Top
Özgür Mumcu

Özgür Mumcu

ozgur.mumcu@radikal.com.tr

26/07/2014

Kardeş kavgası

Her kötülüğün arkasında “Ergenekon” vardı. Şimdi her kötülüğün arkasında “paralel devlet” var. Oyunda değişmeyen tek bir veri var. Erdoğan milli ve ebedi mağdur.
Kimi Ergenekon kimi kontrgerilla der. Elbette bu memlekette bir derin devlet sorunu var. Darbelere önayak olmuştur, siyasi sebeplerle cinayetler işlemiştir. Ergenekon’da derin devlet sorunu hariç her şey yargılandı.

Derin devletin somut cinayetleri ise Ankara’da yargılanıyor. Henüz ikinci duruşması tamamlandı. İddianamede on dokuz cinayet var ama bütün sanıklar tutuksuz yargılanmakta.
Adına paralel densin cemaat densin, bu memlekette bir zamanlar dokunanın yandığı, keyfi tutuklandığı, sahte delillerle, uydurma gizli tanıklarla süründürüldüğü bir yapılanma var.

Bugünlerde “paralel devlet”e karşı operasyon başlatıldı. Ancak bu operasyonun konusu bu yapılanmanın eziyet çektirdiği insanlar değil.

Kimse asıl suçları sebebiyle yargılanmıyor. İktidara tehdit ya da sınırlama oldukları oranda sanıklar. Bu sebeple Erdoğan doğal bir savcı. 2008’de Ergenekon için söyledikleri bugün “paralel devlet” için de geçerli: “Savcı millet adına vardır, biz de millet adına hakkı aramanın gayreti içindeyiz. Bu anlamda savcılık ise evet savcıyım.”

Erdoğanca’da millet AKP seçmeni, AKP seçmeni milli irade, milli irade de bizzat kendi iradesi yani Erdoğan demektir. Bu cümle de Erdoğanca’da “savcı benim adıma vardır, biz de benim adıma hakkı arama gayret içindeyiz. Bu anlamda savcılık ise evet savcıyım” anlamına gelir.

Erdoğan kendi hakkını savcılık yapıp mahkemeler eliyle korur “inlere girerken” zamanında o yapılanmayla beraber yaptıkları elbette yargılanmayacaktır. Nasıl derin devlet de aslında yargılanmadıysa.

İktidar beraber iş görürlerken yargıda ve poliste kısmen “paralellere” taşeron olarak kullanmaya razıydı. Diğer taraf ise işbirliği sürerken yolsuzlukları yeri geldiğinde kullanmak üzere sümenaltı etmekte mahirdi.

Neticede herkes çorbasını kaynatma peşindedir. Her devlette siyasi bilek güreşleri ve çıkar çatışmaları vardır. Rejim ne kadar demokrasiden uzaklaşırsa bu bilek güreşleri o kadar şeffaflaşır. Artık kendini mecburen dizginlemeye gerek kalmaz. İşler biraz kitabına uydurulsa kafi gelir. Kitabına uydurur tutuklarsınız sonra ortağınızla işler bozulunca daha önce tutukladıklarınızı kitabına uydurur salıverirsiniz. Hem kanun yapan yer de sizin dükkan. Gerekirse hangi kanun yapılıyorsa yapılır, bazı şeyler de suç olmaktan çıkartılır.

Ancak şu gerçek değişmez. AKP ve cemaatin arası bozulmasaydı geçen haftaki operasyon yapılmayacaktı. Diğer taraftan AKP ve cemaatin arası bozulmasaydı yolsuzluk iddiaları piyasaya sürülmeyecekti.

Yani çıkarlar çatışmasa ne zamanında “dokunanın yandığı” yapılanmanın faaliyetleri ne de yolsuzluklar bu iki taze düşman kardeşin umurundaydı. Şu ya da bu sebeple bu iki kardeşle taktiksel ittifakta bulunanlar ise yeri geldiğinde ikisinin birbirine nasıl düşman kesildiğinden ders çıkartmalı.

Olan bitenin faydası da yok değil. Muhtemelen kardeşlerin kendileri hakkında söylediklerinin çoğu yalan, birbirleri hakkında söylediklerinin çoğu doğru. Bir gün gerçek bir yargılamada lazım olabilir. İzleyip not almalı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları