Top
Kerem Alkin

Kerem Alkin

kalkin@bloomberght.com

10/05/2024

Küresel rekabette ‘yetenek’lerin anlamı ve değeri

Küresel düzen yeniden yapılanırken, küresel jeopolitik ve jeoekonomik fay hatlarından kaynaklanan meydan okumalar derinleşirken, dünyanın önde gelen 40 ekonomisi 'ulusal güvenlik' bazlı hazırlıklarını hızlandırmış durumdalar. 40 önde gelen ülke arasında artan 'ekonomipolitik rekabet mücadelesi'nin önemli sacayaklarından birisini ise 'yetenekler'in etkinleştirilmesi ve yönetilmesi oluşturuyor. Her ülkenin ulusal düzeydeki yetenekleri ve bireysel düzeyde yetenek sahibi insanlarının becerilerini ekonomiye kanalize etmeleri ülke arasında ayrışmayı tetikleyen ve derinleştiren en kritik alanı temsil etmekte.
Türkiye, öteden beri bu alanda tarihi ve insani birikimleriyle şanslı ülkeler arasında ön grupta yer alıyor. Bu müstesna konumumuzun en fazla vücut bulduğu alan ise son dönemde savunma, havacılık ve uzay teknolojileri alanında birbiri ardına başardığımız ve dünyada büyük yankılara sebep olan projelerde kendisini gösteriyor. Türkiye'nin motor teknolojileri, enerji verimliliği odaklı teknolojiler, makine teknolojileri alanında ortaya koyduğu 'yetenek' bazlı başarılar da uluslararası ölçekte merakla takip ediliyor. Ülkemiz, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e, bilim ve teknoloji alanındaki 'yetenek' gücümüzü ve 'beceri'lerimizi mobilize etme kabiliyetimizi gelecek nesillere taşımak üzere de, dünyada benzeri olmayan etkinliklere, platformlara da imza atıyor.
Bir küresel markaya dönüşen ve Türkiye'nin stratejik işbirliği içinde olduğu ülkelerin de canı gönülden ev sahipliği yapmak istediği 'Teknofest' Ülkemizin 'yetenek' ve 'beceri' potansiyelinin katma değere dönüştürülmesi başarısını yeni nesillere aktarma ve aşılama boyutunda stratejik önemde bir işlevi temsil ediyor. Türkiye'nin teknoloji odaklı, ar-ge odaklı, inovasyon odaklı çalışmalarında ilköğretimden dahi başlayarak, yeni nesillere 'özgüven' aşılamak, 'Teknofest'e katılan proje sahibi gençlerimizin dünyanın alanında en iddialı kurumlarınca gerçekleştirilen uluslararası yarışmalarda sıklıkla ilk üçe girme başarısı gösteriyor olmaları, Ülkemizin küresel rekabette yetenek damarını harekete geçirme başarısının en reel, en net sonucu olarak görülmeli.
1940-1950, 1970-1980, 1990-2000, bir yandan unutmak istediğimiz, bir yandan da tersine, anlamlı dersleri çıkarmak adına asla unutmamız gereken kayıp on yıllarımız. Ülkemizin yetenekli insanlarının teknolojik başarılarını, buluşlarını ne yazık ki heder ettiğimiz, küresel rekabette geri kalmamıza yol açan kayıp yıllarımız. Oysa, Türkiye havacılık, savunma, otomotiv, motor ve makine başta olmak üzere, stratejik sektör ve alanlarda ülkesine inanan 'yetenekli' mucit insanlarımızın açmaya gayret ettiği yoldan yürüyebilseydi, bugün dünyanın ilk 10 ekonomisi arasındaydık. Şimdi, kaybettiğimiz 30 yılın ardından, son 24 yılda 30 yılı telafi edecek bir teknoloji ve inovasyon sıçraması hikayesi yazıyoruz; yeni nesillere emanet etmek üzere, yepyeni bir gelecek hikayesi oluşturuyoruz. Küresel rekabette önümüzdeki 25 yıldaki iddiamızı 'yetenekli' insanlarımızın omuzlarında yükselteceğiz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp