Top
14/11/2012

Türkiye rezaletleri

Sevgili okuyucularım, AKP iktidarının getirdiği Büyükşehir Belediye tasarısı Meclis'te iktidar oylarıyla kabul edildi. Bu yasa için önceden çok ince hesaplar yapıldı.

Örneğin AKP'nin elinde olmayan bazı önemli belediyelerin önümüzdeki yerel seçimde dönüştürülmesi için belli semtler, belli belediyelerden koparıldı. Şişli!.. Türkiye'nin en zengin
belediyesi ve muhalefetin elinde. Burasını ele geçirmek için belli semt ve mahalleler yine CHP'de olan Sarıyer'e bağlandı. CHP, Sarıyer'i az farkla kazanmıştı.
Şişli'de AKP'ye oy veren mahalleler Sarıyer'e bağlandı ki, önümüzdeki yerel seçimde AKP burasını kazansın!
Aynı atraksiyon Ankara'da CHP'nin elinde olan Yenimahalle belediyesi için yapıldı. Belli semtler CHP'li Çankaya ve MHP'li Etimesgut belediyelerine bağlandı. Burada amaç çok güçlü olan ve halk tarafından sevilen Yenimahalle'yi CHP'den koparıp, burasını da AKP'nin kazanmasını sağlamak.
Böyle kağıt üzerinde oyunlar oynayarak, ince hesaplar yaparak muhalefet belediyelerini ele
geçirmeye kalkışıyorlar.

* * *

Ama işin çok daha tehlikeli, vahim boyutları var. Yeni yasa, Türkiye'yi eyalet sistemine götürüyor. Kürtçülerin, bölücülerin yıllardır istediği yasa, böylece AKP iktidarı tarafından çıkarılmış oluyor.
Eyalet sisteminde her işin sorumlusu yerel yönetimler. Yani belediyeler. Bundan sonra Diyarbakır, Van gibi BDP'li belediyeleri hiç kimse durduramayacak.
Bu eyalet sorunu yıllardır Tayyip'in kafasında olan bir fikir. Bakınız geçmişte neler diyordu. Sözlerini bir kez daha belgeliyorum. İsterse beni mahkemeye versin, yargı önünde bir kez daha belgeleyeyim:
“Demokrasi ancak bir araçtır. Hangi sisteme gitmek istiyorsanız, bu düzenlerin seçiminde bir araçtır.
Eğer halk totaliter (baskıcı) bir rejim istiyorsa buna saygı duymalıyız.”
Bu Tayyip kafası bugün işte bunu yapıyor…
Sonra bölücü sözlerini sürdürüyor:
“Şu anda Türkiye'de 27 etnik grup yaşamakta. Bu 27 grubun da varlıklarının tanınması gerekir.
Türkiye Türklerindir gibi tezler yanlıştır.”
Sonra konu eyalet sistemine geliyor. Örneğin “Kürtler biz ayrı yaşamak istiyoruz” derse ne olacak? Onun yanıtını da Tayyip kafası veriyor:
“Bu durumda belki Osmanlı EYALETLER sistemi benzeri bir şey yapılabilir.”
Ya bağımsızlık isterlerse, tamamen ayrılmak isterlerse ne olur? Onun yanıtını da hiç sıkılmadan veriyor:
“Böyle bağımsız bir yapıyı kurma kudreti varsa kurar.”
Kafasındaki bu görüşleri yıllar sonra şimdi yasalaştırmayı becerdi! Ne de olsa artık önünde engel yok. Türk Ordusu bile devşirildi. Genelkurmay Başkanı Necdet Bey, Tayyip'in en yakın personeli. Ne eyalet sistemine karşı çıkabilir, ne de Tayyip'in başka marifetlerine.
Dikensiz gül bahçesi kurulmuş durumda. Karşı koyacak hiçbir güç kalmadı. Eyalet sistemine geçiş başlıyor.
Kolay gelsin!

Necdet Bey iyi okusun

Emekli Orgeneral, Ergenekon davası tutuklu sanıklarından Hasan Iğsız Silivri Cezaevi'nde yatıyor. Birkaç gün önce annesi vefat etti. Allah rahmet eylesin. Mahkeme tarafından verilen izinle, İstanbul'da annesinin cenaze törenine katıldı. Iğsız Paşa'nın yakınmasını dün bizim gazetede okudunuz. Haber eskidi ama ben bu konuda kalem oynatmak istiyorum.
Iğsız Paşa, son olarak İstanbul'da 1. Ordu Komutanı idi.
Emekli oldu, Ergenekon'dan tutuklandı!
Cenaze töreni sonrasındaki şu sözleri çok acıdır ve ordumuzun nerelerden
nereye geldiğinin en somut göstergesidir:
“Cenazede, görevli olarak gönderilen sivil kıyafetli bir kişi dışında, hiçbir muvazzaf asker yoktu. Bu, üzüntümü katlayan bir neden olmuştur. Ben askeri öğrencilik dönemim dahil
üniformamı tam 50 yıl taşıdıktan sonra, son görevim olan 1. Ordu Komutanlığı'ndan 2010 yılında şerefle ayrıldım.
Yaklaşık iki yıl sonra, annemin cenazesi son görev yerim olan İstanbul'da kaldırılıyor ve hizmetteki hiçbir meslekdaşımı yanımda göremiyorum.
TSK'nın geleneksel örf ve adetleri ile TSK'ya uzun yıllar hizmet etmiş büyüklere saygı ve vefa duygusu gibi değerleri bir kenara atarak insani bir ilişkiyi bile çok gören bu dışlayıcı davranış içine girişin sebebi, içinde bulunduğumuz durum (tutukluluk) nedeniyle yanımızda
görünme tedirginliği ise söyleyeyim:
TSK'ya yöneltilen komplo ürünü davaların sanığı olarak ben ve arkadaşlarımın tutukluluk nedeni, işlenmiş bir suç değildir. Tersi olsaydı bile bu, tamamen insani bir görevin yerine getirilmesine engel olarak görülmemeliydi…”

* * *

Hasan Iğsız Paşa mesajında isim vermiyor ama kimi, kimleri kast ettiği açıkça belli.
Necdet Bey ve komuta kademesi!
İki yıl öncesine kadar her biri Iğsız Paşa'nın önünde esas duruşta bekleyip “Emredersiniz komutanım” diyen kimselerdi.
Şimdi komutanın annesi vefat ediyor ve hiçbiri cenaze töreninde yok! Diyelim ki onlar çok meşguldür, başsağlığı dilemeye gönderdikleri bir tek üniformalı subay ve astsubay yok!
Korku dağları bürümüş, cüzzamlıdan kaçar gibi herkes kaçıyor.
Bu vefasızlık ve kaçış örneği, demek ki artık Türk Ordusu'na da bulaşmış.
Yazık, çok yazık.

Örtülü ödenek

Sevgili okuyucularım, adına “Örtülü ödenek” denilen para, başbakanın sütüne havale edilen bir paradır. Başbakan bu parayı istediği gibi kullanır, istediği yere
harcar.Tansu Çiller örtülü ödenek parasını dolandırıcı Selçuk Parsadan'a kaptırmıştı.
Başbakanlıktan ayrılmadan hemen önce aynı paradan 500 milyar lirayı bankadan çekip
bavullarla götürmüş, soranlara da “Açıklarsam savaş çıkar” demişti!
Örtülü ödenekten harcama yapılırken fiş, fatura, belge istenmez. Eğer varsa fiş fatura vesaire yırtılıp çöpe atılır.
Örtülü ödenek parasından herhangi bir yandaşa ödeme yapılabilir, örneğin ona ev alınabilir, belli yandaş kişi ve kurumlara aktarma yapılabilir.
Örtülü ödenek parasının toplamı bütçe rakamlarında gösterilir de, nereye harcandığını başbakan ve birkaç adamı dışında hiç kimse bilemez.

* * *

CHP Kocaeli milletvekili Hurşit Güneş bütçe rakamlarını araştırdı ve ortaya çıkan korkunç tabloyu kamuoyu ile paylaştı. Bu yılın rakamları şöyle:
2012 yılının Eylül ayına kadar örtülü ödenekten harcanan toplam para 870 milyon Törkiş lira. Eski parayla 870 trilyon! Demek ki yıl sonunda bir katrilyonu epeyce geçecek.
Peki ama bu paralar nereye gidiyor?
Bu para MİT'in bir yıllık bütçe rakamından fazla.
610 milyon liralık TBMM bütçesinden fazla.
Yılın sonunda Başbakanlık bütçesini de geçmiş olacak.
Doğrudur, hiçbir makam örtülü ödenek harcamalarının nereye gittiğini açıklamaz. Ayrıca bu konuda hesap sorulması da mümkün değildir. Tayyip “Ben bildiğim gibi harcadım, var mı itirazınız” dediği anda iş bitmiştir.
İyi de, bu paranın miktarı anormal! Nereye gitmiş dokuz ayda 870 milyon lira, nereye?
İşte o aşamada Hurşit Güneş şöyle diyor:
“Katar ve Suudi Arabistan'la birlikte Türkiye'nin de Suriyeli muhaliflere çok ciddi silah
yardımı yaptığını düşünüyorum. Kimse bana TSK'nın silahları bu parayla alınıyor demesin. Milli Savunma Bakanlığı bütçesi açık ve net. Bunun altında Suriye mi var? Bu örtülü ödenek konusu, AKP iktidarı devrildiğinde başına bela olacaktır.”
Örtülü ödenek!..
Tayyip'in namusuna emanet!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp