Top
10/04/2013

Nedir bu Ergenekon!!!

Sevgili okuyucularım, adına Ergenekon denilen güya çok gizli bir terör örgütünü (!) ortaya çıkardılar. Neredeyse altı yıldan bu yana Ergenekon'la yatıyoruz, aynı örgütle kalkıyoruz. Türkiye'nin çok sayıda yurtsever ve aydın insanı bu davada tutuklu, ya da tutuksuz yargılanıyor. Tutuklamalar 2007 yılının temmuz ayında başladı, sürdü gitti. Gazeteciler, üniversite rektörleri, üniversite hocaları, subaylar, generaller, siyasi parti başkanları, işadamları…

Şimdi biraz geçmişe dönelim, neler olduğunu kısaca anımsayalım.
İstanbul'da özel yetkili bir savcı vardı:
Zekeriya Öz!
Onun verdiği emirlerle insanların evleri sabahın köründe polis tarafından basılıyor, herkes yaka paça götürülüyordu. Korkunç bir terör ortamıydı ama terörü yaratan bu kez devletti.
Götürülen herkes Zekeriya Öz tarafından tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk ediliyor, her sevk edilen otomatik olarak tutuklanıyordu. Savcının gözaltına alınanlara sorduğu sorular doğrudan polis tarafından hazırlanıyordu.
Sözde “Silahlı terör örgütü” mensupları darbe yapacak, hükümeti devirecekti!
AKP iktidarı, Ergenekon masalını kendi siyasi çıkarları doğrultusunda kullandı.
İnsanlar korkutuldu, kitleler sindirildi.
Toplumda bugünkü sessizliğin, tepkisizliğin ve ürkekliğin temelinde o dava yatıyor.
Tayyip kendisini “Ben Ergenekon davasının savcısıyım” diye tanımladı.
Yargı işte bu aşamada siyasi iktidar tarafından tümüyle ele geçirildi.
Davadaki hukuksuzlukları görüp tahliye kararı vermeye cüret eden birkaç hakim derhal görevden alındı, sürgün edildi, emekli olmaya zorlandı.

* * *

Baskınlar ve tutuklamalar sürüyordu. Aradan aylar geçti, duruşmalar başladı. Duruşmalarda hukuk ayaklar altına alındı. Piyasaya kim oldukları bilinmeyen gizli
tanıklar çıkarıldı. Sonra bunların çoğunun isimleri ve kimlikleri ortaya çıktı.
Şu işe bakın ki, Şemdin Sakık isimli PKK'lı katil bile bu davada tanık olarak dinlendi!
Gizli tanıkların bir bölümü geçmişte işledikleri yüz kızartıcı suçlar nedeniyle hapis yatıyordu.
Küçük oğlan çocuklara tecavüz, ablasının kızı olan öz yeğenine fuhuş yaptırmak, adam vurmak, gasp, hırsızlık!.. Bazıları ise PKK itirafçısı idi.
Bu şahıslar mahkemeye getirildi, masum insanları suçladılar.
Bazıları açıktan tanıklık yapıp geçmişte gıcık kaptıkları sanıkları suçlamaktan utanmadılar.

* * *

Bütün bu aşamalarda iktidarın emir kulu olan yandaş medya olanca hızıyla devreye sokuldu.
Birileri bunlara düzmece bilgi ve belgeleri servis ediyor, bunlar da yine hiç utanmadan yayınlıyordu.
Örneğin faili meçhul cinayetlerden söz ediliyordu. Doğu ve Güneydoğu'da binlerce insanın
Ergenekon sanığı subaylar tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor, bir sürü yerde kemikler bulunduğu açıklanıyordu.
İş, tam bir rezalet boyutuna varmıştı.
Bazı yandaş gazetelerde tarifler veriliyordu:
“Tabur nizamiyesinden gir, solda bir yokuş var. Orada garajların yanında bir tepe bulunuyor. Faili meçhul cinayetlerde öldürülenlerin cesetleri işte orada gömülü.”
Askeri birliklere ve böyle bir sürü yere bu saçma sapan ihbarlar sonrasında savcılar tarafından baskın düzenleniyor, arazi kepçelerle kazılıyor, bulunan bütün kemikler
çıkarılıp Adli Tıp Kurumu'na gönderiliyordu.
Böyle binlerce kemik gönderildi.
Adli Tıp bunları tek tek inceledi ve raporlar düzenledi:
“Ölmüş hayvan kemikleri olduğu saptanmıştır. Kuş, inek, keçi, koyun, at kemikleridir!..”

* * *

Yandaş medyanın utanmazlığı bununla da bitmiyordu. Bir şey daha tutturmuşlardı:
“Ergenekon terör örgütü, toplantılarını Ankara'da Kent Otel'de yapmıştı!”
O yemekli toplantılara ben de katılırdım. Düzenleyen, rahmetli abimiz İlhan Selçuk. Kent Otel'de 300 kişilik büyük balo salonunda…
Toplantılar ayda bir kez yapılıyor. Uzun yemek masaları kurulmuş. Katılımcı sayısı -hiç saymadım ama- herhalde 100 dolaylarında. İçlerinde gazeteciler, hukukçular, avukatlar, üniversite hocaları, emekli subaylar, belediye başkanları, milletvekilleri var.
Salon çok büyük. Dolayısıyla hiç kimsenin, sesini başkalarına duyurması mümkün değil. Bunu başarmak için seyyar mikrofon kullanılıyor.
İsteyen herkes, İlhan abi'nin söz vermesiyle mikrofonu alıp konuşuyor. Salonda bazı kişilerin koruma polisleri de var! Peki orada ne konuşuluyor?
Her toplantı sonrasında, gelecek toplantının konusu belirleniyor.
Aklımda kalan konuları sayayım:
“Türkiye'nin tarım politikaları ve sorunlar… Türkiye AB ilişkileri… Medyanın durumu ve yozlaşması…”

* * *

Ortada ne örgüt toplantısı vardı, ne de benzeri bir şey. Hatta bazı konuşmacılar konuyu uzattıkça uzatıyor ve insanlar sıkılmaya başlıyor, bazen de çeşitli konularda sert tartışmalar çıkıyordu! Yemeğe katılanların bazılarını ise pek kimse tanımıyordu! Kim olduklarını herkes birbirine soruyor, İlhan abi rica ediyordu:
“Söz alanlar lütfen önce kendilerini tanıtsınlar.”
Yemek ücretini herkes kendi veriyordu. Yani örgüt değil! Kişi başına ücret 35 lira idi.
Yandaş medya bu konuda bıkmadan usanmadan yayınlar yaptı:
“Ergenekon çetesinin buluşma yeri Kent Otel'di! Örgüt toplantıları orada yapılıyordu!..”
Sonra baktılar ki Kent Otel toplantılarından onlara mama yok, bu yalanı terk etmek zorunda
kaldılar.
O koskoca salonda mikrofonla yapılan konuşmalarla gizli örgüt toplantıları!..
Kemikler gibi Kent Otel olayı da fos çıktı.

* * *

Ergenekon yargılaması yıllardır sürüyor. Devletin Genelkurmay Başkanı ve bugüne kadar binlerce insanın hayatını kurtaran dünya çapındaki hekim Prof. Dr. Mehmet Haberal bile “Terörist” oldukları iddiasıyla tutuklu!
Sanıkların çoğu, birbirleriyle duruşma salonunda tanıştı… Ve bunca duruşma sonrasında şu sorulara mahkeme veya savcılık tarafından açıklama getirilmesi mümkün olmadı:
Örgüt ne zaman, kimler tarafından kurulmuş?
Başı kim, kıçı kim? Yönetim şemasında kimler var?
Örgütün dünya görüşü ne?
Darbeyi hangi silahlarıyla yapacak, hükümeti zor kullanarak nasıl devirecekti?
Silahlar nerede?
Para kaynakları nereden sağlanmış?.. Belgeler nerede?
Böyle yüzlerce soru var ama hiçbirine verilen yanıt yok.

* * *

Sevgili okuyucularım, darbeci terör örgütünün (!) silahı yoktu. Ancak örgüte silah, mümkünse bir saldırı monte etmek gerekirdi. Bula bula Danıştay saldırısını buldular ve Alparslan Arslan isimli katili davaya eklediler!
Buna kendileri de inanmadı ama olsun varsın, dostlar alışverişte görsün!
Ergenekon mahkemesi yakında kararını açıklayacak, darbecilikle, terörle uzaktan yakından ilgisi olmayan masum insanlara -aynen Balyoz davasında olduğu gibi- ağır hapis cezaları yağdıracak.
Onların bütün suçu, geçmişte AKP iktidarına karşı çıkmak.
Ne yazık ki bu davalar AKP'nin siyasetine alet edildi.
Ama çok daha yazık ki hukuk, adalet ve yargının bağımsızlığı kavramları ağır yara aldı.
Bu yaraların tedavisi mümkün değil.
Bu siyasi davalarla Türkiye'de çok kötü bir yol açıldı.
Bundan sonra gelen her iktidar yargıyı oyuncak etmeye kalkışacak.
Elbirliği ile çok yazık ettiler.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp