Top
14/01/2014

Anayasa Mahkemesi yalanı

Sevgili okuyucularım, Tayyipgillerin yargının tümünü ele geçirme süreci devam ediyor, hazırlanan yasa tasarısı Meclis'te binbir rezaletle görüşülüyor.
Kavgalar çıkıyor, tekmeler havada uçuşuyor, inanılmaz olaylar yaşanıyor.
Bu oyunu kısaca, ayrıntıya girmeden, en basit bir biçimde anlatmak istiyorum ki, bilmeyenler de öğrensin.
Hakimlerin ve savcıların tüm terfi, atama, görevden alma, cezalandırma işlemleri, anayasa uyarınca Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından yapılır.
Bugünkü HSYK 21 kişiden oluşuyor. Adalet Bakanı Kurul'un Başkanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı, doğal üyesi.
Bugünkü HSYK üyelerinin tümü bu iktidar döneminde seçildi. Yani geçmiş dönemlerden kalan bir tek üye bile yok.
Ergenekon, Balyoz gibi iktidar tarafından tezgahlanan davalara bakan hakim ve savcıların tümünü de yine bu HSYK özellikle seçti. O davalarda baskıya direnç gösteren hakimleri görevden alan da yine onlardı.

* * *

Fakat gün geldi, durum değişti. İktidar kesimine göre HSYK‘nın bazı üyeleri Fethullah ekibinin elemanlarıydı… Ve iktidarın hukuk uygulamalarını eleştirmeye başlamışlardı.
O halde onları görevden almak mümkün olmasa bile, etkisiz duruma getirmek gerekirdi.
İşte bugünkü HSYK yasa tasarısı bu amaçla hazırlanıp Meclis'e getirildi.
Tasarı en kısa zamanda yasalaşacak ve yeni bir HSYK oluşacak…
Ama en önemlisi, iktidarın istemediği hakim ve savcıların görevden alınmasına, başka yerlere atanmasına, ya da haklarında soruşturma açılmasına Adalet Bakanı tek başına (HSYK'nın Başkanı sıfatıyla) karar verecek.
Bunun adı bellidir:
Yargı darbesidir. Yargının, tüm hakim ve savcıların, iktidarın emrine verilmesidir.

* * *

Şimdi, kurulan bu tezgahın püf noktalarına bakalım.
Tayyip bu rezaleti eleştiren muhalefet partilerine ve HSYK üyelerine çağrıda bulundu:
“Bu yasayı beğenmiyorsanız, hukuka aykırı olduğunu söylüyorsanız, Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunursunuz. Sizi haklı görürse Anayasa Mahkemesi yasayı iptal eder!”
İşin püf noktası devam ediyor. Süreç şöyle gelişecek:
Yasa AKP oylarıyla çıkacak. Bunda hiç kuşku yok. Böylece HSYK yeniden düzenlenecek, Adalet Bakanı kendisine verilen yetkiler doğrultusunda hakim ve savcıları yerlerinden alacak, istedikleri hakkında soruşturma başlatacak. Soruşturmaları da onun seçeceği görevliler yapacak.

* * *

Yasa çıktığı anda yargı hallaç pamuğu gibi atılacak, yolsuzluğun, hırsızlığın, rüşvetin, yandaşların üzerine giden hakim ve savcılara korku salınacak, üzerlerinde büyük baskı oluşturulacak…
Muhalefet partileri yasanın anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'nde dava açacak.
Anayasa Mahkemesi'nden böyle bir kararın çıkması için en az 20 gün gerekir.
O süre içerisinde olan olacak, yargı iktidarın eline teslim edilecek!

* * *

Şimdi geldik işin en önemli püf noktasına:
Varsayalım Anayasa Mahkemesi bu yasanın anayasaya aykırı olduğunu saptadı. Ya yürütmenin durdurulmasına karar verecek, ya da iptal edecek.
Ancak gelin görün ki, Anayasa Mahkemesi kararları geriye dönük işlemiyor. Dolayısıyla atı alan iktidar Üsküdar'ı geçmiş olacak… Başka bir deyişle, yargı o süre içerisinde iktidar darbesiyle temizlenmiş olacak.
Bu durumda Tayyip kimi kandırıyor?
Bugünkü HSYK üyelerini kim seçtirdi, biz mi? Bu konuyu 2010 yılında anayasa değişikliği referandumuna kim götürdü, yetmez ama evet çığlıklarıyla kabul
ettirdi?
Şimdi çıkmış ortaya, bu sefer de “Anayasa Mahkemesi yolu açık, oraya gidersiniz” diye topluma elma şekeri vermeye kalkışıyor.
Sevgili okuyucularım, bu yalanların sonu yok. Yalanlarla yönetiliyoruz, aptal yerine konuluyoruz.

Aramıza hoş geldin Bilal oğlan!..

“Sevgili kardeşim Bilal, pazar günü piyasaya yeniden çıktığını, babanın yanında mezarlık ve cami ziyareti yaptığını görünce çok sevindim.
Babanın makam aracına ne de güzel yakışmıştın. Seni geleceğin başbakanı olarak görüyorum.
Sizler olmayınca bu ülkenin tadı tuzu olmuyor.
Sen, biraderin, Sümeyye, annen ve hele de baban!..
Türkiye size kurban olsun.
Bak kardeşim, senin için kaçtı dediler, tüydü dediler. Güya savcılık ifadenin alınmasına karar vermiş, sen ortalıktan toz olmuşsun.
Başına bir iş gelmesin, ketenpereye gelme diye güya babanın evinde saklanmışsın, bazılarına göre yurt dışına tüymüşsün falan filan.
Allah inandırsın, seni bugüne kadar her yerde aslanlar gibi savundum, ‘Benim Bilal kardeşim kaçmaz, bir gün mutlaka ortaya çıkacaktır. Ondan ve sülalesinden öğreneceğimiz daha çok şeyler varken bizi bırakıp gitmez' dedim.
Düşünsene yaaa, Türkiye'yi yöneten o koskoca Tayyip hanedanından, ailesinden biri kaçmış!
Padişahın şehzadesi kaçmış gibi bir şey olurdu.
Allah korusun.
Neyse yani, piyasaya çıktığın iyi oldu.

* * *

Kardeşim Bilal, her şey iyi hoş da, ortalıktan niçin kayboldun da bizi meraklandırdın be cancağızım! Nerelere gittin, nerelerde yatıp kalktın?
Babanın evinde miydin, yurt dışında mıydın?
Şimdi senden beklenen, sakın ola ki savcıya mavcıya, polise molise gidip ifade verme… Koskoca Tayyip oğlu Bilal'e yakışmaz…
Çünkü sana tuzak kurdular.
Senin ifadeni alacak polisin ve savcının alnını karışlarım ben. Bir hafta sonra kendisini Hakkari'de bulur.
Sen babanın yanından ayrılma yavrum, o seni korur. Ne savcıya verir ne polise.
Rüşvetmiş, yolsuzlukmuş, gemicikmiş, babasının gölgesinde malı götürmekmiş, o laflar sana değil, hiç umursama. Sen işine bak canım.
Ne diyor o Rumeli türküsü:
Pencere açıldı Bilal oğlan, piştov patladı/ Varın bakın kanlı Bilal yine kimi hakladı!..
Bu işler artık tabanca tüfekle yapılmıyor.
İhaleler, arazi kapatmalar… Teknoloji gelişti, kimse kimseyi kaba kuvvetle haklamıyor. Babana kuvvet!
Sen de baban gibi dik dur eğilme, bütün millet sizinle.
Siz ne saygın aile imişsiniz be!..
Hepinizin gözlerinden öperim.
Rumuz: Mor orkide.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp