Top
16/03/2024

Irak’ta İstikrar PKK’nın Yok Edilmesinden Geçiyor

Türkiye'nin gündemi Aralık ayından bu yana üç kulvarı takip etti: seçim, ekonomi ve terör. Seçim ve ekonomi vatandaşlar arasında farklı görüşlerin seslendirilmesini teşvik etmiş olsa da üzerinde uzlaşı olan konu terörün başının ezilmesi. Bu konuda vatanı ve devleti benliğinde hissedenler arasında bir tereddüt yok. Nitekim "güvenlikte maliyetin önemsiz olduğu" gerçeği dikkate alınırsa terör ve diğer güvenlik tehditlerinin ihmal edilmesi söz konusu olamaz.

Teröre karşı geçmişte sarf edilen çabalar bir yana, geçtiğimiz Aralık ve Ocak aylarında Gazze'deki olaylar nedeniyle İsrail ilintisi olabilecek saldırılar hatıralarda. PKK'nın taşeron sıfatıyla uyumlu bu bağlantı Türkiye'nin bam teline dokundu. Terörün "başının ezilmesi" için diplomatik, ekonomik, sosyal veya askerî birçok boyutu olan tedbirler dizisi elden geçirildi. Bu meyanda ABD ile sıklaşan temaslar, Suriye'de alınan tedbirler ve Irak ile yürütülen görüşmeler kısa zamanda bir hareketlenme olacağına emare verdi.

Türkiye için Suriye ve Irak "tek" harekât alanı. Yani bir cenahtaki gelişme diğer tarafı da alevlendiriyor. Irak ve Suriye'de, isimleri farklı servis edilse de aynı çatı örgütün faal olması böyle bir algıyı zorunlu kılıyor. Ancak diplomatik ve askerî hareketlilik dikkate alındığında ön plana çıkan husus halen Irak'taki gelişmeler.

Irak çok karmaşık iç dinamiklere sahip. Bu kapsamda demografi odaklı değerlendirmede üç konu ön plana çıkıyor. İlk konu Şii gruplar arasındaki bölünmüşlük. Irak'tan tüm yabancı varlığını uzaklaştırmak isteyenler Şii eğilimler geçmişte PKK konusuna fazla dokunmuyorlardı. Ancak DAEŞ tehdidi sonrasında bir yandan PKK'ya göz yuman diğer yandan Irak kuzeyindeki Kürt gruplar arasındaki rekabeti hoş karşılayan bir kurgu Şii'leri memnun etti. Ancak gelinen aşamada Basra'dan Anadolu'ya uzanacak Kalkınma Yolu ile halkın hizmet ve refah beklentisi Şii'leri tedirgin etmekte. PKK'nın Kalkınma Yolu'na tehdit oluşturması ve Irak'ın can damarını kesmesi önemli bir girdi. Bu senaryo geçtiğimiz yıllarda Bağdat ve Basra'da ortaya çıkan halk hareketlerini daha da kışkırtabilecek nitelikte. Bu nedenle Anadolu istikametinin açık tutulması ve refah projelerinin hayata geçirilmesi gerekiyor.

Sünni aşiretlerin federatif bir yapıyı tartışmaya başlaması ise diğer konu başlığı. Sünni Aşiretler Birliği'nin liderlerinden olan Şeyh Tahir El Bayati, 2018 yılında da gündeme gelen bir federatif yapı talebinde bulundu. Böyle bir durum Irak'ta Kürt Bölgesel Yönetimi ile Şiilerin yaşadığı güney arasında ilave bir federe yapının ortaya çıkması anlamına geliyor. Bu nedenle Irak yönetimi şu sıralar gergin ve bu talebin yatıştırılması beklentisi var. Doğal olarak burada Türkiye'nin oynayabileceği "yatıştırıcı" rol önemli. ABD'nin Irak'ta düşük profilli askerî varlığı sonrasında Sünniler açısında da İran'a ve Şii hakimiyetine ancak Türkiye denge getirebilir.