Top
15/06/2016

Bu memleket çanak sorulardan battı!

Sevgili okuyucularım, bizim gazetecilik mesleğinde sık kullandığımız bir deyiş vardır:
Çanak soru!
Soru sorduğunuz kişiyi övmek, yüceltmek, yağlayıp pohpohlamak istiyorsanız ona çanak sorular sorarsınız.
“Efendim bu başarılarınızı acaba neye borçlusunuz?…”
Ya da “Aldığınız bu olumlu sonuçları bütün millet takdir ediyor. Acaba bu konuda ne diyorsunuz” gibi!
Sayın ve muhterem cumhurbaşkanımız geçen hafta fiyaskoyla sonuçlanan bir ABD gezisi yaptı.
Baktı ki konuşma yaptırmıyorlar ve şov yapamıyor, bir gün kalıp geri dönmek zorunda kaldı. (Ne yazık ki bizim muhalefet partileri bu skandalın üzerine gitmeyi yine beceremediler.)
Yanında karısı, damadı, torunu vesaireden oluşan kalabalık bir kafile vardı.
Korumalar, danışmanlar, eş dost ve özel davetli yandaş gazeteciler falan filan…
Dönüş yolunda uçaktaki yandaş gazeteciler kendisine sorular sordu, o da yanıt verdi.
Ancak soruların çoğu çanaktı.
İşte o soruların bant çözümünden (özetle) ilk örnek:

*  *  *

“Efendim bir partinin genel başkanı kendi savunmamızı kendimiz yaparız demişti. Şimdi benzer bir açıklamayı ana muhalefet partisi genel başkanından duyduk. Bir şehit cenazesinde mermi atma olayı sonrasında ‘Polise güvenmiyoruz. Kendi güvenliğimizi kendimiz sağlayacağız' dedi. Türkiye'de bazı siyasi partilerin terör örgütleriyle aleni (açıkça) yakın görüntü vermesi cumhurbaşkanı olarak sizi de rahatsız ediyordur sanıyorum.”
Çanak soru dediğin işte budur. Aslında soru da değil ya neyse!.. O zaten hazır da, karşındaki kişiyi istediğin doğrultuda konuşturacaksın. Nitekim yandaşın attığı pası kapan Tayyip alıyor sazı eline, başlıyor konuşmaya ve yine Kılıçdaroğlu'na bindirmeye:
“Rahatsız etmemesi mümkün değil…”
Al gülüm ver gülüm muhabbeti!

*  *  *

Gelelim ikinci çanak soruya!.. Aynen şöyle:
“Terörle mücadele konusunda vatandaşların da dayanışma ve desteklerini esirgemediklerini görüyoruz. Mardin Midyat'taki son terör saldırısına tepki gösteren Midyat'lıların Türk bayraklarıyla sokağa dökülmeleri hepimizin dikkatini çekti. Oradaki halkın bu duruşu anlamlı değil mi sizce?” Tipik bir yağlama yıkama sorusu.
Tipik bir çanak soru.

*  *  *

Bunları özel uçağa davet edilen gazetecilerden hangisi, ya da hangilerinin sorduğunu bilemiyorum.
Aslında bunlar soru bile değil, yalakalık örneği.
Gazetecinin kime olursa olsun böyle sorular sorması ayıptır, yağcılıktır, bizim mesleğimize leke sürer.
Şimdi belki “Kardeşim bu devşirme basın döneminde sizin mesleğinizin leke sürülmedik yanı mı kaldı” diye soracaksınız.
Haklısınız.
Bu dönemde yandaşlık en kazançlı iş!.. Ancak iyi bir yandaş olduğunuzu kanıtlamanın yollarından biri de Tayipgiller ekibine böyle cingözce çanak tutup yağlama yıkama yapmak ve bir sonraki ballı yurt dışı gezisine bu yolla davet edilmeyi sağlamak…
Hiç utanmadan, hiç sıkılmadan.

*  *  *

Gazeteci abimiz merhum Şinasi Nahit Berker'in unutulmayan bir sözü vardır:
“Bu memleket uzun lâftan battı.”
Şinasi abi yaşıyor olsa, belki bir süre sonra şöyle diyecekti:
“Bu memleket çanak sorulardan, devleti yönetenlere çanak tutmaktan battı.”

İftar yerde mi, normal masada mı!

Dünkü yazımda sayın büyüklerimiz Eminanım ve sadrazam Binali Bey'in yer sofrasında çekilmiş göstermelik iftar gösterisi fotoğraflarını gördünüz.
Vatandaş evlerine gidince yemeği masada değil yere çökmüş durumda yiyorlardı. Daha doğrusu, öyle poz vermişlerdi.
Resmen şov yapıyorlardı. Hem de en alaturka şov!

*  *  *

Dün medyaya sayın ve çok saygıdeğer dünya liderimizin başka fotoğrafları yansıdı.
“Tarafsız (!)” cumhurbaşkanı AKP milletvekillerine sarayında iftar vermişti.
(Kesinlikle inanıyorum, bundan sonraki iftar partisini muhalefet milletvekilleri için düzenleyecektir!)
Yanında Eminanım da vardı.
Ancak gelin görün ki o görkemli ve süper lüks saray yemeği yerde çömelerek değil normal masalarda, hem de altın varaklı yemek takımları kullanılarak yeniyordu.
Vatandaşın evine gidince yere çöküp gösteri yap, normal yemekte ise masa kullan!
Birileri çıkıp bu komediyi açıklasın be!

*  *  *

Emin Çölaşan'ın notu: Burada bazen ilginç kitaplardan söz eder ve okumanızı öneririm. Şimdi emekli Tümgeneral Osman Özbek'in AKP dönemini çok güzel anlatan son kitabı çıktı:
“Türkiye'nin Karanlık Yılları. 14 Yıllık Enkaz.” (Alibi Yayıncılık.)
Beğeneceksiniz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp