Top
09/01/2014

Allah’ın sopası

Sevgili okuyucularım, Türkiye'yi yönetmek için muhteşem bir ittifak kurmuşlar, koalisyon oluşturmuşlardı.
AKP-Cemaat!
AKP devleti ele geçirmiş, devletin bütün yetki ve olanaklarını cemaat denilen topluluğun emrine vermişti. Aralarından su sızmıyordu.
Cemaatin başı olan şahıs yıllardan beri Amerika'da yaşıyor, Türkiye'yi oradan yönetiyordu.
Adamlar acayip bir biçimde örgütlenmişti.
Valilerin, kaymakamların ve özellikle de polisin büyük çoğunluğu onların elinde idi.
Yargının tümüne yakınını ele geçirmişlerdi.
Bu koalisyon AKP iktidarı boyunca tıkır tıkır işledi. Aralarında hiçbir sorun yoktu. Cemaatin oy desteği her seçimde iktidar partisine akar dururdu.
Öyle bir durum ki, alan memnun satan memnun!
İki taraf da mutluluğun zirvesinde yaşıyordu. İktidar devleti ele geçirmiş, öteki ise iktidarın gölgesine sığınıp devleti yeniden ele geçirmişti.
Ortalıkta çift başlı bir devlet vardı!

* * *

Tayyip'in bizzat yarattığı canavar günün birinde öylesine büyüdü ki, onu ve iktidarını yok etmeye kalkıştı.
Ellerinde acayip bir güç vardı.
Okullar, yurtlar, dershaneler, gazeteler, televizyon kanalları ve irili ufaklı işadamları. Para boldu, oluk gibi geliyordu. Her yerden para fışkırıyordu.
Amerika'da yaşayan Fethullah ise durumdan memnundu. Yaşamını Pensilvanya'da görkemli bir çiftlikte sürdürüyor, hükümet üyeleri bile onu ziyarete gidip elini öpüyor, “Bize bir emriniz var mı hocaefendi” diye kendisine sık sık soruluyordu.
O da büyük bir tevazu gösterip “Estağfurullah, estağfurullah” diyor, “Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Başbakanına saygılarının iletilmesini” rica ediyordu…
Çünkü her ikisi de onun yakın adamlarıydı. Hele Çankaya'da oturan, o bambaşka ve çok değerliydi!
Çankaya'daki bu gibi konularda fazla renk vermez, açığa çıkmaz, tarafsız görünür ama desteğini çaktırmadan verirdi.
Al gülüm ver gülüm mekanizması tıkır tıkır çalışıyordu.

* * *

Geçen yılın sonlarında ortaya acayip, inanılması mümkün olmayan bir kavga çıktı. Tayyip iktidarı, Fethullah tayfasının elinde ve yönetiminde olan dershanelere kafayı takmıştı. Gelen istihbarata göre cemaat dershanelerden korkunç para kazanıyor, elde edilen bu olanakları kullanarak AKP'ye karşı yavaş yavaş örgütleniyordu.
Cemaat, hükümetin dershaneler kararına büyük tepki gösterdi. Ellerindeki altın yumurtlayan tavuğu kimseye kaptırmaya niyetleri yoktu.
Birbirlerine karşı ellerindeki medyayı kullanarak saldırıya geçtiler.
Birbirlerini suçlamaya, hırpalamaya, gagalamaya başladılar.
Sonrasında dershane kavgası daha da büyüdü ve devlete sıçradı. Devleti yıllarca ele geçirip parsellemişlerdi. Tayyip emir verdi:
“Fethullah takımı nerede varsa temizlenecek.”
Ancak Fethullah ekibi devletin her yerinde vardı.
Valiler, hakim ve savcılar, kaymakamlar ama özellikle de polis.

* * *

Vay, sen misin benim cemaatime yan bakan!.. Sen misin Fethullah hocamızı aşağılamaya, ona tavır almaya, bizim dershanelerimize el koymaya kalkışan!..
İpler koptu.
Fethullah tayfasına özellikle yandaş-yalaka medyalarını kullanarak ñmilitanları aracılığı
ile- hakaret etmeye başladılar.
Devletin her kademesinde etkili olan cemaat ekibi boş duracak değildi.
Onların da medyası vardı, karşı saldırıya geçtiler.
Her alımda, her ihalede, vurulan her kazmada vurgun, yolsuzluk, rüşvet olduğunu bilen cemaat ekibi ellerinde bulunan, ancak işleme konulmayan dosyaları birer birer raftan indirmeye başladı.
Operasyonlar bu kez Tayyip tayfasını korkuttu çünkü yolsuzluk işleri şimdi kendisine ve çoluk çocuğuna uzanmak üzereydi. Ayakkabı kutularından çıkan milyonlar, İran'lı sahtekarlar, ülkemizin kanını emen sülükler yavaş yavaş içeri tıkılmaya, Tayyip'in Bakan'ları istifa etmeye başladı!
Cemaat intikamını alıyordu.

* * *

Bu kez iktidar “Savaşta bu kadar zayiat yeter, şimdi sıra bizde” deyip tam kadro saldırıya geçti.
Operasyon emri veren savcılar, operasyon düzenleyen polisler derhal sürgüne gönderildi.
Akın İpek gibi cemaatçi işadamları, medya patronları vergi incelemesine alındı.
İllerin Milli Eğitim Müdürleri, Maliye Bakanlığı üst düzey görevlileri, İl Emniyet Müdürleri görevden alındı. Bütün büyük illerin Emniyet Müdürleri kızağa çekildi.
Devlette Fethullahçı temizliği başlamıştı.
Dün Ergenekon operasyonlarını yapan savcıyı kahraman ilan edenler, bugün aynı savcının beleş yurt dışı gezilerini manşetten vermeye başladı.
Dün Gezi olaylarını İstanbul'da gaddarca bastıran, emrindeki polislere “Çanakkale destanını yeniden yazdınız” diye mesaj atan Çevik Kuvvet Müdürü de bu furyada açığa alınmaktan kurtulamadı.
Allah'ın sopasını görün.
Gerekçe hep aynıydı:
“Bize diklenen cemaati devletten temizliyoruz.”
Yargıda AKP'nin arka bahçesi olarak görev yapan, kendilerine ters düşen kararlar veren hakim ve savcıları derhal yok eden HSYK bile şimdi bu kargaşadan nasibini almak üzere. Yetkileri budanacak, daha beter kul köle yapılacak.

* * *

Sevgili okuyucularım, burada bir kez daha ve önemle vurguluyorum. Bunların iktidarı döneminde her ihalede, her alımda yolsuzluk ve rüşvet var.
Şimdi dört hükümet üyesinin istifalarıyla sonuçlanan yolsuzluk ve rüşvet olayları, biliniz ki gerçekte olanların milyarda biri bile değildir.
Türkiye ümüğüne kadar soyuldu.
“Bizim Allah'ımız var” diye bağıra bağıra soydular, malı götürdüler.
Cami avlularında siyaset yaptılar, iş bitirdiler.
Devletin ve milletin malını mülkünü ölmüş eşek fiyatına sattılar, yerli ve yabancı işbirlikçilerine peşkeş çektiler.
İmar planlarını değiştirdiler, en büyük vurgunları kendi müteahhitlerine rüşvet karşılığında yaptırdılar.
Şimdi Allah'ın sopası bunların üzerine şöyle bir dokundu, ortaya hangi pisliklerin saçıldığını hep birlikte gördük.
Şimdi devlette hoşlanmadıkları kim varsa “Fethullahçıdır” bahanesiyle şutluyorlar. Ucu kendilerine dokunan operasyonları yapan ve yaptıran herkesi “Fırsat bu fırsattır” deyip tasfiye ediyorlar.
Allah'ın o sopası biraz daha dokunursa, bakın neler neler çıkacak!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp