Top
Ferhat Ünlü

Ferhat Ünlü

tulu.gumustekin@sabah.com.tr

26/07/2020

Yahya Kemal’in gözünden Ayasofya

Hem Cumhuriyet'i, hem de Osmanlı'yı hakkıyla anlayan nadir Türk edebiyatçı ve aydınlarından Yahya Kemal Beyatlı, 30 Mart 1922 tarihli Tevhid- i Efkâr gazetesinde 'Ezan ve Kur'an' başlıklı bir yazısında Ayasofya için şöyle diyor: 'Bir gün Ayasofya minaresinden ezan okunduğunu işittim. 857 senesinin o sabahından beri asırlarca, günde beş defa okunmuş olan bu ezanı dinlerken Fatih'i asıl manasıyla ilk defa idrak ettim.' Ayasofya-i Kebir Camii'nde (Kebir Arapça kökenli bir kelime. Büyük, ulu anlamına geliyor) iki gün önce 86 yıllık aradan sonra ezan seslerinin tekrar yükselmesinin ne anlama geldiğini görmek için Beyatlı gibi büyük edip ve münevverlerimizi daha yakından tanımak gerekiyor. Zira Osmanlı toprağında doğup da İstanbul'a ve Anadolu'ya gelmek zorunda kalanları anlamak (Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk de öyledir) günümüzde Ayasofya'nın ibadete açılışının ne demek olduğunu anlamaya yardımcı olabilir. Beyatlı, 1392 yılından beri Osmanlı idaresinde olan Üsküp'te 2 Aralık 1884'te doğdu. (Üsküp'e 2006 yılında gittim, orada harabeye dönmüş camileri ve kabristanları gördüm. Camiler ve mezarlıklar orada yüzyılarca yaşadığımızın göstergesi olan eski tapulardı.) 1897'de ailesiyle Selanik'e gitti, sonra kısa bir süreliğine tekrar Üsküp'e döndü, ama 1902'de İstanbul'a yerleşti. Onun gelişinden on yıl sonra 1912 Balkan Savaşları'nda Üsküp'ü kaybettik. Şimdi Misak-ı Milli sınırları içinde kalan doğup büyüdüğünüz şehrin -Allah korusun- bir düşman işgalinde elimizden çıktığını düşünün. Bunun ne tür bir psikolojik ve dahi politik travma yarattığını hissedersiniz. 'MUHALİF' AMA 'MİLLİ' Yahya Kemal Beyatlı, tıpkı Mustafa Kemal Atatürk gibi bu travmatik toprak kaybı acısını yaşamıştı. Bu arada Beyatlı, II. Abdulhamid'e muhalif bir aydındı, ama milliydi. Öyle ki muhaliflikle gayrimilliğinin birbirinin uzantısı olmadığının, olmayacağının canlı deliliydi. Paris'te gidip Jön Türklerle ilişki kurduğu vakidir. Ama 1913'te İstanbul'a döndü. Mondros Mütarekesi'nden sonra 'Dergâh' adlı bir dergi kurdu. Bu dergideki yazılarında Milli Mücadele'ye destek verdi, İstanbul'da Kuvay-ı Milliye ruhunu canlı tutmaya çalıştı. İstiklal Savaşı'nın lehimize sonuçlanmasının ardından İzmir'den Bursa'ya gelen Mustafa Kemal'i tebrik için Darülfünun tarafından gönderilen heyette yer aldı. Sonra Mustafa Kemal'le Ankara'ya gitti. 1922'de Lozan görüşmelerinde Türk heyetine danışman olarak atandı. 1923'te Urfa milletvekili olarak seçildi, 1934 yılında Yozgat vekili oldu. Bir sonraki seçimde ise Tekirdağ milletvekili olarak meclise girdi. Atatürk'ün ölümünden sonra, 1943'te de İstanbul'dan vekil seçildi. 1 Kasım 1958'de Cerrahpaşa'da hayatını kaybetti, cenazesi Boğaz'daki Aşiyan Mezarlığı'ndadır. Yahya Kemal Beyatlı bir İstanbul âşığıydı. Şiirlerinde Birinci Dünya Savaşı'nda elimizden çıkmış şehirler de dâhil pek çok kenti işledi. Ama en çok da İstanbul'u... İstanbul'da önem verdiği mekânlardan biri Süleymaniye Camii, diğeri de Ayasofya Camii idi. Şair, mütareke günlerinde 'Ayasofya'da hâlâ susturulamayan ezan'ı Türk varlığı ve istiklâlinin teminatı olarak göstermişti. Ayasofya'da 86 yıl aradan sonra 24 Temmuz 2020'de ezan okundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere 'devlet', Ayasofya'daki ilk Cuma namazına iştirak etti. Erdoğan, Ayasofya'nın ibadete açılması kararından sonra 'Bugün, Ayasofya inşa edildiği tarihten itibaren defalarca şahit olduğu yeniden dirilişi yaşıyor. Ayasofya'nın dirilişi, Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne kavuşmasının habercisidir' demişti. Ayasofya'nın açıldığı 27 Aralık 537'te Bizans İmparatoru 1. Justinian, yapının, şimdiki Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Kudüs'teki Süleyman Tapınağı'ndan ilham aldığını söylemişti. Kim bilir, Ayasofya'nın 86 yıl sonra ibadete açılması kararı da bu topraklardan Kudüs'e ilham verir.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp