Top
04/02/2014

“Aferin, devam et o. çocuğu…”

Sevgili okuyucularım, devletin valisi demeye dilim varmıyor, bunların hemen hepsi AKP'nin valisi.
Bu şahısların kimlere hizmet ettiğini, hangi kafa yapısına sahip olduklarını illerimizde ve ilçelerimizde hemen her gün görüyoruz.
Tamamına yakını badem bıyıklı.
Afyon Valisi olan şahıs gece saatlerinde bir trafik polisiyle telefon konuşması yapıp fırça çekiyor. Nedeni çok basit!
Gece saatlerinde karayolu denetiminde durdurulan bir aracın sahibi, Sındırgı AKP belediye başkan adayı.
Aracın belgelerinde eksiklik var. Bu durum nedeniyle araç sahibiyle trafik polisi arasında tartışma çıkıyor. Adam kendisini tanıtıp yola devam etmek istiyor, polis direnince partili şahıs gecenin o saatinde valiyi arıyor.
Vali polise bastırıyor…
“Aracı bırak.”
Polis yasaları hatırlatıyor, ısrar ediyor, bırakmıyor.
İddiaya göre vali bey çok kızıyor ve telefonda bağırıyor:
“Aferin, devam et orospu çocuğu.”
Olay büyüyor, müfettiş gönderiliyor, polise işten el çektiriliyor. (Yakında soluğu Hakkari'de alır.)
Ya vali bey, onun suçu yok mu? Gecenin o saatinde koskoca vali bir partilinin hatırı için emrindeki polisle tartışmaya girer mi?
Vali dün açıklama yaptı, olayı doğruladı. Ancak polise “Orospu çocuğu” diye bağırmadığını söyledi.
Afyon'da cephanelik patlamış, 25 askerimiz şehit olmuştu. Hemen ardından bu badem bıyıklı vali Genelkurmay Başkanı Necdet Bey'i makamında güler yüzle ağırlamış, kilim, sucuk, lokum armağan etmişti.
Devletin valisi bu, maşallah!

* * *

AKP'nin Siirt Valisi olan şahıs dün açıklama yaptı.
Kızıl Sultan adıyla bilinen padişah Abdülhamit, 1901 yılında Siirt'e bir uzman heyet göndermiş ve orada petrol haritaları yaptırmış! O haritalarda petrol bölgeleri işaretlenmiş… Ve birkaç gün önce bölgede çok kaliteli petrol bulunmuş! Dolayısıyla Abdülhamit'in haritaları doğruyu göstermiş!
Bunlar Abdülhamit hayranıdır da, bu palavranın nesine inanacaksınız!
Abdülhamit döneminde Osmanlı, ilkel bir toplumdu, petrolün P'sini bilmezdi.
Sanayi yoktu, fabrika yoktu, gemiler buharla çalışırdı, motorlu araç yoktu, petrolü nerede kullanacaktı?
Hani, nerede o padişahın haritaları?.. Nerede belgesi?.. Yok!
Bu kafalar için önemli olan Abdülhamit'e durup dururken övgü düzmektir.
O tarihte petrolün kazma vurunca yerden fışkırdığı Musul, Kerkük hep Osmanlı toprağı idi. Abdülhamit madem meraklıymış, oralarda niçin petrol çıkarmamış?
AKP'nin Siirt Valisi tarih bilmiyor, hiçbir şey bilmiyor. Bu gibilere yeniden kaymakamlık stajı yaptırıp işe sıfırdan başlatmak gerek.
Valilik bunlara çok geliyor, omuzları çöküyor.

Türkiye manzaraları

Sevgili okuyucularım, şu güzel ülkemizde yaşananlara, bize yaşattıklarına bir bakın! Ali İsmail Korkmaz isimli üniversite öğrencisi, Gezi olayları sırasında Eskişehir'de bazı siviller ve polisler tarafından yol ortasında döverek öldürüldü.
Suç yeri Eskişehir!..
Ama devlet olduğunu iddia eden hükümet, sanıkları Eskişehir'de yargılamaktan korktu ve davayı Kayseri'ye aldı. Dün ilk duruşma yapıldı. Hesap çok basitti:
Kayseri bizim kalemizdir, orada olay çıkmaz.
Ama gelin görün ki, o masum gencin hakkını hukukunu korumak için dün Kayseri'ye binlerce insan aktı.
Bir devlet düşünün, duruşmayı olay yerinde yaptıramıyor, uzaklarda bir yere sallıyor…
Çünkü Tayyip iktidarı artık her şeyden korkuyor.

* * *

CHP Milletvekili Umut Oran Meclis Başkanlığı'na bir önerge verdi, son yolsuzluk olaylarını sordu. İktidar, yandaş Sabah ve atv için yeni bir patron arıyor. Bu amaçla büyük ihaleler verilen işadamları arasında (Tayyip'in emriyle) havuz kuruldu:
“Sen Sabah-atv'ye 50 milyon dolar ver, sana şu işi verelim… Senin payına 100 milyon dolar düştü, bastır o parayı, al şu ihaleleri!..”
Tam bir vurgun düzeni. İşin parasal örgütlenmesini de şu anda iktidarın İzmir Büyükşehir adayı olan Binali Yıldırım'ın yaptığı iddia ediliyor.
Bu konuşmaların çözüm bantları elde. Son operasyonlarda dinlemeye takıldı. İsteyen bu rezaleti dinleyebilir.
Yandaş işadamlarından biri de konuşmasında “Ben bu milletin anasını si….” diyordu.
Umut Oran bu olayları önergesinde sordu…
Ve AKP'nin elindeki Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), bu önergeye sütunlarında yer veren internet sitelerinin yayınlarını yasakladı.
Medyaya sansür getirdi.
Önce mahkemeden yasak kararı alındı, sonra TİB devreye girip Umut Oran'ın önergesi dahil bütün belge ve konuşmaların internetten kaldırılmasına girişti.
Tepkiler büyüdü. Yasama görevine sansür getirilmişti. Bu olacak şey değildi…
Ve dün TİB açıklama yaptı:
“Sehven olmuştur!”
Yani yanlışlıkla yapılmıştır.
Bir zamanların anlı şanlı iktidarı, pislikleri ortaya saçılmaya başlayınca nasıl da küçüldü, nasıl çark etti, nasıl rezil oldu!
Bunlar daha başlangıç… Daha neler olacak neler.
Şimdi muhalefet partilerine düşen çok ama çok önemli bir görev var:
Bu ses kayıtlarını ya bugün Meclis'teki grup toplantılarında, ya da en kısa zamanda yine Meclis kürsüsünden dinletip pislikleri Türk Milleti'nin önünde sergilemek.

* * *

Erdoğan Bayraktar son operasyonlara kadar Tayyip'in Çevre Bakanı idi. Bütün arazi yağmasını, yandaşların devlet ve AKP'li belediyeler eliyle nasıl zengin edildiğini bilirdi. 17 Aralık operasyonlarında iğne değince balon patladı ve Bayraktar da şu sözleri söyledi:
“Ne yaptıysak Başbakan'ın talimatıyla yaptık. Yapılanlardan kendisi sorumludur. Hem bakanlıktan, hem de milletvekilliğinden istifa ediyorum. Başbakan da istifa etmelidir.”
Tayyip'i suçlayarak istifa ettiğini (!) söyleyen şahıs ertesi gün Resmi Gazete'de kendisinin görevden alındığını öğrendi. Küsmüştü, haftalardır Meclis'e gelmiyordu.
Dün açıklama yaptı:
“Sayın başbakanla konuştum ve istifamı geri aldım. Partimin seçim çalışmalarına katılacağım!”
Vallaha yani, bu gibilere, böylelerine helal olsun. Daha ağır yazmak gerekir de, haydi neyse!..
Sözün bittiği yerdeyiz. Diyecek başka bir şey kalıyor mu?
Kendisine bu “Onurlu” davranışı nedeniyle başarılar dilerim!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp