Top
13/11/2013

Bu nasıl adalet, nasıl insanlık?

Sevgili okuyucularım, bugün size korkunç, insanlık dışı bir olayı belgelerle açıklıyorum. Bu hadise Türkiye'de yargının nasıl çalıştığının, adaletin ne durumlara düştüğünün somut göstergesidir. Olayımızı en baştan özetliyorum.
Ergenekon davası sanıklarından Jandarma eski Genel Komutanı, emekli Orgeneral Şener Eruygur cezaevinde merdivenlerden düştü, beyin ameliyatı oldu. Ancak sağlık sorunları bir türlü bitmiyordu. Bilincini yitirdi. Beyin zedelenmesine başka hastalıklar eklendi.
Bu durumdaki bir insan mahkemede ifade veremedi, savunması alınamadı… Ve ifadesi alınamayan, savunma yapması mümkün olmayan bir tutuklu, müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Şener Paşa (Savcılığın sevk etmesiyle) uzun süredir Sağlık Bakanlığı Şişli Etfal Hastanesi'nde yatıyor. Hastalıkları o boyutta ki, iyileşmesi mümkün olmuyor.
Şener Paşa olanların farkında değil.
Hastane odasında tutuklu!
Kapısında 10 jandarma ve biri kadın iki infaz memuru bekliyor. Odası sürekli kamera kaydı altında.

* * *

Hakkında yakalama kararı vardı da, acaba hastanedeki sağlık durumu nasıldı? İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Kemal Can, üyeler Nurullah Çınar, Nalan Can ve Cumhuriyet Savcısı Yaşar Peçen hastaneye gidip Eruygur'u gördüler. 11 Eylül 2013
tarihli mahkeme kararını özetliyorum:
“Eşi Mukaddes Eruygur'un yardımı ile sanığın kimlik tesbitine geçildi. Eşinin yardımıyla sanıktan soruldu. Sanık babamın adını, annemin adını hatırlayamadım. Verilen cezayı ilk defa duyuyorum ve kabul etmiyorum dedi.
Sanık avukatı (Filiz Esen'den) soruldu. Müvekkilim yapılan hiçbir işlemi algılayacak durumda değildir. Kimlik tesbiti dahi ne mahkemede, ne de şu anda yapılamamıştır. Yapılan tüm işlemler sadece hukuka değil, insan haklarına da aykırıdır. Şişli Etfal Hastanesi'nden çıkacak doktor raporu beklenmeden, hasta odasında müvekkilim
olağanüstü bir şekilde tutuklanmaktadır. Yapılan hiçbir işleme onay vermiyorum.
Müvekkilim cezaevinde yaşayacak durumda değildir. Ölüme gönderilmektedir. Yapılan işlemlerin hepsine itiraz ediyorum dedi.
Cumhuriyet Savcısından soruldu. Tutuklama kararı verilmesini istedi.
Sanığın tutuklanmasına oybirliği ile karar verildi…”
Şimdi sıra Sağlık Bakanlığı Şişli Etfal Hastanesi'nin hazırlayacağı rapora gelmişti.

* * *

Rapor 4 Kasım 2013 günü çıktı. 72 yaşındaki müebbet hapis mahkumu Şener Eruygur'un sağlık durumuna lütfen bakınız! Allah kimseyi bu duruma düşürmesin, kanser dahil ne ararsanız var…
Sağlık raporunun sadece son cümlesini sizlere iletiyorum. Ötesini lütfen belgeden okuyunuz:
“Ağır beyin fonksiyon bozuklukları bulunan, kalp, böbrek, akciğer hastalıkları bulunan kanser hastasının cezaevi koşullarında kalmasının mevcut hastalıklarını daha da olumsuz duruma sokacağına, cezaevinde kalmasının uygun olmadığına tıbben kanaat getirilmiştir.”

* * *

Olayı ve gelişmeleri dün Eruygur'un avukatı Filiz Esen'e sordum. Sözleri içimi parçaladı:
“Hastaneye yatıştan sadece bir gün sonra odasına mahkeme heyeti geldi. Olayları
anlayamayan, sorulan hiçbir soruya cevap veremeyen yarı uyur durumdaki müvekkilin
sorulan soruları anlamadığına hiç bakılmadı. Cevap verememesi dikkate alınmayarak ve aynı sorular eşine yöneltilerek adeta tutuklanan eşi imiş gibi kimlik tesbiti eşine
yaptırılmış, eşinin verdiği cevapları sanki kendi söylemiş gibi tutuklanması gerçekleştirilmiştir. Adını ve doğum tarihini dahi bilemiyor.
Bu raporu önceki gün mahkemeye ilettik ve tahliye talebinde bulunduk.
Başvurumuzun kabul edileceğini hiç sanmıyorum çünkü bugüne kadar yaptığımız bütün itirazlar reddedildi.
Bu olayda sadece hukuk değil, en temel insan hakkı olan yaşam hakkı da ağır biçimde ihlal
edilmiştir. Hakkında bırakın hüküm tesis etmeyi, yargılama bile yapılması mümkün olmayan müvekkilim tutuklanmıştır. Bu eziyete, bu hukuk ve insanlık dışı olaya en kısa zamanda son verilmesini bekliyoruz. Bu vicdansızlığa dur dememiz gerekiyor.”
Sevgili okuyucularım, 72 yaşında bir insan var, belleğini yitirmiş ve binbir hastalıkla boğuşuyor… Devlet hastanesinin raporu ortada ama halen tutuklu durumda.
Mahkemede ifadesi alınamadı, savunma yapamadı ve müebbet hapis verildi.
Bu nasıl hukuktur, nasıl adalet ve nasıl insanlıktır?
Kamuoyu bu olayın takipçisi olmalıdır.

* * *

Emin Çölaşan'ın notu:
Konumuzla çok ilgili değil ama dikkatimi çekti. Raporun altındaki mühürlere dikkatle bakınız. Yedi doktordan beşinin mühürlerinde “T.C. Sağlık Bakanlığı” yazılı ama iki doktorda “T.C.” yok! Bu nasıl oluyor?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp