Top
10/10/2023

100. yılda fiyat indirimi komedisi

Sevgili okurlarım elimize büyük bir fırsat geçmişti, Cumhuriyet'in 100. yılını devlet ve millet olarak kutlayacaktık ama yanıldık.

Bizi yönetenlerin böyle bir niyeti zaten yoktu…

Bu konuda hiçbir şey yapmayacakları çok önceden belli olmuştu. Ne yapsınlar, adamların içinden gelmiyordu ki!..

Ve gerçekten de bugüne kadar hiçbir şey yapmadılar, adım atmadılar.

★★★

Pardon, bu kadar iddialı konuşursam haklarını yemiş olurum!

Çok önemli bir adım attılar…

Birilerine bir marş sipariş ettiler…

Ve bu marşın tanıtımı için 30 Ağustos gecesi Saray'da görkemli bir resepsiyon düzenlediler.

Bandolar ve orkestralar bu marşı memleketin yüksek yöneticileri ve o kadar yüksek olmayan diğer davetlilerin huzurunda çaldı!

Marşın sözlerini soracak olursanız birazcık tuhaftı.

İçinde bir dize bile yer alıyordu:

Türkiye yüzyılı titretiyor dünyayı!

AKP'nin icadı olan yeni sloganımız Türkiye yüzyılı!

Neyi titretiyormuş, nasıl titretiyormuş, o yüzyıl neredeymiş falan filan…

Bu saçmalığın neyini tartışmalı…

Belli ki orta okul müsamerelerine layık olan marşın bu gibi bazı bölümleri, açılan göstermelik yarışmayı o eser kazansın diye araya sokuşturulmuştu…Ve kazandırıldı!

★★★

Bir şeye daha dikkatinizi çekmek isterim…

Şimdi piyasaya sürülmek istenen ancak hiçbir kesimde tutmayan o 100. Yıl Marşında pek de “önemi olmayan bir eksiklik (!)' vardı.

‘Atatürk ismine bir kez olsun yer verilmemişti.'

Bu cingözlüğü biz yemedik.

Yiyen olup olmadığını bilemeyiz! Elbette olmuştur.

★★★

Bu konuda yazacak daha çoook şeyler olacak. Onları da gelecek günlerde ele alıp değinirim.

Burada önemli olan şudur…

Cumhuriyet'in 100. yılındayız.

Şunun şurasında 29 Ekim'e sayılı günler kaldı. 

Bu konuda hazırlanmış herhangi bir program yok, çalışma yok, kısacası hiçbir şey yok.

Sadece yine göstermelik, protokol gereği yapılacak bir Anıtkabir ziyareti var.  

Bu saatten sonra yapacakları bir şey yok.

Böyle bir takım kutlamalar yapmak Türkiye'yi yönetmekte olan bu efendilerin işine gelmez.

Bunu açıkça söyleyemezler ama durum ne yazık ki böyle…

Zira böyle bir girişimde bulunsalar hemen arkasından gündeme Atatürk devrimleri,  önce saltanatın sonra halifeliğin kaldırılması, devrimler eşliğinde lâik Cumhuriyet rejiminin kurulması gibi bu efendilerimizi son derece rahatsız eden bazı ‘acı gerçekler (!)' gelecek.

★★★

Ancak bu konuda bazı ciddi ve önemli adımlar attıklarını da inkâr etmeyelim zira çok ayıp etmiş oluruz!

100. yıl konusunda Ticaret Bakanı Ömer Bolat (ve dolayısıyla hükümet) tarafından çok ciddi ve önemli kararlar alındı…

“Cumhuriyet'in 100. yılı kapsamında fiyatlarda indirim!”

Piyasalar meğer böylesine tutarlı adımlar atılmasını bekliyormuş!

Bakan Bey şöyle buyurdu:

“Cumhuriyet'in 100. yılına yakışır bir şekilde marketlerimize indirim çağrısında bulunuyoruz.”

Ne yakışır ne yakışmaz, bilmiyoruz ki!

★★★

Bundan sonra markete, bakkala, manava ve de pazara her girdiğimizde, karşımıza şöyle etiketler çıkabilir, sakın ola ki şaşırmayın:

‘Görülmemiş indirim. Domates 100. yıl nedeniyle 30 lira, peynir 390, et 330 lira.

Al vatandaş al, böylesi bir daha gelmez. Doya doya, tıksırıncaya kadar ye!'

Bakan Bey'in bu çağrısına beyaz eşya sektörü de olumlu yanıt vermiş. Buzdolabı, çamaşır makinesi vesaire bile ucuzlayacakmış.

AKP'nin propaganda mekanizmasına alet olan medyamızda yüz güldüren haberler birbirini izliyor.

Vallahi ben söyleyenlerin yalancısıyım, giyim dahil bütün toptancı ve perakende sektörleri olumlu yanıt veriyormuş, “Biz de indirim istiyoruz” diyormuş.

İsteyen çok ama yapan yok.

★★★

Bendeniz de burada kendi payıma küçücük bir destek çağrısı yapmayı görev biliyorum:

‘Sayın ve değerli vatandaşlarım, Cumhuriyet'in 100. yılında bunlar hiçbir şey yapmıyor diyenlere sakın ola ki kulak asmayın. Onlar bozguncudur. İşte size başımıza musallat olan enflasyon belasını nasıl yok edeceklerini anlatıyorum. Yukarıdan bir düğmeye basılınca bütün fiyatlar düşecek ve her türlü alışverişinizi rahatça yapacaksınız. Paranız cebinizde kalacak. Bu kampanya tutar. Hayrını görün. Amin.”

Sevgili okurlarım, Yahudiler Filistin topraklarını bol para vererek satın almaya Osmanlı döneminde başladılar. Parayı gören, zamanında Mehmetçiği arkadan vurup ihanet eden Arap neyi varsa sattı ve oralardan gitti.

Yahudiler ise o toprakları ihya etti. Çöl yeşillendi, yeni kentler kuruldu, uygarca bir düzen getirildi.

Devletlerini 1948'de kurduklarında Araplar açısından iş işten geçmişti.

O tarihten bu yana bütün dünya İsrail-Arap savaşlarını izliyor.

Arap alemi ABD desteğini arkasına alan bir avuç Yahudi ile baş edemedi ve her savaştan yenik çıktı.   

★★★

Bu gibi işlerin uzmanı falan değilim… Televizyonlarda her gün boy gösterip her konuda ahkâm kesen yeterli sayıda uzmanlarımız elbette ki her şeyi çok daha iyi bilir.

Ama bana soracak olursanız, bu son savaşta aklımın almadığı bazı hususlar var.

İsrail, Hamas'ın patlatacağı binlerce roketi falan bence biliyordu. Ciddi, tutarlı ve her an savaşa hazır bir devletin bu konuyu ıskalamış olması mümkün değildir.

Hamas'ı yok etme uğruna insan unsuru dahil vereceği (ve vermekte olduğu) bütün kayıpları göze almıştı.

Bir şey daha var…

Hamas şu anda eline geçirmiş olduğu asker ve sivil, kadın ve erkek yüzlerce İsrail vatandaşını gelecek günlerde ‘pazarlık kozu' olarak kullanacak ve yakışıksız bir sürece adım atacak.

★★★

Peki bu iş nasıl biter?..

Bütün Arap-Yahudi savaşlarında olduğu gibi İsrail bence şu veya bu biçimde yine kazanır.

Belki bu kez kayıpları biraz daha fazla olur ama İsrail ne yapacağını bilir. Hesabını yapmıştır.

Ötesini bir avuçluk İsrail'in karşısında uzun yıllardan bu yana ‘ezik ve çaresiz' kalıp zavallı duruma düşen dindaşlarımız düşünsün!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp