Bugünlerde sokakta karşılaştığım, sosyal medyada etkileşim içinde olduğum birçok yurttaş aynı soruyu soruyor:

“CHP'de ne olur? Kim kazanır?”

Hepsine aynı yanıtı veriyorum:

“Delege bilir!”

Bu yanıtım hiçbirini tatmin etmiyor.

Zira birçoğumuz “delege” diye “belirlenmiş” parti görevlilerinin öyle bağımsız iradesi olan, aklıyla mantığıyla hareket eden insanlar olmadığına inanıyoruz.

★★★

Son yazdığım cümleyi okuyan bazı delegeler, geçmişte delegelik yapmış olanlar, genelleme yapıyorum diye bana kızıp, öfkelenebilirler. Haklı da olabilirler.

Ancak benim sözüm bu işi hakkıyla yapıp, oy hakkını aklıyla mantığıyla vizyonuyla kullanan delegeye değil.

Benim sözüm birer uydu gibi “delege ağalarının” etrafında dolaşan, onların sözünden çıkmayan, asker gibi ne deseler onu yapan delegelere…

Bazı milletvekilleri, belediye başkanları, illerindeki delege ve yönetim seçimlerine aktif olarak katıldılar. Listelere kendi adamlarını, hatta akrabalarını yazdırdılar.

Bir eski genel başkan yardımcısıyla konuşuyorum. Şöyle diyor:

“Doğu illerinin çoğu bende. Delegeler sözümden çıkmaz. Kemal Bey'e destek verin derim verirler.”

İstanbul'da bir partili, etkileyebileceği delegelerin sayısıyla övünürken benzer cümleler kullanıyor. Ancak onun delegeleri Özgür Özel'i destekliyor.

★★★

Şimdi soruyorum:

Hal böyleyken ve bin 200 delegeyi tek tek arayıp kontrol etme şansım yokken, benim “CHP'de ne olur? Kim kazanır?” sorusuna verebileceğim mantıklı bir cevap var mı?

O cevabı ancak delege ağası gibi dolaşan isimleri arayıp “Kaç delegeniz var” ve “Kimi destekleyeceksiniz” diye sorarak bulabilirim.

Bunu kısmen yaptığımda gördüm ki maç ortada ama delegeleri yönlendirenler dikkate alınırsa Kemal Kılıçdaroğlu ipi göğüslemeye daha yakın.

Delegelerin 470'i CHP'nin belediyelere sahip olduğu büyük şehirlerde. O şehirlerde de en büyük rakam İstanbul'da: 196 (bütün delegelerin yaklaşık altıda biri).

Özgür Özel'e imza verenlere bakılırsa İstanbul Özel'i destekleyecek.

Bir partili Özgür Özel'i 23 şehrin desteklediğini ve o illerin delege sayısının Genel Başkanlık seçimini kazanmaya yetmediğini savunuyor.

Özgür Özel'in tek şansı, delegeleri tek tek ikna etmesine, onları delege ağalarının baskısından kurtarıp özgürce oy kullanmaya yönlendirmesine bağlı.

Bu mümkün mü?

Mümkün.

Çünkü Genel Merkez bu kadar çok hata yapmışken ve yapmaya devam ederken Özel'den gelecek etkili ve ikna edici bir kurultay konuşması, oy kabinine girip tek başına gizli oy kullanan delegenin aklını çelebilir.

★★★

Kılıçdaroğlu'nun kazanabilme ihtimalini Özgür Özel'in kazanma ihtimalinden fazla görmemin üç nedeni daha var:

1- CHP'de bir lideri kurultayda yenmek zor.

2- Özgür Özel, partide önemli görevlerde bulunduğu süre içinde çok fazla dost edinememiş. Kemal Kılıçdaroğlu'na şiddetle karşı çıkan, değişmesini isteyen ama Özgür Özel yerine Kılıçdaroğlu'nu destekleyen CHP'liler azımsanmayacak kadar çok.

Gerekçesini sorduğumda “Çünkü Özgür Özel'i beğenmiyorum” görüşünü dile getiriyorlar. Sanırım söz konusu CHP'liler, sadece Özel'i değil, bir ekip olarak çok yakın göründüğü Veli Ağbaba, Selin Sayek Böke, Umut Akdoğan, Tekin Bingöl, Ali Mahir Başarır, Burhanettin Bulut gibi isimleri de pek sevmiyorlar. Öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın seçimlerdeki en önemli şansı nasıl muhalefette Kılıçdaroğlu'nun olmasıysa, Kılıçdaroğlu'nun liderlik yarışındaki en büyük şansı da rakip olarak sadece Özgür Özel'in çıkması.

3- Keşke kendi özgür iradeleriyle, son yıllardaki bütün seçimlerin sonuçlarını, partilerinin ve ülkelerinin geleceğini düşünerek oy kullansalar ama ne yazık ki birçok delege, Genel Merkez'le iş birliği halindeki delege ağalarının işaretine bakarak oy kullanacak gibi görünüyor.

★★★

Başa, yani “CHP'de kim kazanır” sorusuna dönecek olursak.

Yine “delege” yanıtını vereceğim.

Delegeler özgür iradeleriyle oy kullanabilirse Özgür Özel'in kazanması sürpriz olmaz.

Ancak delegeler delege ağalarının askeri gibi davranıp onların işaret ettiği isme oy verirse Kemal Kılıçdaroğlu kazanır.

Neticede işin özü şu:

Delege deyip geçmeyin!