"Dalkavuk olanı hizaya getiremem. Sorma bana ben görünmezi göremem. Merak eden kendine yönelsin. Boş yere kimseyi oyalayıp üzemem. Geçici şeylere heves edip üzülemem. Fikrim, hevesimi alt etsin..." Dalkavuk enteresan bir kişiliktir. Bunun gazetecisi vardır, televizyoncusu vardır, bürokratı vardır. Hatta özel kalemi bile vardır. Geçtiğimiz yıllarda İstanbul şehri için alâmetifarika bir kurumun müdürüyle görüşmüştüm. Müdür bey nazik, aydın bir kişilikti. Karikatür çiziyordu. Hevesi kursağında kalmıştı. Bürokrat olmuş ama sanat konuşmak istiyordu. Ben şehir için bir düzenleme, bir açılım isteğindeydim fakat konu bir türlü oraya gelmiyordu.
Konuşurken şirinlik muskası özel kalemi ikide bir araya giriyor, patronunun söylediği her şeye bir hadisi şerif uyduruyor ve "Müdürümüz ne güzel söyledi!" şeklinde olayı noktalıyordu. Bir iki... Baktım konuştuğumuz sanat edebiyat şehir mevzularından bizimki neredeyse siyer çıkaracak. "Maşallah" dedim elemana, "adeta hadis kâtibi gibisiniz!" Soğuk gülüşmeler ve tabii hiçbir sonuç alamadan ayrıldık. Sonra ne mi oldu? Seçimde o kurum karşı partinin eline geçti. Müdür gitti. Bizim hadis kâtibi yerinde kaldı iyi mi? Şimdi yeni müdüre Nutuk'tan bir şeyler buluyor mudur, bilemiyorum.
Dalkavuk olmanın bir çaba gerektiğini de söyleyelim. Öyle kolay değil yani...
***
Hassas bir kalple yürüyenlere sosyal yapılarda, kültür sektöründe, şurda burda pek bir değer verilmediğini herhalde bilenlerdensiniz.İster Allah-Kitap-Peygamber diyerek esip savuranlar olsun ister mevzulara Anıtkabir'den bakanlar olsun değişmez bu. Çünkü makam savaşlarına alet edevat olmayan hiçbir şeyin kıymeti harbiyesi yoktur. Baksanıza boş beleş nakaratlarla irtibatlı olmayan her şeye "Çiçek Böcek!" diyoruz. Yani sanat edebiyat felsefe ve bilim buraya konmakta: Çiçek böcek mevzuları...Onu bunu suçlamayı bırakıp kendimize bir 'Ah' çekip ayılmanın saatine baktım geçende, kırılmış! Onu da söylemeli mi?
***
***
Meraklısına: Ahmet Enes'in "Cennet" şarkısının sözleri üstünden...