Top
11/10/2023

Kim takar 100. yılı!.. Peki ama CHP nerede!

Sevgili okurlarım, Türk siyaseti garip ve anlamsız kısır döngüler içerisinde yuvarlanıp gidiyor.

Her şey tek parti iktidarının keyfine bağlı.

O ne derse öyle oluyor ama gelin görün ki iş bu kadarla bitmiyor. Onun da ötesi var.

Tek parti iktidarının arkasında işin daha önemli boyutu karşımıza çıkıyor.

Tek adam!

Devlet içinde tek kişilik ayrı bir devlet.

Herkes beyefendinin alacağı kararlara, ağzından çıkacak cümlelere dikkat kesilmiş, en önde gelen adamları dahil herkes ondan korkuyor.

★★★

Örneğin il kongreleri yapılıyor, kurultayları yapılıyor, bir sürü isimler seçiliyor ya da seçilmiyor ama değişen bir şey olmuyor!

Kongrelerinde hırgür yok.

Ağzını açabilen, eleştirebilen bir Allah kulu yok.

Sıkıysa biri çıkıp eleştirsin, muhalif kalsın, hayatı kaydırılır. Bu işin sıkıntısını yedi ceddine çektirirler.

O tek adam her şeyi biliyor…

O insanüstü bir yaratık!

Hata yapmaz, her zaman en doğru kararları verir.

★★★

2023 önemli bir yıl idi…

Örneğin Cumhuriyet'in 100. yılı.

Hem devlet, hem de millet tarafından kutlanması gereken bir tarih.

Devleti bıraktık bir yana zira devletin böyle bir kutlama yapmaya, Cumhuriyet'in 100. yılını anmaya hiç niyeti yoktu.

Hazırlanan bir tek program bile bugüne kadar olmadığı gibi bundan sonra da olmayacak.

★★★

Peki millet bu konuda ne yapıyor, acaba ne düşünüyor!

Milletten de tık yok çünkü her birey kendi derdine düşmüş.

İnsanlar korkutulmuş, sindirilmiş, daha da ötesi geçim derdine düşürülmüş…

İşte böylece işin en ciddi ve ürkütücü aşamasına geliyoruz…

Belli kavramların millete bilerek unutturulmak istenmesi…

Aynen Cumhuriyet'in 100. yılı gibi!

★★★

Şimdi benzer soruları şu bizim anlı şanlı CHP'ye de sormak gerekiyor…

Böyle bir süreç göz göre göre yaşanırken, boş vermişlik ülke çapında ve bilerek yaygınlaşırken CHP acaba nerede?

Şimdi belki şöyle diyeceksiniz…

“Hele kendi içlerindeki kavga dövüş durulsun, kongreleri bitsin, ana muhalefet partisi de yapacağını elbette yapar!

Hayır, bu görüşe katılmıyorum.

CHP bu önemli tarihi çoktan atladı.

Bu saatten sonra yapacağı pek bir şey olduğunu sanmıyorum.

Toplumun içine sürüklenmiş olduğu böylesine bir korku ve sorumsuzluk ortamında CHP de kendi köşesinde sessiz kalmaya mahkumdur.

★★★

Dün bir okurumdan, Dr. Oğuz Kangal'dan aldığım mesajı sizlere aynen iletiyorum:

“Saygılar ve selamlar Sayın Çölaşan. AKP'nin 100. yıl kutlamalarını, yani kutlamamalarını eleştiriyorsunuz. Size sonuna kadar katılıyorum. Hatta haddinden fazla kızgın, üzgün ve öfkeliyim.

Ama benim daha fazla kızgınlığım CHP'ye.

CHP'nin kurduğu Cumhuriyet'in 100. yılı gelmiş ve partide olanlara bakınız.

Birbirine düşmüş, birbirinin kuyusunu kazan bir güruh haline gelmişler.

29 Ekim'de kim hangi yüzle Atatürk'ün huzuruna çıkacak!

Oysa bu günlerde mitingler, bilimsel toplantılar, kutlamalar, konserler, eğlenceler olması gerekmiyor muydu?

Bu görüntü, CHP'nin sizin daha iyi bildiğiniz cephelerin, grupların, güçlerin tuzağına düşmüş olduğunu ve onlara zemin hazırladığını göstermiyor mu?

CHP'nin ve CHP'lilerin acilen kendilerine gelmesi gerekiyor, acilen.

Sonsuz saygılarımla.”

İçini böyle döken Oğuz Kangal haksız mı?

★★★

Sevgili okurlarım, 2023 bu memlekette yaşayan 85 milyon insanımız için çok önemli bir yıldı.

Lozan anlaşmasının, Ankara'nın başkent oluşunun ve Cumhuriyet rejimine geçişin 100. yılı…

Ve Atatürk'ün kurduğu CHP, bunu çok üzülerek söylüyorum, ne yazık ki bu önemli kilit yılı bilerek ya da bilmeyerek ıskaladı.

‘Bilerek' olması çok ayıptır, eğer ‘Bilmeyerek' ise ayıbın da ötesinde suçtur, büyük sorumsuzluktur.

Kendi iç kavgalarıyla birlikte bir sürü tırı vırı konulara, kulis çekişmelerine daldılar.

Bu saatten sonra geri dönüş çok zor…

Zira şunun şurasında 29 Ekim'e, yani 100. yıla sadece birkaç gün kaldı ve tren çoktan kaçtı.

Sevgili okurlarım, Araplarla İsrail arasında başlayan savaş bütün dünya ülkeleri gibi bizi de ilgilendiriyor.

Büyük kentlerimizde toplanan şeriatçı güruhlar İsrail'i sloganlar atarak, tekbirler getirerek protesto ediyor.

Dün Korkusuz gazetesinde Can Ataklı'nın yazısında okudum…

Bunlar İstanbul'da hemen yürüyüşe geçip “Mehmetçik Gazze'ye” diye slogan atıyormuş.

★★★

Benzer durum Ankara için de geçerli…

Atatürk Bulvarının yukarı kısımlarında, Seğmenler parkının hemen yanında İsrail büyükelçisinin polis tarafından korunan iki katlı bir konutu var.

Bu kalabalıklar ‘bir merkezden' düğmeye basılınca hemen toplanır, her İsrail-Arap savaşında bu konutun yanına gelir, parka büyük hoparlörler yerleştirip slogan atmaya ve tekbir getirmeye başlar.

Son üç geceden bu yana yine aynı olay sergileniyor…

Ve Çankaya semti ayağa kalkıyor.

Kimi kime şikayet edeceksin!

Evet, büyükelçi konutunun hemen dibinde yüzlerce kişi tarafından gecenin geç saatlerine kadar slogan atılıyor, topluca tekbir getiriliyor.

★★★

Bu memlekette her türlü (en masum) toplantılar ve yine (en masum) gösteri yürüyüşleri bile yasaktır. Önceden izin alınması gerekir.

Aksi takdirde polis tarafından gözaltına alınır, belki dayak yer ve belki de mahkemede tutuklanırsınız.

Şimdi bir başkent düşünün, o başkentte ülkesini temsil eden büyükelçi gecenin geç saatlerine kadar sözlü olarak hem de hoparlörlerden yükselen seslerle taciz edilmekte, polis ise başkentin göbeğinde olanları görmezden gelmektedir…

İsrail düşmanlığı ayrıdır, devletin bu gibi çığırtkanlıklara ve hukuksuz davranışlara göz yumup adamına göre muamele yapması ayrıdır.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp