıktı. Ülkemizin şu ortamına cuk oturuyor:
“Siyasal Karanlık” (İleri Yayınevi.)
Okumanızı öneririm.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp