Top
14/12/2015

Propaganda malzemesi "Plan"

Geçen hafta Perşembe günü, Başbakan Sayın Davutoğlu, ATO Kongre Merkezi'nde  “2016 Yılı Eylem Planı” başlıklı nutkunu basın karşısında okudu. Görüşlerimi, planın başlığının tamamını ve içeriğinin şemasını yazdıktan sonra yazmaya başlamalıyım: 

Bu yazıda “Plan” olarak adlandırılmış belgenin başlığı şudur: “64. Hükümet 2016 Yılı Eylem Planı (İcraatler ve Reformlar; 10 Aralık 2015)”.

67 sayfalık bir kitapta sunulan Plan, “Ahmet Davutoğlu” İmzalı bir sayfalık “Giriş” ve “İçindekiler” sayfasıyla başlıyor.  

50 sayfalık  “Reformlar” bölümü, “3 Ay İçinde”, “6 Ay İçinde” ve “1 Yıl içinde” gerçekleştirilecek reformlar olarak üçe ayrılmış. Reformlar bu üç bölümde 172 maddede; sonraki “İcraatler” bölümü "3 Ay İçinde Gerçekleştirilecek Vaatler" başlığıyla 44 maddede sunuluyor.  

Planda 279 iş, hedef veya konu, (No, Eylem, Sorumlu Kurum veya Kuruluş, İlgili Kurum ve Kuruluş, Başlangıç ve Bitiş Tarihi, Eyleme İlişkin Açıklama) başlıklı 6 kolonluk Excel tablosunda tanıtılmış.

Kitabın yapısını anlatmamın nedeni, hayatında bir kez plan yapmış bir kişinin, bu tanıtım bilgileriyle, planın ne denli bir plan olduğu hakkında fikir edinmelerine yardım etmektir.

Hükümetimizin bir yılda 172 reform gerçekleştireceğini öğrenenlerin herhalde, o plana da, o belgeyi bir kongre merkezinde millet karşısında okuyanlara da söyleyecekleri vardır. Bu yazıda, plan hakkında düşüncelerimin azını okuyucularımla paylaşacağım.

Sayın Davutoğlu, “Temel alanlarda büyük reformlar ve sessiz devrimler gerçekleştirmiş Ak Parti hükümetlerinin temel hareket noktası”nın, “daha adil, güçlü ve demokratik bir Türkiye” ideali olduğunu yazarak başlamış Giriş yazısına.

Şu cümleler de giriş kısmında yazılıdır.  “64. Hükümet bir reform hükümeti olacaktır … Temel hak ve hürriyetler alanını genişletmek, sosyal devlet ilkesini tam olarak hayata geçirmek ve bütün alanlarda toplumu güçlendirmek; …  hükümetimizin öncelikli hedefleridir. … Kararlı siyasi irademizle bu hedeflerimize ulaşacak, reformcu bir hükümet olarak ülkemizi çok daha güçlü bir konuma taşıyacağız.”

Bunları okuyunca, 2011’den sonra demokrasi ve insan hakları alanında bir adım bile atılmadığını hatırlayıp, planın iş planı değil, bir propaganda malzemesi olarak, hazırlandığını anlamış olmalılar!

Biz Giriş kısmını bir yana bırakalım ve “Reformlar”a geçelim.

Reform nedir?

Fransızcadan Türkçemize geçmiş olan “Reform”; bir işteki, kurumdaki, şeydeki aksaklık ve eksikleri daha iyi duruma getirmek için yapılan işler, yenilikler demektir. Eskiden, “maarifte islahat”, “vergide islahat” denirdi.  

Planda yazılan, toplumdaki aksaklıkları, devrim veya inkılap yerine reform (ıslahat) ile düzeltmek olmalıdır ama, nasıl bir ülkedir ki, bir yıl içinde beş değil 10 değil,172 reform gereklidir?

Reform bu fiillerle tanımlanır mı?

Planın bir çok maddesi azaltmak, düzenlemek, etkin hale getirmek, etkinlik arttırmak, gözden geçirmek, hazırlık yapmak, istisna getirmek, iyileştirmek, kaldırmak, kapasite güçlendirmek, süreçleri iyileştirmek, teşvik etmek, uygulamaya koymak fiiliyle bitmektedir.

Bu fiiller reform hazırlık ve sonlanmasını tanımlamak için kullanıldığında, iş sulandırılmaktadır. İyileştirmek, hazırlık yapmak, gözden geçirmek reform olarak sunulduğunda, reform gereği de, az da olsa sayılan reformlar da nemini kaybetmektedir.

Alfabetik sıradaki ilk fiili alalım; planın 72’inci maddesinde yazıldığı gibi, “Yatırımlarda bürokrasi azaltılacak” bir reformun eylem adı olabilir mi?

Başka bir örnek, “belediyelerin kreş açma uygulamasının etkin hale getirilmesi” işini yazana ne demeli?

Tabloda, bu fiillerle biten eylemlere “reform” adı verilince planın da ciddiyeti kalmamış.

Alt başlıklar da ayrı bir “reform” maddesi olarak yazılmış.

Reform olarak sunulan birçok maddenin, yan ve alt maddeleri de ayrı reform olarak sunulmuş planda. Özellikle mali ve yüksek öğretim konusunda birçok madde her biri ayrı reform olarak sunulmuş; biri ele alınırsa zaten öbürü de ele alınmış olacak maddeler ayrı reform olarak yazılmış. Tuhaf bir anlayış değil mi?

Plan da gerçek reformlar da var:

Planda gerçekten reform denilebilecek ve gerekli hale gelmiş, yapılması gereken, bazı reformlar da var. Sayısı ona çıkarılabilirse de, ben bunlardan 7’sini ele alacağım.

1- Siyasi Etik Kanunu,

2- Siyasetin finansmanı,

3- İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesi, 

4- Demiryolu işletmeciliği serbestleştirilmesi,

5- Yeni Seçim Kanunu,

6- Yeni Siyasi Partiler Kanunu,

7- Kamu personel rejimi reformu yapılacak.

Bunların ilk ikisinin 3 ayda, izleyen ikisinin 6 ayda, son dördünün 1 yıl içinde gerçekleşeceği yazılmış planda.

Bir söz vardır, eğri oturup doğru konuşalım, siyasi etik kanunu, siyasetin finansmanı, seçim kanunu, siyasi partiler kanunu,  Sayın Davutoğlu’nun yazdığı gibi “Temel hak ve hürriyetler alanını genişletmek” niyetiyle bir yıl içinde çıkmaz; eğer bu kanunlar çıkarsa, evrensel insan haklarından elde ne kalmışsa onları da yasa dışına çıkarmak amacıyla tasarılar gelir ve yasalaşıp çıkar. Bir yere yazın lütfen.

Gelelim diğer üç yasaya:

İstinaf Mahkemeleri'nin, altı ayda değil, bir yılda faaliyete geçmesi zordur, evet Adalet Bakanlığı'nın ciddi ve düzenli çalışmasıyla mümkündür; bekleyip göreceğiz!

Demiryolu işletmeciliğinin serbestleştirilmesi, İhale Kanunu’na benzetilmeyip, gerçekten uluslararası kurallara uygun serbestleşmeden bahsediyorsak, bir yıl yetmez.

Demiryollarının serbestleşmesi için gerekli envanter çalışmaları; mevcut ve yeni eklenecek hatların yatırım ve işletme maliyetleri, çalışanlarının durum tablosu, devlet hakkı ve işletmeci hakkı çalışması yapılamaz ki bir yılda.

Eğer demiryollarını da, Kamu İhale Kanunu’nun utanç verici uygulamalarına benzetmek istiyorsak sözüm yoktur; 6 ayda o hale gelebilir!

Kamu personel rejimi (KPR) reformu:

Planın 113’üncü maddesinde, “KPR reformunun yapılacağı” yazılıdır.

Açıklama kısmında KPR reformu şu şekilde tanımlanmıştır: “Kamu yönetiminin daha dinamik ve etkin bir hale getirilmesi, verimliliğin, hesap verebilirliğin, şeffaflığın ve etkililiğin artırılması amacıyla uluslararası örnekler de dikkate alınarak yeni bir personel rejimi oluşturulacaktır. Yeni oluşturulacak rejim, kamu personelinin performansının ölçülebilmesine ve değerlendirilebilmesine de imkan verecektir.”

3 milyondan fazla kişiden bahsediyoruz, bu açıklamaya uygun bir reform kanununun çıkması değil, ilgili bakanlıkların proje çalışmasına esas olacak görüşlerinin alınması bile mümkün değildir.

Gerçekte 1950 sonrasında başlayan gayretleri ve 1965 kanunuyla sonuçlanan komisyon çalışmalarını hatırlayanlar, 1965’den bu yana 350’den fazla kez değiştirilmiş 657 sayılı kanunun başına gelenleri ve bunların nedenini bilenler 1 yıl içinde KPR reformu yapılamayacağını zaten bilirler.

Başbakan’ın KPR konusunda yazılanları düzeltmemiş olmasını garipsiyorum.

Planı, KPR reformunun ne demek olduğunu bilmeyenlerin yazdığı, muhtelif yerlerine ayrı reform maddesi olarak şu maddeleri koymalarından da bellidir: (Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu güncellenecek.) (Kamu İhale Kanunu güncellenecek.) ( Kamu hizmetlerinin adil, etkili, verimli, süratli ve kaliteli sunumunu sağlayacak şekilde merkezi birimler…. bürokrasiyi azaltacak ve kurumsal performansı artıracak düzenlemeler yapılacak.)!

Bu maddeleri KPR Reformundan ayrı şeylermiş gibi görenlere ne diyeceğimi bilemiyorum!

KPR Reformu çalışmasına, devlet teşkilatı hakkında temel kararlarla başlanabilir; yerinden yönetim, devlet işlerinin tanımı ve tasnifi, ekonomik serbestliğin çerçevesi, çalışanlar haklarının tasnifi, bunların ilk akla gelenleridir. Yeni Anayasa olmadan bu kararları kim, nasıl verecektir? Mevcut personel yeni rejime nasıl uyarlanacağına kim ve ne zaman karar verecektir?

Hükümet, değişik görüşleri toplamak ve KPR Reformunu tanımlamakla görevlendirilecek bir komisyonun raporunu 6 ay içinde görüşebilirse büyük bir hizmeti başarmış olacaktır. Bunu da bir yere yazalım, 2016 sonunda KPR çalışmasının hangi safhada olduğuna bakarız!  

Özetlersem; yayınlanmış olan “64. Hükümet 2016 Yılı Eylem Planı (İcraatler ve Reformlar” kitabı, bana göre, aceleyle propaganda amacıyla kullanmak için hazırlanmış bir belgedir.

Bu belge ne kamu personeli, ne de siyasal görevliler kullanabilir; sadece işi anlamayanlara göstererek caka satılabilecek malzemedir!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp