Top
Deniz Zeyrek

Deniz Zeyrek

deniz.zeyrek@radikal.com.tr

03/11/2023

Endişe ve panik nerede?

Normal bir ülke olsak bugün size CHP kurultayıyla ilgili bir yazı yazardım.

Ancak “Kurultaylar Partisi” CHP'nin en kritik kurultaylarından biri yapılacak olmasına ve kulisler havada uçmasına rağmen bugün CHP yazmayacağım.

Zira önceki gün memleketin geleceği ile temel hak ve özgürlükler açısından çok tehlikeli bir gelişme yaşandı.

Gazeteci Tolga Şardan, 13 Ekim 2022 günü yapılan bir yasal düzenlemeyle Türk Ceza Kanunu'na (TCK) eklenen bir madde gerekçe gösterilerek tutuklandı.

★★★

O gün kabul edilen 7418 sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 29. maddesiyle TCK'ya eklenen 217/A maddesi şöyleydi:

“Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliğini, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.”

İktidar yasaya “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” adını verdi.

Bizim için ise yasanın adı gerçek halini yansıtıyordu: “Sansür Yasası.”

Bakın 15 Ekim 2022 günü SÖZCÜ'de yazdığım yazıda bu yasayla ilgili hangi ifadeleri kullanmışım:

“ Bakın göreceksiniz, seçim atmosferine girdiğimizde, iktidarın bu yasayı sosyal medyayı kontrol etmek için kullanacağına, ‘yazı yazdı', ‘sosyal medyaya mesaj attı' gibi gerekçelerle insanların tutuklandığına hep birlikte ve sıkça tanık olacağız.

Yazımın sonunda açıkça ve isim vererek not düşmek istiyorum:

Mahir Ünal, Hüseyin Yayman, Ömer Çelik, Efkan Ala, Hayati Yazıcı ve “demokrat” takılan bütün AK Parti'liler.

Artık “demokrat” takılmanıza gerek yok.

Bu yasada imzası ve oyu olan herkes “sansürcü” olarak tarihe geçecek ve nasıl Abdülhamit döneminin istibdatçıları bugün sık sık hatırlanıyorsa, 100 yıl sonra da siz hatırlanacaksınız.”

★★★

Şimdi 15 Ekim 2022'de yazdığım yazıda saydığım isimlere ve ilave olarak o tarihten sonra Adalet Bakanlığı koltuğuna oturan “Hukukçu” Yılmaz Tunç'a açık açık soruyorum:

“Tolga Şardan'ın yazısında ‘halk arasında endişe ve panik yaratacak', ‘ülkenin iç ve dış güvenliğini olumsuz etkileyecek', ‘genel sağlıkla ilgili gerçeğe aykırı bilgi yayacak', ‘kamu barışını alenen bozacak' ne var?”

Ben yazıyı iki defa okudum ve hiçbir şey bulamadım.

TCK'ya eklenen o maddede tarif edilen suça dair hiçbir şey yok.

Bir grup yargı mensubunun girdiği ilişkileri konu alan bir yazı;

– Halk arasında neden endişe ver panik yaratsın?

– Neden ülkenin iç ve dış güvenliği açısından sorun yaratsın?

– Neden kamu düzenini bozsun?

– Neden genel sağlığa aykırı olsun?

Öyle olsa İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar'ın HSK'ya gönderdiği mektupla yer yerinden oynardı.

★★★

Belli ki bir grup yargı mensubu Tolga Şardan'ın yazısındaki bilgileri doğrudan üzerlerine aldılar ve kendisini susturmak için “tutuklama” gibi ağır bir yaptırıma başvurdular.

Zaten şu işte de bir tuhaflık yok mu?

MİT Ankara'da, Tolga Şardan Ankara'da, Cumhurbaşkanlığı Ankara'da, HSK Ankara'da, Adalet Bakanlığı Ankara'da ama soruşturma İstanbul'da.

Ayrıca Dezenformasyonla Mücadele Başkanlığı yalanlama açıklamasında MİT'te böyle bir rapor olmadığını bildirdi. Bu da işin içinde MİT'in olmadığı (tutuklamanın MİT nedeniyle olmadığı) anlamına gelir.

Acaba yazı nedeniyle halkta oluştuğu düşünülen ama hiçbirimizin göremediği endişe ve panik nerededir?

Bir diğer detay da şudur: Maksimum cezası 3 yıl olan bir suçlamada, suçlama gerekçesi olan köşe yazısı ortadayken, kaçma, delil karartma ihtimali dahi ortada yokken “adli kontrol” gibi tedbirler yerine hemen “tutuklama” tedbirine başvurulması nedendir?

★★★

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Anadolu Başsavcı İsmail Uçar'ın HSK'ya mektubunu ve yargının Tolga Şardan'ın yazısına gösterdiği bu orantısız tepkiyi bir işaret olarak kabul edip derhal HSK'yı harekete geçirmelidir.

Tunç ile ismini 15 Ekim 2022 tarihli yazımda sıraladığım AK Parti'nin “sözde demokratları” ayrıca şunu unutmamalıdır:

Tolga Şardan'ın böyle bir gerekçeyle cezaevinde geçireceği her gün bu ülkenin “utanç hanesine” eklenecektir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları