Top
13/02/2014

O bir particidir!

Sevgili okuyucularım, “Devletin başında” Abdullah Gül isimli biri var. Yani Cumhurbaşkanı olarak görev yapıyor.
O makamda sürekli partizanlık yaptı, AKP ve Tayyip'in temsilcisi gibi davrandı.
Dolayısıyla, o benim cumhurbaşkanım değil.
O göreve seçildiğinde Meclis kürsüsünde -anayasada yazılı metni okuyarak- yemin etmişti:
“…Hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma… Üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Hangisini uyguladı, hangi sözünde durdu?

* * *

Seçildiği günden beri Tayyip'in otomatik imza makinesi olarak görev yaptı. Önüne gelen her yasayı, her kararnameyi gözü kapalı imzalayıp onay verdi.
Yetkileri anayasada sıralanmış… Yetkileri olağanüstü.
Anayasada kendisine verilmiş olan yetkileri partizanca kullandı.
Rektörleri, Anayasa Mahkemesi üyelerini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını, Danıştay üyelerinin dörtte birini, HSYK üyelerini, YÖK üyelerini seçerken hep böyle davrandı.
İşin ilginç yanı, beyefendi bu tercihlerini kullanırken Tayyip-Fethullah kavgası yoktu. Olması bir yana, aralarından su sızmazdı. Dolayısıyla, her iki tarafa da yakın durmak isteyen bizim beyefendi, o görevlere bir sürü cemaatçiyi de getirdi!
Adeta AKP'nin Çankaya şubesinin başında gibiydi. Şimdi de öyle.
Her tutum ve davranışında, her imzasında bunu zaten kanıtladı.

* * *

Tayyip şimdi yeni bir internet yasasını Meclis'ten geçirdi. İnternet ortamı bu iktidarın en büyük belası! İnternetle baş etmelerinin mümkün olmadığını gördüler.
O halde ne yapmalıydı?
Kuzey Kore, Surinam, Gambiya, İran, Suudi Arabistan gibi ülkeler internete sansür uyguluyor, istenmeyen haber, yorum ve haberleşmeler yasaklanıyor.
Tayyip de bu yolu seçti ve internete sansür getiren yasayı Meclis'ten geçirip Bay Abdullah Gül'ün önüne onay için gönderdi.
Toplum kızgın ve tepkili. Hükümetin hoşuna gitmeyen haberler ve yazışmalar sansür edilecek, bunlara yer veren siteler ve kişisel hesaplar sonsuza kadar kapatılacak, üstelik haklarında ceza ve tazminat davaları açılacak.

* * *

Yasa şimdi Çankaya'da, bizim beyefendinin önünde imza için bekliyor. Anayasa uyarınca önünde iki seçenek var:
– İlki, her zaman olduğu gibi onaylayacak ve işi bitirecek.
– İkincisi, toplumun tepkilerini dikkate alıp geri çevirecek, yasayı yeniden görüşülmek üzere Meclis'e iade edecek.
Bundan sonrası için yine iki olasılık var:
– İlki, kendisi tarafından iade edilen yasa Meclis'te yeniden güya görüşülüp AKP çoğunluğu ile aynen kabul edilecek.
– İkincisi, Bay Abdullah Gül'ün bir kez daha veto hakkı yok. Bu durumda onaylamak zorunda. Ancak yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunabilir.

* * *

“Bilmece bildirmece, el üstünde kaydırmaca” olayı işte şimdi huzurlarınızda! Beyefendi ne yapacak, bu bilmeceyi nasıl çözecek!
Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık!
Partisini zor durumda bırakmak istemez… Belki hükümete haber gönderecek:
“Üzerimde büyük baskı var. Ben geri göndereyim, siz yine aynen geçirin…”
Bildiğiniz gibi, ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisi de aday. Öteki adayın Tayyip olması bekleniyor. Çok büyük olasılıkla kafa kafaya gelecekler!
Meclis'e iade ederken şöyle de düşünebilir:
“Ben biraz demokrat ve özgürlükçü görüneyim, Tayyip karşıtlarından oy alayım.”
Her zaman yaptığı gibi aynen onaylayacaksa, belki içinden şu geçebilir:
“Bu yasa partimiz için hayırlıdır, sansür gereklidir. Bas Abdullah imzayı.”

* * *

Otomatik imza makinesi bu!.. Hangi hesapları yaptığı, ne yapacağı, partisine nasıl ve hangi yolla hizmet vereceği pek belli olmaz.
Göreve başlarken ettiği tarafsızlık yemini, sadece kağıt üzerinde kalmış olan yazılı bir metindir.
Acaba sansür yasasını imzalar mı, geri mi gönderir?
Vallahi bilemem, bilsem size söylemez miyim!
Bildiğim tek şey, benim cumhurbaşkanım olmayan o şahıs bir particidir. Particilik neyi gerektirirse onu yapacaktır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp