Top
12/06/2016

Bizim meslek böyle değildi

Sevgili okuyucularım, bu pazar günü de siyasi yazı yazıp sizleri bıktırmak istemiyorum.
Gerçi bu can sıkıcı gündemde ister istemez siyasete bulaşıyoruz, birilerinin sözlerinin peşine takılıp yazmayı sürdürüyoruz ama…
Türkiye'de adına yandaş medya denilen bir takım televizyonlar, gazeteler ve internet siteleri açıldı.
Bunlar -çok üzülerek söylüyorum- bizim gazetecilik mesleğini yozlaştırdı.
İktidar kendi açısından bakıldığında çok olumlu (!) bir iş yaptı.
Bir sürü televizyon kanalı ile gazeteyi devşirdi.
Ben televizyoncu değilim, o olayın dışındayım.
Ama bu mesleğe 1977 yılında adım atan 40 yıllık gazeteci kimliğimle geçmişte yazılı basının ne olduğunu, nasıl olduğunu biraz olsun bilen ve içinde yaşamış biriyim.

*  *  *

Gazetelerde her sabah mutlaka haber toplantısı yapılırdı. Bütün muhabirler ve yöneticiler katılır, günün gündemiyle birlikte kendi gazetelerinin o gün hangi haberleri atlamış, ya da atlatmış olduğunu görürlerdi.
Bunun en önemli yolu da özellikle diğer gazetelerin manşetlerine bakmaktı.
Diyelim ki ilgili muhabir, örneğin Meclis muhabiri kendi alanında önemli bir haberi atlamış. Öteki gazetelerde var ama o gazetede yok.
Muhabir arkadaş toplantıda resmen fırça yer, azar işitir ve çoğu zaman kendisini şu veya bu biçimde savunmaya geçerdi.
Bazen “Onların haberi yanlış” der, bazen başka mazeretler öne sürerdi.
Ya da o arkadaş diğer gazeteleri atlatmışsa yönetimden övgü alır, mutluluk duyardı.
Hatta, gazete yönetimleri bazen o muhabire ikramiye verirdi.
Habercilik geçmişte çok ciddi bir işti.

*  *  *

Şimdi iddialı olarak söylüyorum, hemen hiçbir yandaş gazetede böyle bir uygulama yok!
Haber toplantıları yine yapılsa bile sadece kendi haberlerini sıraya koymak için yapılıyor.
Falanca gazetede şu haber varmış, biz niçin atladık sorusu kimseye sorulmuyor.
Aslında sorulması da gerekmiyor zira adına ‘Haber atlatma' denilen kavram hiç kalmadı.
Her gazetenin kendi çizgisi, kendi kulvarı var.
Gazetelerin çoğu devşirildi ve yandaş yapıldı.
Peki o nasıl oldu?
AKP iktidarı yandaş işadamlarını seçti, onlara kamu bankalarından yüz milyonlarca dolar kredi sağladı ve televizyonlarla birlikte gazeteleri de satın aldırdı.
Böylece çok önemli bir iş başarmış oldu.

*  *  *

İktidar, biraz olsun muhalefet yapmaya kalkışan gazetelerin bile üzerine gitti. Onları korkutmak gerekiyordu!
Hürriyet olayında olduğu gibi patronların üzerine vergicileri saldı.
Amaç o yayın organlarını vergi silahını kullanarak korkutmak, eğer mümkün olursa batırıp seslerini kısmaktı.
Bunda da başarılı oldu.
Patron sindirilmişti.
Zaten kısık çıkan muhalefet seslerinin tümüne yakını kestirildi.
Şimdi başta Sözcü olmak üzere mertçe muhalefet yapan üç veya dört gazete dışında hiçbirinden çatlak ses çıkıyor mu!

*  *  *

Yandaş gazetelere bakıyor musunuz, bilemem!.. Dikkat ediniz, okumaktan değil bakmaktan söz ediyorum!
Bunların tamamı Cumhurbaşkanlığı, ya da Başbakanlık basın bülteni gibi!..
Türkiye'de her şey dört dörtlük mükemmel.
Yukarıdan talimat geliyor, ertesi günkü manşetler ve kullanılacak fotoğraflar öyle belirleniyor…
Ve bir bakıyorsunuz ki yandaşların sayfalarında yer alan neredeyse bütün haberler aynı.
Tayyip dedi ki… Başbakan dedi ki…
Fethullahçı terör örgütüne bindirmek!…
CHP'ye de bindirmek, MHP'yi kollamak…
Üç yıl öncesine kadar Fethullah ve ekibi onların değerlisi idi, şimdi her gün sövüyorlar.
Ergenekon ve Balyoz davalarında kurulan o iğrenç kumpaslara onlar alet oldu. Her gün binbir türlü yalanla kamuoyunu onlar kandırdı.

*  *  *

Yani eskiden haber atlamak, haber atlatmak diye çok önemli, hatta bizim meslek için kutsal olan belli kavramlar vardı ki, aramızdaki tatlı gazetecilik rekabetini bunlar sağlardı.
Şimdi artık yok, rekabet dahil hepsi geride kaldı. Her gazete kendi işine bakıyor!
Böyle bir tablo Türk basın tarihinde hiç görülmedi.

*  *  *

Tiraj rakamlarına bakıyorum, yandaş basın rakamları tümüyle abartılı. Gerçek rakamları vermekten utanıyor olsalar gerek!
Örneğin bayi satışı 30 bin olan yandaş gazete kendisini 150 bin satıyor gösteriyor ki resmi ilanlardan daha çok para alsın.
Marketlerde, taksi duraklarında, ev ve işyerlerinde bunların paketlerle getirilip beleş dağıtıldığını herhalde görüyorsunuz.
Bu işin ustası, iktidar işbirlikçisi olduğu dönemde Zaman gazetesi idi. Bayi satışı sadece 18 bin idi, 900 bin satıyor görünürdü!
(Burada parantez açıyorum, bu dümenlere tenezzül etmeyen iki veya üç gazetenin en başında bizim Sözcü var.)

*  *  *

Türk basını, Türk gazeteciliği ne yazık ki hep kötüye gitti.
Türk basınının önemli bir bölümü devşirildi, büyük paralarla devşirilip yandaş yapıldı.
Doğru haber, habercilik ahlakı, atlatma haber gibi kavramlar sıfırlandı.
Binlerce gazeteci durup dururken kovuldu, başka bir iş bulmaları mümkün olmadı. Piyasa iş arayan gazetecilerle dolu.
Gazetecilik mesleğinin temel kuralları yok edildi, korkarım bundan sonra her geçen gün daha da kötüye gidecek…
Ve gidiyor.
Neredeyse mesleğimizden utanır duruma geldik.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp