Top
10/04/2014

“Suçluyorum”

Sevgili okuyucularım, Fransa'da 1800'lü yılların sonunda dünya hukuk tarihine geçen bir dava görüldü. İddialara göre yüzbaşı Alfred Dreyfus Almanya için casusluk yapıyor, Fransa'nın gizli askeri belgelerini Almanlara satıyordu.
Sanık Dreyfus 1894 yılında mahkemeye çıkarıldı ve tutuklandı. Yaptığı savunmalarda suçlamaları reddetti ama sonuç değişmedi.
Müebbet hapis cezası alan Dreyfus deniz aşırı adalardan birindeki cezaevine gönderildi.
Ancak kamu vicdanı bu haksız karardan tatmin olmamıştı.
Fransa'nın ünlü yazarı Emile Zola bu inanılmaz hukuksuzluk konusunda -yıllar sonra- bir açık mektup yazdı ve gazetelere verdi.
Mektubun başlığı “Suçluyorum” idi. Mektup kamuoyunda büyük yankı yarattı.
Zamanla ortaya bazı belgeler çıkmaya başladı ve Dreyfus'un suçsuz olduğu anlaşıldı.
Ancak Fransız yargısı tükürdüğünü yalamıyordu.
Yıllar süren tartışmalar sonrasında Fransız Yargıtayı bu kararı bozdu ve Dreyfus suçsuz bulunarak beraat ettirildi.
Yıl 1906 olmuş, Dreyfus 12 yıl boyunca hapishanelerde çürütülmüştü.
12 yıl önce sökülen nişanları aynı yerde yapılan törenle yeniden takıldı ve kendisine ayrıca Fransa'nın en büyük nişanı olan Legion d'Honneur nişanı verildi.
Haksızlık, hukuksuzluk, iftira ve imzasız ihbar mektuplarıyla dolu olan bu olay dünya adalet tarihine Dreyfus davası olarak geçti.

* * * *

Yazıma niçin bu olayla girdim?.. Çünkü dünya tarihinde nice Dreyfus olayları yaşandı.
Şimdi Türkiye'de bir dava görülüyor ki, Dreyfus olayına çok benziyor.
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon'la birlikte bazı asker ve sivillerin Malatya'da görülmekte olan Zirve Yayınevi davasında tutuklu yargılanıyor olması…
Hurşit Paşa bu iktidarı kızdıran komutanlardan biriydi. Ege Ordusu Komutanlığı, 1. Ordu Komutanlığı yapmış ve emekli olmuştu.
Önce Ergenekon'dan tutukladılar. Kısa süre önce bütün sanıklarla birlikte tahliye edildi.
Zirve davasında ise cinayet kışkırtıcılığı (!) nedeniyle (Silivri'de) hapis yatıyor ve olayla uzaktan yakından ilgisi olmadığı halde tahliye edilmiyor…
Çünkü şeytan azapta gerek!

* * * *

18 Nisan 2007 günü Malatya'da korkunç bir cinayet işlendi. Bir iş hanındaki Zirve Yayınevi dört kişi tarafından basıldı ve Hristiyan misyonerliği yaptığı iddia edilen biri Alman ikisi Türk üç kişi boğazları kesilerek öldürüldü.
Zanlıların dördü de polis tarafından yakalandı.
Ergenekon davası o sırada henüz ortada yoktu. Sonra o dava da açıldı ve günün birinde mahkemeden karar çıktı:
Zirve Yayınevi katliamıyla Ergenekon birleşmelidir!..
Ve Malatya'daki yargılama başladı.
Ancak mahkeme bir türlü karar veremiyordu. Dava uzadıkça uzuyor, giderek içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyordu.
Yeni iddianameler hazırlanıyor, ifadeler değişiyor ve ortaya İlker Çınar isimli biri çıkıyordu.
Hukukta görülmemiş bir olaydı.
Adam davada hem sanık, hem tanık, hem de gizli tanık oluyordu!

* * * *

Cinayetin işlendiği 18 Nisan 2007 günü Hurşit Paşa Malatya İnönü Üniversitesinde bir konferansta konuşmacı. Konusu 21. Yüzyılda Türkiye.
Davet eden o günkü rektör, sonra Ergenekon davasında tutuklanan, hapishanede kanser olan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu.
Konferans günü haftalar önce belirlenmiş, protokol hazırlanmış. Hurşit Paşa Malatya ziyaretini eşiyle birlikte yapıyor.
Cinayetten bir süre sonra bir iddia ortaya atılıyor:
“Cinayeti aynı gün için Hurşit Tolon örgütlemişti. Hristiyan misyonerleri o öldürttü!”
Dosya gidip geliyor, duruşmalar yapılıyor ama Tolon'u suçlayacak en ufak bir şey yok.

* * * *

İşte bu aşamada devreye İlker Çınar sokuluyor ve Tolon'u suçlamaya başlıyor.
Önce kim olduğuna bakalım:
Türk ordusundan ihraç edilmiş bir uzman onbaşı!
Firar etmiş, göreve alkollü gelmiş, çeşitli hapis cezaları almış ve en sonunda ihraç edilmiş biri.
Daha sonra yeniden başvurularda bulunup geri alınmasını istemiş, hepsi reddedilmiş.
Mahkemeye başvurup ifade veriyor:
“Türk Silahlı Kuvvetlerinde Hurşit Tolon tarafından kurulmuş olan ve TUSHAD diye bilinen gizli bir örgüt var. Bu örgütte siyah kuvvetler, beyaz kuvvetler var. Bunların görevi terör yaratıp cinayetler işlemek. Zirve Yayınevi cinayetini de bunlar işledi.”
Mahkeme İstanbul Emniyeti tarafından ifadesi gizli tanık olarak alınan, sonra kimliği ortaya çıkınca açık tanık olan, en sonunda da davaya tutuksuz sanık olarak eklenen bu şahsın iddialarını ciddiye alıyor.
Bu aşamada İstanbul'da savcı Zekeriya Öz'ün devreye girmesiyle dokuz kişi daha tutuklanıyor. Çoğu muvazzaf jandarma subay ve astsubayları.
Malatya mahkemesi 18 Ocak 2013 günü bir karar alıyor:
Hurşit Tolon'un Zirve Yayınevi cinayetinden tutuklanmasına!
Sevgili okuyucularım, bu olay hukuk değil, tam bir film gibi!.. Yazacak daha çok şey var. Yarınki yazımı da lütfen okuyun ki olayın devamını görün.
Hani Emile Zola açık mektubuna “Suçluyorum” başlığı atmıştı ya, siz yarınki bölümü okuyunca bakalım ne diyeceksiniz!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp