Top
06/06/2013

Sinir bozan şahıs

Sevgili okuyucularım, bir gerçeği hepimiz çok iyi bilmeliyiz: Tayyip isimli şahıs milletin sinirlerini bozan birinci unsur. Ağzını her açtığında ve her konuştuğunda insanları çıldırttı, tepesini attırdı.
Kafası kıyaktı…
Alkolden değil, iktidar sarhoşluğundan kıyak olmuştu. Başı dönüyor, kendisini dev
aynasında görüyor, hırslanıyor ve asap bozucu laflar edip toplumu geriyordu.
Dikkat ediniz, o ağzını açmadığı zaman Türkiye gergin değil.
Bir süre önce hastalandı, piyasaya çıkamadı. Ortalık yatışmıştı.
Şimdi şu son olaylar olurken kendisi Fas-Cezayir-Tunus gezisinde. Orada sustu, ahkam kesemedi…
Ve sahneye AKP'nin iyi polis rolüne soyunan iki elemanı çıktı:
Bay Abdullah Gül ve ağlamaklı Bülent!
Kitleler sokağa dökülmüştü.
Olayların önü alınamıyordu. Vaziyetin kötüye gittiğini ama en önemlisi, çaresiz olduklarını gördüler.
Günlerce uyutmadıkları polis yorgun düşmüştü, aç ve baygın durumdaydı. Elde diri polis
kalmamış, üstelik Brezilya ve Güney Kore'den ithal edilen gaz stokları tükenmişti.
İki gün sonra polis yere serilecek, bu kez askerden yardım istemek zorunda kalacaklardı. Belki de sıkıyönetim ilan edeceklerdi.
Nitekim Ankara'da kitleler Başbakanlık binasına yaklaşınca binayı asker kuşatması altına almak zorunda kaldılar.
Sadece Tayyip'in değil, hepimizin çok büyük şansı varmış! Şimdi bulunduğu dış gezi onu kurtardı.
Eğer Türkiye'de olsaydı o fren tutmayan mübarek ağzını yine açacak, saçma sapan konuşmalar yapıp milletin asabını bozmaya devam edecekti.
Sabırlı olalım, iki gün daha bekleyelim! Eli kulağında. Bugün yarın gelecek ve bakalım neler diyecek, hangi vecizeleri yumurtlayacak!

* * *

Türkiye böylesini gerçekten görmedi. Kendisini “Büyük siyasetçi, büyük devlet adamı”
zanneden, ancak ağzından çıkanı kulağı duymayan sıradan bir şahıs!..
O dev aynasının karşısına geçtiğinde “En büyük benim, başka büyük yok” diye günde Allah bilir kaç kez içinden geçiren bir özenti abidesi…
Her zırvalaması sonrasında hükümet ve parti yetkilileri tarafından kurtarılmak istenen biri. Sadece son günlerden bir örnek:
“Sayın başbakanımız ayyaş demekle herhangi bir kimseyi (yani Atatürk ve İnönü'yü) kast
etmemiştir. Sözün gelişi söylenmiş sözlerdir!”
Türk siyasetine utanç verici damgalar vuran her şey onun ağzından fışkırmıştır.
Yine son günlerden birkaç örnek:
“Bas gaza, üç çocuk isterim.”
“İki ayyaşın çıkardığı yasa.”
“Çapulcu.”
“Alkolik.”
“Seçmenimizi evlerinde zorla tutuyoruz, sabırlı olun diyoruz.”

* * *

Dünya padişahı (!) hem elini, hem de burnunu insanların yatak odalarına kadar sokmaktan utanmadı. Her gittiği yerde kendisine has edalarla aynı zırvaları sayıp döküyordu:
“Bak en az üç çocuk isterim haaa… Tamam mı, anladın mı?..”
Çünkü o çocukları babasından kalan servetle, ya da kendi cebinden besleyecek, yedirip içirecek, okutup adam edecekti!
Ankara'da girdiği bir işyerinde karşısına gariban memur çıktı, ona kaç çocuğu olduğunu sordu. Bir çocuk olduğunu öğrenince söylediği sözler yüz kızartıcıydı:
“Bas gaza, üç yap.”
Dedim ya, üç bin polisten oluşan koruma ordusunun arkasına sığınmış, kendisini dev aynasında görüyordu. Ona karşı çıkmak. İtiraz etmek asla mümkün değildi.

* * *

Ulusal bayramlarımızın kutlanmasını iptal ettiren…
İktidarını din ticareti ve din sömürüsü ile sürdüren…
Yargıyı resmen ele geçirip teslim alan…
Binlerce masum insanı hapishanelerde çürüten…
Tüm özgürlükleri yok eden…
Ülkemizin bütün kaynaklarını yandaşlara ve partililere peşkeş çekip büyük kentlerimizin
yağmalanması sürecini başlatan…
Mustafa Kemal Atatürk'ü belleklerden silmeye yeltenen…
Milletimizin özel yaşamına müdahale etmeye kalkışan…
Türkiye Cumhuriyeti'ni din kurallarıyla yönetme hayalleri kuran…
Kurduğu polis devleti ve ele geçirdiği yargıyla, kendisinden olmayan herkesi susturmayı ve içeri atmayı amaçlayan…
Yargıya olan güveni sıfırlayan…
O utanç verici, yüz kızartıcı, yalan haberlerle dolu yandaş ve yalaka medyayı semirten…
Türkiye'nin dört bir yanında sokaklara dökülen milyonlarca onurlu insanımıza hiç
utanmadan ‘Çapulcu' diyebilen…
Bu ülkenin evlatları olan polislerle onların sokaklara dökülen kardeşlerini vuruşturmayı göze alabilen…
Hangi dizilerin izleneceğine karar veren…
Hiç sıkılmadan ortaya çıkıp bazı dizileri eleştiren…
Yüz binlerce insanın telefonlarını dinletip evlerini izleten…
Kadınların kaç çocuk doğuracağına karar veren…
Milyonlarca insanımız iş arar ve bulamazken, öte yanda milyonlarca aileye beleş gıda
paketi ve kömür dağıtıp devletin ve milletin parasıyla oy devşiren…
Apo'ya ve terör örgütüne saygıda kusur etmeyen…
Gözümüzün önünde asılan PKK paçavralarına ses çıkaramayan…
Suriye'de bile mezhep kışkırtıcılığı yapıp başka ülkelerin içişlerine burnunu sokan!
İşte adına Tayyip denilen bu şahıs ve onun iktidarıdır.
Bu şahıs milletin sinir sistemini allak bullak etti, asabını bozdu.
Partisinden bir adet Allah kulu çıkıp da ‘Yaaa sen ne yapıyorsun, yanlış yoldasın' diyemedi.

* * *

Şimdi yurt dışında ya, korktu ve elemanlarına oralardan haber gönderdi:
“Ben gelene kadar siz ortamı biraz yumuşatın!..”
Çünkü olacakları ve başına gelecekleri görmüştü.
Bu emir üzerine Bay Abdullah Gül ve ağlamaklı Bülent devreye girip yumuşama çağrıları yapmaya başladılar.
Özürler dilendi!
Peki ama bugüne kadar akılları neredeydi?
Toplum üzerinde oynanan oyunları ve bu baskı ortamını görmemişler miydi?
Karakollarda ve sorgu odalarında hep aynı şey yaşanır. Birkaç polis sertlik gösterisi yapar. Zanlıyı konuşturmak için sıkıştırır, tokat atar, gerekirse döver falan…
Tam o sırada içeriye “İyi polis” rolüne soyunan girer.
“Bırakın lan onu, ne vuruyorsunuz… Dokunmayın ona… Gel canım, beraber bir çay içelim…”
Çaylar içilirken iyi polis (!) görevini sürdürür:
“Sen şimdi anlat bakalım bana neler olduğunu… İtiraf edersen seni kurtarırım.”
Sevgili okuyucularım, burada bir kez daha vurguluyorum:
Diş macunu artık tüpten çıkmıştır, geri sokulması asla mümkün değildir.
Türk Milleti üzerine dökülen ölü toprağını artık silkelemiş ve gücünü ortaya koymuştur.
Bakalım hele, padişahımız efendimiz Afrika gezisinden bugün yarın bir dönsün, ne gibi inciler saçacağını, kimlere nasıl cart curt edip dayılanacağını yine hep birlikte görürüz.
Ama iyi bilsin, bundan sonra işi zor.
Dev uyandı, silkindi ve kendine gelip haykırmaya başladı.
Tayyip'in maması artık aslanın ağzında!
Elini oraya sokması biraz sıkar!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp