Top
16/12/2023

İsrail’in Savaş Suçları ve Uluslararası Ceza Mahkemesine Türkiye’den Başvurular

İsrail ve Filistin arasında neredeyse on yıllardır devam eden çatışmalar, uzun bir süredir sadece siyasetin veya diplomasinin değil aynı zamanda hukukun da konusunu oluşturmaktadır. İsrail devleti onlarca yıldır silahlı çatışmalar hukukunu ve insancıl hukuku hiçe sayan saldırılar yaptığı gibi soykırım suçlarının birçok türünü işlemekten geri durmamaktadır. Bu açıdan ortada yargılanması ve cezalandırılması gereken son derece ağır suçlar ve onları işleyen devlet görevlileri bulunmaktadır.

Bu yazının konusu İsrail'in işlediği suçları listelemek ve delillendirmek değil. Zaten bu konuda örnekler bulmak için özel bir çaba harcamaya da gerek yok. Başta Başbakan Netanyahu olmak üzere İsrailli yetkililerin bütün Gazze halkını yok etmeyi amaçladıklarını gösteren açık ifadeleri ve İsrail ordusunun bu amaca yönelik eylemleri soykırım suçunun işlendiğini göstermekte.

İnsancıl Hukukun İhlali, Soykırım ve Savaş Suçları

Soykırım suçu hukuken ilk kez 1948 tarihinde kabul edilen ve 1951 yılında yürürlüğe giren "Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme" ile ortaya konulmuştur. Sözleşmenin 2. maddesinde soykırım suçunu oluşturan eylemler sayılmaktadır. Buna göre ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen;

Gruba mensup olanların öldürülmesi; Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi; Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek; Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak; Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek

fiillerden her hangi biri soykırım suçunu oluşturmaktadır.

Soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılması amacıyla bir Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulmasını öngören ve 1998 yılında imzaya açılıp 2002 yılında yürürlüğe giren Roma Statüsü de soykırım suçlarını benzer şekilde düzenlemektedir. Statüde ayrıca savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, etnik temizlik, yasa dışı silahlı güç kullanma gibi belirli kategorilerde suçlar yer almaktadır. 7 Ekim tarihinden önceki suçlar bir kenara bırakılsa dahi İsrail'in son yetmiş günde Gazze halkına yönelik kasten öldürme, maddi ve manevi işkence yapma, yaralama, sivil yerleşim yerlerini, hastaneleri, okulları ve mülteci kamplarını bombalama, temel yaşamsal ihtiyaçlardan mahrum bırakma gibi sistematik saldırıları bu suçların tamamını işlediğini göstermektedir.

Hatta bir adım daha ileriye giderek denilebilir ki soykırım ve etnik temizlik suçuna yönelik eylemleri olduğunu gösteren somut deliller açıktır. İsrail'in eylemlerine bakıldığında mümkün olduğunca fazla Filistinliyi yok etmeyi, sağlık hizmetlerinde ve temel ihtiyaçlardan mahrum bırakarak veya salgın hastalıklar gibi sebeplerle öldürmeyi, olmuyorsa Gazze'den sürmeyi amaçladığı net bir biçimde görülmektedir. Bunlar uluslararası hukuk açısından tartışmasız bir şekilde soykırım ve etnik temizliktir.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail Üzerindeki Yargılama Yetkisi

Roma Statüsü ile kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrailli siyasetçiler, askerler ve diğer yetkililerin işlenen bu suçlardan dolayı yargılanmasını ve cezalandırılmasını sağlayacak bir uluslararası mekanizmadır. UCM, "soykırım", "insanlığa karşı suçlar", "savaş suçları" ile "saldırı" suçunun faillerini yargılamak ve hesap verilebilirliği sağlamak amacıyla kurulan ilk daimi uluslararası ceza mahkemesidir.